Obama, gözyaşları içinde yaptığı veda konuşmasında, önceliği Amerikan halkını uyarmaya ayırdı. Uyarı, Trump’ın yönetim zihniyetinin ülkede yaratacağı etkileri ima ediyordu.
Obama’ya göre sekiz yıllık dönemde ABD “daha iyi, daha güçlü” hale gelmiş. Bu tür anlatımları kavramak için karşılaştırmanın ABD’nin sekiz yıl önceki haliyle mi yoksa bugünkü dünyada devletleriyle mi yapıldığını bilmek gerek. Ancak Obama’nın konuşmasından bunu anlamak mümkün olmadı; muhtemelen geçmişle yapılan bir karşılaştırma olduğu kanaati edinildi. Zira Rusya’nın en fazla Obama döneminde güçlendiği düşünülürse, başka devletlerle bir karşılaştırma yapılamadığı ileri sürülebilir.
Konuşmanın uyarı kısmı, ABD demokrasisine işaret ediyor. Obama’ya göre ABD’yi bekleyen üç tehlike bulunuyor. Bunlar ekonomik eşitsizlik, ırkçılık ve dini ayrımcılık, ki burada Müslümanları kastediyor, ve toplumsal kesimlerin kendi gettolarına çekilmesi.
Trump’ın bu üç konuda bir hassasiyeti varmış gibi görünmediğinden, Obama Amerikan toplumunun ortak temeller ve değerler üzerine inşa edilmiş yapısının tahrip olacağına dikkat çekti.
Trump’ın Obama’ya yanıtı
İlkesel olarak Obama’nın dikkat çektiği konular önemli. Üstelik Trump’ın New York’ta yaptığı basın toplantısındaki tavırları adeta Obama’yı doğrular nitelikteydi. Bununla birlikte, Trump’ın yaptığı açıklamaların Obama’ya yanıt olduğunu ve taraflar arasındaki rekabetin seçim sürecindeki gibi devam ettiğinin altını çizmek gerekiyor.
Trump’ın Obama’ya verdiği en önemli yanıtlardan biri, sağlık reformuyla ilgiliydi. İddiasına göre, Obama herkesin sağlık olanaklarından yararlanmasını sağlayarak aslında çok daha kalitesiz bir sağlık hizmetinin yolunu açtı. Ayrıca çok sayıda insana daha ucuz sağlık hizmetinden yararlanma hakkı verilince, hastaların aylarca tedavi görme sırası beklediğini, bunun da fiilen sağlık hizmetinin yaygınlaşmasına hizmet etmediğini ileri sürdü.
Bir diğer yanıtı ise istihdamla ilgili. Tarihin gördüğü en geniş istihdam olanaklarını yaratacağı sözünü veren Trump, bunu tam olarak nasıl sağlayacağını söylemese de, muhtemelen işe göçmenleri, ki başında Meksikalılar ile Müslümanlar geliyor, kendi ülkelerine sürmekle başlayacak.
Dış politika karineleri
Obama barış vurgusu yapmakla birlikte konuşmasında dış politikaya girmedi. Trump ise Rusya üzerinden sorulan sorularla doğrudan dış politika konusuna girmek durumunda kaldı.
Rusya’nın Trump açısından önemi, başkan seçilmesinde Rusya’nın gerek şantaj gerekse siber saldırılar yoluyla dahli olduğu iddialarıyla ilgili. “Putin beni seviyorsa, buna itirazın yok” mealindeki açıklaması sonrasında, son derece önemli bir konuya değindi. Bu da, Suriye konusunda Rusya ile işbirliği yapılacağı ama işbirliğinin her yerde, her zaman ve koşulda devam etmesinin beklenmemesi gerektiği şeklindeki sözleriydi.
DEAŞ’ı Obama yönetiminin yarattığını söyleyerek, belki DEAŞ’ın arkasındaki oyuncu konusunda hedef şaşırtma ve sorumluluğu eski yönetime yükleyerek gerçek oyuncunun gizli kalmasını sağlama derdi olabilirdi. Ancak bu bile, Trump’ın DEAŞ’ı bitirme konusunda kararlılığını göstermeye yetti.
Trump’ın, “eski müttefiklerle ilişkileri geliştirme” konusuna vurgu yapmış olması, Türkiye açısından son derece önemli. Yeni ticaret anlaşmaları yapılacağını söylemesi ile eski müttefiklere geri dönülmesi meselesi birlikte düşünüldüğünde, fırsatların ortaya çıkabileceği bir dönem geliyor denebilir. Ancak hızlı davranmak ve girişimleri Trump’ın Putin’e olan sempatisinin bir antipatiye dönüşmesi öncesine denk getirmek gerek.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.