Hafızayı tazelemekte yarar var. Bugünü anlayabilmek için, dünü gözden geçirmeyi sürdürmek gerek. Bundan 2.5 yıl önce, 21 Mart 2013 tarihinde Diyarbakır'da, Abdullah Öcalan'ın Newroz mesajı okundu. O mesajda Öcalan söyleyeceğini söylemiş, PKK'ya, Kürtlere, Türklere nasıl bir gelecek öngördüğünü ifade etmişti.
Öcalan'ın mesajını hatırlayalım:
"Bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor.Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor.(...)
Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun” noktasına geldik. (...) Ben, bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir.(...) Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden, modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır."
Öcalan'ın çağrısına, Newroz meydanını dolduran yüzbinlerce Kürt ve TV başındaki milyonlarca Kürt destek verdi. Artık yeni bir dönemin başlayacağı umudu, bölgede sevinçle karşılandı.
KANDİL'İN KARŞILIĞI
Öcalan'ın çağrısına Kandil nasıl karşılık verecekti? "Çözüm olmaz" diyenler nasıl tepki göstereceklerdi?
Kandil'den Murat Karayılan, 23 Mart 2013’te "ateşkes" ilan etti. 24 Nisan'daki açıklamasında ise “Mayıs 2013'te geri çekilmenin başlayacağını ve Eylül'de tamamlanacağını” ilan etti. (Açıklamalarında, bazı soru işaretlerinin de cümlelerin içine sıkıştırıldığı görülüyordu. Örneğin, "hükümet gereğini yaparsa" gibi... )
Türkiye'nin dört bir yanından destek gören bu gelişmeler, bazı çevreleri de mutsuz ediyordu. "Öcalan, Türk demokrasisini sattı" tarzında yazılar dikkat çekiyordu o günlerde. Öcalan'ın PKK'nın silah bırakmasını istemesi ve yeni bir barış döneminin başlama ihtimali, "AKP ancak çatışarak devrilir" anlayışındaki çevrelerde mutsuzluğa sebep olmuştu. "Demokrasi olmadan barış olmaz", "Erdoğan'la barış olmaz" değerlendirmeleri birbirini izliyordu.
GEZİ OLAYLARI
Derken Gezi olayları patladı. Öcalan uyardı: "Yangına benzin dökmeyiz." Kürtler mesajı aldılar, iç çatışmanın tarafı veya kullanılan unsuru olmadılar. Bunu 17-25 Aralık 2013 izledi. Öcalan, "Paralel devlete karşıyız" diyerek, bu aşamada da, kendi saflarının birilerinin planlarının parçası olmasını engelledi.
KANDİL: İSTEMEMİŞTİK
Ancak, Kandil (daha sonra Karayılan'ın da itiraf edeceği gibi) “Öcalan'ın zoruyla kabul ettiği” geri çekilmeyi durduracak ve "daha fazla silahlı güçle Türkiye topraklarına döndüğü"nü ilan edecekti.
Karayılan, 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından yaptığı değerlendirmede aynen şunları söyledi:
“İşte o zaman biz arada kaldık. Açık olarak 'savaş planımız var, tüm hazırlıklarımızı yapmışız; biz savaşı sürdürmek istiyoruz' diyemedik. Esas olarak bunda hata ettik. (…) Yani sürecin geliştirilmesinde çok istekli olmadığımızı uygun bir dille yansıttık. Aslında savaşmak istiyorduk. Ama gerçekleştirdiğimiz savaş planını iptal etmek zorunda kaldık. Karlar eridikten sonra o cephanemizi ve ağır silahlarımızı gidip o alanlardan tekrar geri çektik. (…) Eğer Önderliğin sözünü ettiğimiz çabaları olmasaydı, zaten 2012 yılı sonrası Türkiye büyük bir çatışma sürecine girecek ve son iki yıldaki seçimler süreci söz konusu olmayacaktı.” (ANF'yle söyleşi 17 Haziran 2015)
Bir başka açıklamasında ise, silah bırakma konusunda şunlara değinmiş:
"Kısaca gerillanın silah bırakması, Önder Apo özgürleşmeden, Kürt hakları verilmeden, Türkiye demokratikleştirilmeden mümkün değildir." (Ayşegül Doğan'la söyleşi İMCTV, 14 Temmuz 2015)
ÖCALAN KONUŞMALI
Öcalan’ın neden konuşmadığını merak ediyoruz. Ancak bir başka açıdan baktığımızda, Öcalan söyleyeceğini söylemiş. Tabii Kandil de söylemiş. Net bir yönelim ve değerlendirme farkı söz konusu.
Kandil ile Öcalan arasındaki farklılık, aşılabilir mi? Bunu zaman içinde görebileceğiz. “PKK'nın çatışmayı tırmandırma stratejisi ve bölgesel hesapları” ile “Öcalan'ın çözümü Türkiye içinde arayan yaklaşımı” nasıl karşılık bulabilir, öngörmek kolay değil.
Öcalan konuşmalı... Onun düşünce ve öngörülerinin hala güçlü bir toplumsal zemine karşılık geldiği bir gerçek.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.