• BIST 9477.14
  • Altın 3672.041
  • Dolar 37.9593
  • Euro 41.8788
  • İstanbul 4 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 7 °C
  • Berlin 4 °C

Ölelim mi yani?

Ece Temelkuran

Sıkılıyorum. İçim sıkılıyor. "Arkadaş," diyorum, "Benim gibi insanları bu memlekette yaşatmayacaklar mı ne?!" Hatta bazen o kadar bastırıyor ki hadiseler, hangi meseleye sıkıldığımı unutuyorum. Açlık grevlerine mi, gazetelerde "Ee ölmüyorlar ki!" diyen basın kartlı ibişlere mi, tecavüz ürünü bebeği doğurmak istemeyen kadının böyle bir hakkı olmadığına gönülden inananlara mı, Irak işgal edilirken "real politik" alimi kesilenlerin sıra Suriye'ye gelince "vîjdaan" çelebisine dönüşüvermesine mi, kendi gibi düşünene vatandaş hukuku, o sofraya oturmayana "düşman hukuku" uygulayan sisteme mi, acı çeken, aç kalan insanlarla kürsülerden maytap geçene mi?.. Biliyorsunuz işte, sıralamayayım şimdi. Ama en çok hapishanedeki öğrencilere kitap imzalayıp gönderirken içim ağrıyor. Ne yazayım şimdi ben o çocuklara?! 

Korkuyorum. İçtenlikle korkuyorum. Ödüm kopuyor başıma bir şey gelecek diye. Mesajlar gönderdiler, tehditler savurdular, beni Londra'larda filan bulup parmaklarını yüzüme sallayıp "Ayağını denk al" dediler. Kimim ki ben? Kaşık kadar kadınım. Bakmayın televizyonda daha geniş çıkıyorum, ama aslında ufak tefeğim yani. Ne abim var, ne amcam. Zengin adam tanımam, güçlü hiç arkadaşım yok. Böyle tek tabanca takılıyorum. Yazı yazmaya oturunca sanırsın ki tığ-ı teber şah-ı merdanım, ama aslında bendeki efelik mesnetsiz. Cesur filan değilim yani, çok korkak biriyim ben. En çok da belki birgün bu ülkede yaşayamam diye korkuyorum. En çok bundan ödüm kopuyor. 

Çaresiz hissediyorum. Sendikalar darmadağın olmuş. Avukatlar bunalımda, diplomayı yırtıp işi bırakmalarına beş dakika. Öğretmenler intihar ediyorlar, kimsenin umurunda değil. Tiyatrocular, yazarlar, gazeteciler kendilerine haritadan ülke beğenip duruyorlar. İktidardakilerden biraz farklı düşünen, biraz farklı yaşayan herkesin ajandasında en az bir davanın duruşma günleri kayıtlı. Gazeteciler haber yapamadıkları, doğru dürüst yazamadıkları için antin kuntin "life style" yazılarıyla oyalanıyorlar. Benim tanıdığım hemen herkes anti-depresan kullanıyor. Ama en fenası herkes kendinden farklı olanın ölmesini istiyor artık. Ben böyle öfke, böyle nefret görmedim bu ülkede. İnsanlar kendine benzemeyeni insan olarak kabul etmiyor. 

Sinirleniyorum. Haftada on dakika televizyon izliyorum ve bence zaten bu süre bile normal bir insanın ruh sağlığı için yeterince tehlikeli. Tek becerisi zalim sofrasında çatal bıçak kullanabilmek olanların bana demokrasi ve insanlık dersleri vermelerine deli oluyorum. Irkçı şapşalların başkalarının çocuklarını savaşa gönderirkenki konforlarına gözüm dönüyor. İzmirliyim ya ben, asfalyalarım atıyor sık sık. "İdam ne demek arkadaş! Delirdiniz mi siz!" gibi şeyler söylemek istiyorum mesela. Kimse cahilliğinden utanmıyor ya artık, tepem atıyor. Vasatın hegemonyası hayatımızın en kılcal damarına kadar sızdı ya... Öteki olan her şey müstehcenleştiriliyor ya... Hasılı sinirleniyorum. 

Ve nihayet, ve en önemlisi, yalnız hissediyorum. Bazen "Tamam" diyorum, "Millet komple delirdi". Tehlikeli akıl hastalarıyla birlikte yaşayanlar ne yapıyorsa öyle yapmam gerektiğini düşünüyorum. "Nasılsa" diyorum, "Yani herhalde herkes bu yeni kurulan sofrada kendine bir yer buldu. Ben düzenlerini bozmayayım en iyisi. Kenardan kenardan sıvışayım." 

Fakat bakıyorum sonra. Dostlar var. Arkadaşlar var. Diyorum ki kendi kendime: Dostlar varsa fukaralık yok. Dostlar varsa korku, yalnızlık, çaresizlik yok. Ben bu yüzden şimdi Birgün'de yazıyorum. Battı balık yan gider. Ya batarız diyorum kendime, ya çıkarız... Ama hep birlikte. Mühim bu. Hep. Birlikte.

  • Yorumlar 5
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • bir dost:)04 Mart 2013 Pazartesi 13:46dostluk

      sizin yazılarınızı büyük bir heyecan ve hevesle okuyorum. doğrudan ya da dolaylı olrak görüşemezsekte benim gibi dostların çokkk. unutma kalem kılıçtan keskindir. şunu da söyleyeyim havlayanlar ısırmaz, havlayanı da kimse hayvandan saymaz.!!!!

      Yanıtla (0) (0)
    • İhsan Çelik04 Mart 2013 Pazartesi 15:31Hoş geldin

      Sizi gene aramızda görmekten mutlu oldum,hoş geldin kendini bayağı özlettin.Sizin gibi insanlara çok ihtiyaç var geldiğinize çok sevindik.

      Yanıtla (0) (0)
    • H.K04 Mart 2013 Pazartesi 17:21Yazmak Yakışıyor sana

      Evet tedirginsiniz ama yanlız değilsiniz Ece hanım, bu kadar okur kitlesi ve sevenlerin var yanlız değilsin, okuruna ve temsil ettiğin yada içinde yer aldığın kesim yanlız bırakmaz sizi yazmaya devam edin biz okuyalım yeterki.. Güzel şeyler olacaktır mutlaka...

      Yanıtla (0) (0)
    • n.c05 Mart 2013 Salı 00:10ne diyem

      senin kardeşe ihtiyacın varsa, dosta ihtiyacın varsa bütün doğrular senin tarafa bakar nerde olursan ark etmez. Hep dik ve vakar bir duruşun olur. mükemmel bir yazı var olasın bir DOST

      Yanıtla (0) (0)
    • sezgin05 Mart 2013 Salı 09:41seni çok seviyoruz

      sevgili ece seni çok seviyorum ne olur hep kendine iyi bak daima umutlu ol sen bizim herşeyimizsin köşeni boş çıkarsan bile bize yeter

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89