Geçen hafta sonu Diyarbakır’da ezber bozan gelişmeler yaşandı. Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani ile buluşması ve tabloya 38 yıllık sürgün Kürt sanatçısı Şıvan Perwer’in katılması içerde ve dışarda yoğun ilgi odağı oldu.
Bu ilginin nedeni birden fazla.
Bir yanda çözüm süreci. Yılın başında büyük umutlarla başlatılan ve aradan bir yıl geçemeden gelip tıkanmanın eşiğine gelen bir süreç söz konusu.
Öte yanda Recep Tayip Erdoğan; üç dönemdir Türkiye’ye hüküm eden ve halkın yüzde elli oyuyla seçilen güçlü bir başbakan. Vereceği her mesajla Türkiye’nin ve çözüm sürecinin geleceğini etkileyebilecek bir siyasi lider.
Mesut Barzani, Kürtlerin yüzde 70 oyuyla seçilmiş ilk Kürdistan Bölge Başkanı. Etkin bir temsil gücüne ve meşruiyete sahip karizmatik bir Kürt aktör.
Şıvan Perwer, 38 yıllık sürgün, Kürtlerin ulusal sanatçısı payesine en uygun sanatçı.
Bir yangın yerine dönüşen Ortadoğu…
Ve Diyarbakır, Kürt hareketinin nabzının attığı kadim şehir.
Diyarbakır ilk kez bu kadar anlamlı sembollerin kesiştiği bir sahneye dönüştü.
Bu yılın başında başlatılan çözüm sürecinin teklemeye başladığı bir döneme denk gelmesi, tek başına Başbakan’ın Diyarbakır gezisini rutin olmaktan çıkardı ve dikkatlerin burada verilecek mesajlara odaklanmasına yol açtı.
Başbakan Erdoğan geçen dönemde bir çok kez Diyarbakır’a geldi, ancak ilk kez büyük kent belediyesine ziyarette bulundu. Bu ziyaret, Diyarbakır’da verilecek mesajlar için ortamı yumuşattı.
Türk devlet yetkilileri daha önce bir kaç kez Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani ile görüştü. Başkan Barzani Türkiye’ye davet edildi, Başbakan Erdoğan Hewler’e ziyarette bulundu. Ancak Sayın Barzani’nin Diyarbakır’a gelişi ilkti. Barzani herhangi bir kente değil, Kürtlerin kalbi Diyarbakır’a geliyordu. Ve üstelik yüzyıllık inkarcı bir geleneği olan Türkiye devleti başbakanı tarafından davet edilmişti.
Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani, Diyarbakır girişinde Kürdistan’nın dört bir tarafından gelen binlerce insanın sevgi seliyle karşılandı. Barzani bu durumu, ‘bir gün Diyarbakır’da Kürdistan bayraklarıyla karşılanacağımı rüyamda görsem inanmazdım’ diyerek mutluluğunu açıklayacaktı.
Başbakan Erdoğan ile Başkan Barzani bir açılış töreninde Diyarbakır halkına (ama gerçekte Kürt ve Türk halklarına ve dünyaya) birlikte hitap ettiler.
Her iki lider de konuşmalarında yeni bir geleceğin kuruluşuna vurguda bulundu.
Erdoğan konuşmasında ilk kez Sayın Barzani’ye ‘Kürdistan Bölge Başkanı’ diyerek hitap etti. Oysa daha önce Sayın Barzani için hep Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı sıfatı kullanılmıştı.
Erdoğan konuşmasında 1920’li yılların ruhuna atıfta bulundu; asimilasyonun, ötekileştirmenin, ayrımcılığın son bulduğunu söyledi
Başbakan duygu ve ajitasyon yüklü konuşması içinde önemli bir mesaj verdi; ‘dağdakilerin indirilmesinden, cezaevlerinin boşaltılmasından’ söz etti. Bu, hükümetin çözüm süreci yönünde şimdiye kadar verdiği en anlamlı mesajdı. Yıllardır normalleşme ve Kürt sorununun çözümü bakımından kapsamlı bir af ihtiyacına vurguda bulunduk ve Kürtlerin siyasete katılımı için gerekli koşulların gereğinin altını çizdik. Hükümetin bu gerçeğin farkına varması olumludur. Başbakan’ın söz konusu mesajı, çözüm sürecine yeni bir ivme kazandıracak bir öneme sahip.
Sayın Barzani de konuşmasında anlamlı mesajlar verdi, yeni bir dönemin başladığının altını çizdi. Barzani, daha önce sıklıkla ifade ettiği gibi silahlı mücadele döneminin son bulduğunu, Kürtlerin, hak ve özgürlük mücadelesini barışçıl yöntemlerle sürdürmelerinin önemine değindi. Kürt halkının Türk, Arap ve Fars halklarına barış elini uzatmaya hazır olduğunu dile getirdi. Çözüm sürecine verdiği desteği yineledi ve çözüm yönündeki iradesinden dolayı Erdoğan’ı takdir etti.
Barzani daha sonra hem Belediye ziyaretinde hem de birlikte yediğimiz yemekte benzer mesajları yineledi. Barzani, burada ayrıca Kürtlerin birliği yönünde güçlü mesajlar verdi ve Suriye’de birliği bozan PYD’ye yaptığı yanlıştan vazgeçmesi için çağrıda bulundu.
Şıvan Perwer’in Sayın Barzani’nin teşviki ile gelişi ise Diyarbakır buluşmasına farklı bir boyut kazandırdı. Çünkü Şıvan sadece ünlü bir Kürt sanatçısı değil, aynı zamanda Kürt toplumunda yurtseverlik bilincinin gelişmesinde önemli bir rolü ve katkısı olan bir figür. Şıvan’nın dönüşü, devletin inkar ve yasakçı politikadan dönüşünün de bir işareti sayılabilir.
Türkiye son 10 yılda normalleşme yönünde ağır aksak bir çok adım attı. Diyarbakır buluşması bu anlamda önemli bir kavşağa dönüştü. Dünden bugüne atılan her adımla geçmişten gelen ezberler bozuluyor, toplum korku ve şartlanmışlıklardan biraz daha arınıyor, kalıcı çözüm önündeki bariyerler aşılıyor. Yüzyıllık kalıplaşmış ve sert bir kabuk ağı ile kaplanmış statükonun aşılması yönünde atılan bu adımların her biri kendi başına büyük ve anlamlı. Ancak Kürt sorununun tarihsel derinliği ve çok boyutluluğu ile kıyaslandığından çözümü karşılamaktan uzak ve küçük kalıyorlar.
Diyarbakır buluşması ile hükümet, çözüm sürecine ilişkin niyetini daha belirgin hale getirdi, kararlılık çıtasını yükseltti. Türk toplumu bakımından önemli bir psikoojik bariyer daha aşıldı. Şimdi yapılması gereken şey ortaya konulan iradenin yasal ve kurumsal gereklerini yerine getirmektir. Çünkü demokrasi esas olarak bir kurallar ve kurumlar rejimidir. Onun resmi belgesi ise yeni bir anayasadır.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.