Nihilizm de bir tevhiddir, tevhidin karanlık yüzü. Evet, nihilizm Tanrı’sız bir tevhiddir. Çünkü eşyayı aslına rücu ettirecek bir mercii bulamasa da eşyayı tevhid eder. Bu negatif tevhidde (birleştirmede) nesneler arasındaki farklılıklar silinir. Nihilizm eşyanın özündeki birliği ortaya çıkarır. Ancak bu öz, tatsız ve acı bir hiçlik külüdür.
Nihilizmin vardığı yerde uzun ile kısa, tatlı ile tuzlu arasında fark kalmamıştır. Nasıl ki nezle burun için tüm yemeklerin tadı aynı gibidir yahut depresyondaki insana hüzün ve sevinç vesileleri aynı şekilde hüzün verir, nihilizm de her şeyin üzerinde fena damgasını görür, her şeyden aynı anlamsızlığı çıkarır. Tepeler ve düzlükler umumi bir tesviye ile eşitlendiği gibi tatlar da tuzsuzluk durağında toplanır. Bu, eşyanın bir’liğe göçü karşısında duyuların radarına yakalanacak bir fark kalmaz. Zira, fark ölmüştür. Aynı boyaya boyanan eşya, ortak bir anlamsız gürültüye, siyah bir geceye dönüşür.
Eşya arasında seyahat eden nazar bu yüzden bir şeyden başka bir şeye geçmenin heyecan ve yeniliğini hissetmez. Çünkü bir şeyden öteki şeye geçemez. Her şey bir şey hâline gelir. Eşya bir perdedir: ötesinde vahdet, berisinde ise nihilizm vardır. Hem nihilist hem de muvahhid eşyanın üstündeki renklerin altında aynı perdeyi bulmuşlardır. Tevhid perdenin ötesindeki Güneş’e kendisi için yol yaparken, nihilizm sathi mumlara tenezzül etmeyip, zatında ışıksız perdenin berisine çekilmiştir.
Hem nihil hem de vahdet birleştiricidir. İkisi de eşyadan geçmişlerdir. İkisi de birliğe varmışlardır: Tevhid bir varlığa varırken, nihilizm bir yokluğa düşmüştür. Varlığı bir kaynağa götüren ile varlığı bir yoklukta eriten, sönük mumlarla karanlıkta kendilerini avutanlara göre birbirlerine daha yakın sayılırlar.
Tevhid, her şeyin arkasında merkezî bir irade görüp, eşyayı o kaynağa verirken, nihilizm merkezi tahliye edilmiş bu eşyayı mecburen ortak bir boşluğa irca ve tevil ediyor.
Nihil, vahdetin negatif yüzüdür. Nihilizmde âlemin nurunun çekilmesi ve ortalığı zulmetin kaplaması, Tanrı’nın ölümüyle, yani zihinlerden sürgüne gönderilmesiyle yakından ilişkilidir. Mutlak nihilizmde gecenin siyah örtüsü artık bir siyah silgidir: eşyayı kıyamda tutan bütün anlamları siler. Nihilizmde insan soğuk bir yalnızlıkla baş başadır.
“Tanrı’nın ölümü”nün gerçekleştiği bir dünyada kurtuluşa varmanın kısa yolu tevhid, uzun yolu ise nihilizm olmalı. İkisi de eşya üzerindeki fena damgasını görüp, eşyanın sembolik olma lüzumunu kabul ediyor. Çok kararan bir nihilizm gecesinin arkasından bir tevhid sabahının olması, batmış bir Güneş’in yeniden doğması gibi beklenebilir.
*
Not: Kurban ibadetini kendisinden miras aldığımız Hz. İbrahim Rabbını ararken acaba bu mu diye önce Ay’a ve Güneş’e bağlanmış ancak çok geçmeden üzerlerindeki fena damgasını görmüş ve “la-uhibbul afilin” demişti: Yani, geçici olup batıp giden bir şey, kalbin muhabbetle bağlanmasına değmez.
Kurban bayramınızı tebrik eder, barış, adalet ve huzura vesile olmasını dilerim.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.