• BIST 9477.14
  • Altın 3645.709
  • Dolar 38.003
  • Euro 41.6688
  • İstanbul 7 °C
  • Diyarbakır 17 °C
  • Ankara 7 °C
  • İzmir 11 °C
  • Berlin 12 °C

Ölüyorlar

Ahmet Altan-

Karanlık bir kapı ölüm.

O kapıyı geçtikten sonra geriye dönülmüyor.

Ve, o kapıya yaklaştılar.

Bir adım sonra, onları sevenler, anneleri, babaları, kardeşleri, sevgilileri bir daha onların yüzünü göremeyecek, bir daha onların yüzlerine dokunamayacak, seslerini, gülüşlerini, şakalaşmalarını duyamayacak.

Onların evlerinde bir daha onların sevdikleri yemekler pişmeyecek.

Annelerinin yüzünde bir daha asla silinmeyecek bir kederin gölgesi kalacak.

Babaları gizlice ağlayacak onların.

Sevgilileri, eşleri, nişanlıları, ömür boyu bir yası, alınlarına bağladıkları kara bir yazma gibi taşıyacaklar ruhlarında.

Kürt çocukları, doğduklarında annelerinden duydukları ilk kelimelerin ait olduğu dili yaşatmak için ölüme yürüyor.

Yalın bir istek onların ki...

Berrak, açık, temiz ve haklı bir istek.

Annelerinin dilini istiyorlar.

Annelerinin konuştuğu dili istiyorlar.

Annelerinin onları daha ufacık bir bebekken kucağına alıp okşadığında okuduğu ninninin dilini istiyorlar.

Bir halkın dilini yasaklamak, ona “sen çocuğuna bu dilde ninni söyleyebilirsin ama çocuğunu o dilde eğitemezsin” demek nasıl korkunç bir zorbalık, nasıl bir insafsızlık.

Bir dili yok saymak, bir halkı yok saymaktır.

“Biz varız”
demek için ölüyorlar.

“Biz varız, biz buradayız, biz insanız, herkesin sahip olduğu haklar bizim de hakkımız.”

Bir halkın dilinde yapılacak eğitim hakkını, bir başka halkın verecek olması bile yeterince aşağılayıcı, öfkelendirici, isyan ettirici değil mi?

“Neden biz Kürtlerin hakkını vermiyoruz”
demiyorum.

“Neden biz o hakkı verme yetkisine sahibiz”
diye soruyorum.

Ben doğduğumda kulağıma fısıldanan ilk sesin konuştuğu dilde okudum bütün kitaplarımı, neden Kürt çocukları benim sahip olduğum hakka sahip değil?

Neden Kürtçe okuyamıyorlar?

Okulda onlara verdikleri kitapları annelerine okuduklarında, anneleri o kitapta yazılanları anlayamayacak.

Çocuğu kitapla ilgili bir soru sorsa cevaplayamayacak.

Issız bir mezra düşünün, karlı yollardan üşümüş bir hâlde odun ateşi kokan evine dönen küçük bir çocuk düşünün, o çocuğun annesinin o kitapları karıştırdığını, anlamadığını düşünün, annenin yüzünden bir anlığına da olsa geçen o mahcubiyeti düşünün.

O çocukla annesi arasına diktiğiniz o duvarı düşünün.

Kimin hakkı var buna?

Kimin hakkı olabilir?

Kim bir halkın diline karışabilir?

Kim bir halkın dili hakkında karar verebilir?

O çocuklar, anneleriyle konuştukları dili okullarda konuştuklarında dayak yiyerek büyüdüler, şimdi çocukluklarında yaşadıklarını başka çocuklar yaşamasın diye ölüme gidiyorlar.

Hapishaneleri ziyaret eden CHP heyeti, “bir adım sonrası ölüm” diyor.

Ölüm.

Karanlık bir sonsuzluk.

O kapıdan geçtiğinde dönüşü yok, büyük bir kayboluşa karışıyorsun.

Işığı görmüyorsun bir daha, sevdiklerini görmüyorsun, sevdiklerin seni görmüyor.

Ölüme yaklaştılar.

Kan sızıyor bedenlerinden, kasları eriyor, eriyerek ölüyorlar.

Diyarbakır Emniyet Müdürü’nün “dağdakiler” için söylediğini bu çocuklar için de söyleyebiliriz, “bu ölümlere üzülmeyenler, bu ölümlere ağlamayanlar insan değildir”, ancak kendi dili için dövüşmeyecek olanlar bu insanların isteklerini anlamaz.

Elimde olsa bütün Türklere, bütün ırkdaşlarıma tek tek sormak isterim, “siz kendi diliniz için dövüşmeyecek kadar korkak, siz kendi diliniz için dövüşmeyecek kadar onursuz musunuz?”

Öyle değilseniz, nasıl oluyor da bir başkasının kendi dili için hayatını ortaya koyarak mücadele etmesine böyle bigâne kalıyorsunuz?

Neden bu kadar sessizsiniz?

Bu çocuklar ölüyor orada, loş hücrelerde ölüyorlar.

Onları kurtarmak hepimizin görevi değil mi?

Sadece basit bir cümle yeter onları kurtarmaya, “anadilde eğitim hakkınızdır”, bu kadar, üç kelime, bu üç kelimeyi söylememek için öldürecek miyiz insanları?

İktidar bunu söylemiyor.

Aklını ve vicdanını kaybetmiş, insanlardan çoktan kopmuş.

Biz söyleyebiliriz, yüreği yetiyorsa CHP söyler, onun yüreği yetmiyorsa bütün sivil toplum kuruluşları, bütün sendikalar, bütün solcular, demokratlar, dindarlar, vicdanlı muhafazakârlar söyler.

“Durun”
diyebiliriz, “anadilde eğitim hakkınızdır”.

“Ölmeyin”
diyebiliriz, “tamam duyduk, anladık, biz de sizin anadiliniz için mücadeleye katıldık, ölmek için acele etmeyin” diyebiliriz.

Neden demeyelim?

Keşke yazıların sesi olsa, keşke yazılar da bağırabilse, o zaman ben de bu yazıyla bağırmak isterim.

“Anadilde eğitim Kürtlerin hakkıdır.”

Öcalan’a bir türlü gönderilmeyen o “kosteri” beklerken azalan dakikaları durdurabilmek için biz müdahale edebiliriz.

Hep beraber biz bağırabiliriz.

Ölümle hayat arasında bizim de bir sözümüz var, bizim de bir gücümüz var, bizim de hayattan yana durma hakkımız var, bizim de ölüme kayıp giden bu çocukların elini tutacak bir yüreğimiz var.

O çocukları kurtarmak için söyleyeceğimiz basit bir cümle, çok geç olmadan biz söyleyelim.

Biz bağıralım.

“Anadilde eğitim Kürtlerin hakkıdır.”

O çocukları kurtarmak için bu kadarcık bir lafı söylemez misiniz?

  • Yorumlar 18
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • abbas tunc02 Kasım 2012 Cuma 07:32tas bile yosun tutar di

      bu kadar cigligin, bu kadar nefesin, bu kadar sesin karsisinda .bu kadar vicdansiz bu kadar kötüluk , yuh, yetmez ama söylüyorum...

      Yanıtla (0) (0)
    • var mı?02 Kasım 2012 Cuma 07:33itiraz

      sayın altanın bu yazısının altına imzasını atmayacak bir kürt varmı.
      “Anadilde eğitim Kürtlerin hakkıdır.”

      Yanıtla (0) (0)
    • meryem02 Kasım 2012 Cuma 08:10ne güzel dile getirmişsizniz

      ne güzel dile getirmişsiniz. şov olmadığını, insanların gerçekten açlık grevinde olduğunu ölüme yattığını ve talepleri gerçekleşmezse ölüm haberleri alacağımızın an meselesi olduğunu. bu kadar kolay değil bence de olmamalı vicdanlar sorgulamalı ve bu yüzyılda bu ortamda talepleri için insanların neden hala ölüm orucuna girdiğini, nedenlerini ve talepleri sorgulamalı. vicdanlar sessiz kalmamalı konuşmalı. ve sizlerde dile getirmelisiniz tıpkı yazdıklar

      Yanıtla (0) (0)
    • Can02 Kasım 2012 Cuma 09:16Tebrikler

      Ahmet bey çok güzel yazmışsınız,umarım sizin gibilerin sayısı artar.

      Yanıtla (0) (0)
    • Hassan ERKOL02 Kasım 2012 Cuma 09:23Tebrik

      Böyle bir yazı için sizi yürekten kutluyorum. Sizin gibilerin sesini duydukça . Geleceğe dair ümidimi asla kaybetmiyorum. İyi ki varsınız. Sizin gibi aydınlar, bizim için ,Türkiye için bir şanssınız. Tüm Türkiye değil, Türkiyeli asil insanlar sizinle gurur duyuyor. ANA DİLDE EĞİTİM KÜRTLERİN OLMAZSA OLMAZ HAKKIDIR.

      Yanıtla (0) (0)
    • menuridem02 Kasım 2012 Cuma 09:34selamlar

      İçten, samimi ve temiz duygularınız için yüreğine sağlık Ahmet Abi.İyiki varsın.

      Yanıtla (0) (0)
    • Neşat Olağan02 Kasım 2012 Cuma 09:37doğru

      müthiş bir yazı. sarsıcı...

      Yanıtla (0) (0)
    • Ahmet FIRAT02 Kasım 2012 Cuma 09:58ZALİM OLMAK

      Evet sayın ALTAN ölüyorlar,gencecik bedenleri iflas ediyor, kan damarlardan çekiliyor, iskelet sistemi vücudu taşıyamıyor, o boğulu gözler ışığa kapanıyor. Güneşin çocukları, Denizin çocuklarına neden diyor, neden doğuştan hak olan ana dilimi yasakladınız, neden uluderede başıma bombalar yağdırdınız,neden zindanlara atarak işkence yaptırdınız, hani biz kardeştik,hani düşmanı kovduktan sonra eşit şartlarda ANADOLU cumhuriyetini kurup kardeşçe yaşıyacaktık,

      Yanıtla (0) (0)
    • insanciklar02 Kasım 2012 Cuma 10:24vijdan

      tek kelime vijdan

      Yanıtla (0) (0)
    • XENDEQAN-AZADİ02 Kasım 2012 Cuma 10:31HELAL OLSUN

      Bu ülkede sizin gibi aydınlar olduğu sürece halkların kardeşliğini kimse bozamayacak.Hakikatleri araştırma komisyonlarında sizi ve sizin gibi onurlu haysiyetli aydınlararın yer almasını istiyoruz.Elinize sağlık.....

      Yanıtla (0) (0)
    • OliDaro02 Kasım 2012 Cuma 12:01Anne ve Dil

      Sevgili Ahmet abi,
      Sen korunmasi gereken bir vijdansin, sen bütün toplumlara lazimsin. cünkü sen dogrular, adalet,hak, insanca yasamak icin yaziyorsun.. Kim cikar böyle bir insan bize lazim degil diyebilir.. Annem bir yil önce öldü, yaziyi okurken annemi hatirladim. annemle hic bir zaman doyasiya sohbet etmedigimi düsündüm.. tek kelimeyle KAHR-OLDUM.. Türkler dünyanin bircok yerinde 10-100-1000 kisilik türk topluluklari icin (özellikle Dil'den dolayi) dünyayi birbirine katiyorlar,utanmad

      Yanıtla (0) (0)
    • ajiyan02 Kasım 2012 Cuma 12:22YÜREKLİ İNSAN

      sen sağ ol var ol ahmet altan
      dindarların senden ögrenmesi gereken dersleri var. bir kürt olarak kendimi tarif edemezdim ama sen hepsini tarif ettin bu yazdıklarında. kürtler türkleri seviyorsa senin gibilerin sayesindedir. bizden sonra çocuklarımız bizim bu büyük davayı sürdürecekler bu vicdanlı olan herkese söylüyoruz. Allah tarafından verilen bir haktır kürt dili bunun için insanların boşu boşuna ölmesin. Dillerdir insanı yaşatan AKP niye anlamıyorsun ey başbak

      Yanıtla (0) (0)
    • salih02 Kasım 2012 Cuma 12:23gelde ağlama

      o bir türk olarak bunu yapabiliyor .ya biz kürtler onlar ölmesin diye n e yapıyoruz. gidip bizde olsek dünya bir şey kaybetmez herhalde.

      Yanıtla (0) (0)
    • salih sapan02 Kasım 2012 Cuma 13:05keşke

      keşke kürt olarak doğmasaydım bu kadar katliamlara maruz kalmasaydım. iyikide türk doğmamışım yapılan bu katliamların sebebi olmamışım. 89 yıllık cumhurıyet tarihinde 4 nesıl yok olduk dedem şeyh sait isyanında idam edildi babam 8 yıl kütahya cezaevinde yattı benim güzel licem 2 defa devlet tarafında yakılıp yıkıldı oğlum ise yerinde yurdunda sürgün edildi 4 neslın tek sucu kürt olmak.yinede inadına barış barış barış

      Yanıtla (0) (0)
    • adiyok02 Kasım 2012 Cuma 15:27Basbakan ciplak

      İnsanlar öldü ölecek basbakanin umurunda bile degil ve kimse aclik grevinde degil diyebiliyor. cok tehlikeli ve geri dönülmez bir dönemecteyiz. kürdün hakki verilmezse kürt ölümüne hakkini alacaktir. buda bölünen bir türkiye anlamina gelir

      Yanıtla (0) (0)
    • Mehmet İPEK03 Kasım 2012 Cumartesi 21:15Atakürt yazısı gibi

      Yüreğinden öpüyorum Ahmet ALTAN...

      Yanıtla (0) (0)
    • seval aglamaz03 Kasım 2012 Cumartesi 21:48VATAN TEKTİR

      Yurt disindaki vatandaslarimizin cocuklari yasadiklari ulkenin diliyle mi yoksa kurtce mi egitim aliyorlar ornegin Almanyada yasayan Kurt kardeslerim, egitimlerini Kurtce mi aliyor?Artik yeter ugrasmayin bu ulkenin birbirini seven sayan insanlariyla dusurmeye calismayin bizi birbirimize. Herkes her dili ogrensin ama resmi dilimizin tek olmasi sarttir.Butun ulkelere bakin hepsinde tek resmi dil vardir.Aramiza nifak sokmaya calisanlara karsi uyanik olma vaktidir.Gec kalmayalim birlik icin

      Yanıtla (0) (0)
    • Arda05 Kasım 2012 Pazartesi 09:05İşte sorun da bu Seval Hanım.

      Ben bir Türk olarak bu isteği anlayabiliyorum. Elbette eğitim dilinin farklılaşması toplumda bir takım aksaklıklara yol açacaktır. Fakat bırakın da buna kürtler karar versinler. Bir hakkın verilmemesi başka bir şey, o hakkın kullanılmaması başka bir şey.. Almanya örneği vermişsiniz. Aslında kürt sorunun kökeninde işte bu bakış açısı yatıyor. Kürtler bu ülkede gurbetçi değil. Onların da vatanı burası.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89