Bir süredir Meclis’te grup toplantıları izlemiyordum. Dün özlemimi giderme imkanım oldu. BDP’liler son anda iptal ettikleri için diğer üç partinin toplantısını izleme imkanım oldu. Önce ne zamandan beri sesi pek çıkmayan, ülkenin gündemini belirleme veya varolan gündemi etkileme noktasında her geçen gün daha zayıf kalan MHP’ye baktım. Devlet Bahçeli konuşmasının ilk bölümünü futbola ayırmıştı. Yaşanan olaylardan, tırmanan gerilimden rahatsızlığını dile getirdi ve hüümeti göreve çağırdı. Bunun dışında Başbakan Erdoğan’a yönelik eleştirilerini tekrarladı.
MHP Grubu’nda aklıma 12 Haziran 2011 genel seçimleri, daha doğrusu seçimin hemen öncesinde peş peşe internete düşen yasak aşk görüntüleri ve istifa eden üst düzey MHP’liler geldi. Çok çabuk unutan bir ülkeyiz. Böylesine önemli bir siyasal skandalı çoktan geride bıraktık. Bildiğim kadarıyla ciddi bir soruşturma yapılmadı, bu tezgahı kurmuş olanlar ortaya çıkarılmadı.
Üst düzey MHP’lilerin gizli ilişkilerini belgeleyip yayanlar kendilerini “farklı ülkücüler” olarak tanıtıyordu. İddiaları, bu yolla MHP’de ve ülkücü harekette “ahlaki bir temizlenme” gerçekleştirmekti. Ama nedense seçimler olduktan sonra bu “farklı ülkücüler” sırra kadem bastı; bir daha sesleri çıkmadı. Dolayısıyla bu kaset olayının ülkücüler arasında kıran kırana bir iç hesaplaşma değil, MHP’yi seçimlerde barajın altına çekmeye yönelik bir dış operasyon olduğunu iddia edenler haklı çıkmışa benziyor.
MHP hakkında son bir not: Partinin yaklaşan kongresi öncesi, Bahçeli’ye yakın isimlerin kaybettiği ileri sürülüyor. Ama ortada henüz bir rakip gözükmüyor. Önümüzdeki günlerde MHP seçimlerini konuşmaya başlayacağız. Bakalım Bahçeli bir kez daha kongre kazanma konusundaki maharetini sergileyebilecek mi?
Mezhep konusu
AKP Lideri Erdoğan’ın konuşmasının ilk bölümünü dinleyemedim ama meslektaşlarımdan, CHP’nin Suriye politikasını, Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini ima ederek eleştirdiğini öğrendim. Bir yandan ülkemizde ve bölgemizde mezhep ayrımcılığına karşı olduğunu söyleyip diğer yandan Alevi vatandaşlarımızı tedirgin edecek tutumlar geliştirmek, tutarsız, anlamsız ve yanlış. Son günlerde ülkemizde hem Suriye, hem İran karşıtlığı bahanesiyle bir Şii düşmanlığı pompalanmak istendiği düşünülürse Erdoğan’ın bu tutumunun sakıncası daha fazla ortaya çıkıyor.
AKP Lideri dün yine futbol konusuna değindi ve Cumartesi gecesi yaşanan olayları bir kez daha sert bir şekilde kınadı. Konuşmasından, sporda şiddet konusunda daha ağır yasal düzenlemelere gidilebileceği izlenimi edindim ama şike soruşturmasıyla birlikte yaşanan kan kaybının birkaç düzenlemeyle önüne geçmek mümkün görünmüyor.
Kılıçdaroğlu’nun verdiği hüzün
Dün BDP grup toplantısı iptal edildi. Bunun yerine grup başkan vekilleri, tutuklu milletvekilleriyle ilgili düzenlemenin AKP’ye (daha doğrusu Erdoğan’a) takılmasını eleştiren bir basın toplantısı düzenlediler. CHP’liler de Meclis’e, yakalarındaki “Dışardaki Milletvekili” rozetleriyle gelmişti. Anlaşılan tutuklu vekillerin kaderini sadece mahkemeler belirleyecek, Meclis bir şey yapamayacak.
Kılıçdaroğlu konuşmasında her vesileyle “Recep Tayyip Erdoğan” şeklinde Başbakan’dan söz etti. Bir siyasi liderin, eleştirmek için bile olsa en büyük rakibinden bu kadar sık ve adıyla söz etmesi nasıl bir iletişim stratejisidir, anlayamadım. Aynı şekilde Erdoğan’a yönelik nitelemeleri de fazlasıyla yadırgatıcıydı. Bu noktada AKP liderinin de benzer şeyler yaptığını söyleyenler olacaktır. Haklı olabilirler, ama Kılıçdaroğlu’nun dünkü seviyesinin beni fazlasıyla rahatsız ettiğini söylemeden geçemeyeceğim. Aynı şekilde, hükümetin yörüngesinde yazıp çizen gazeteciler için “yalaka” sıfatını uygun görmesi ve bunu defalarca tekrarlaması son derece ürkütücüydü. Daha söylenecek başka şeyler de var ama şimdilik burada kesip CHP Lideri’nin beni üzdüğünü söylemekle yetineceğim.
Dünün sözü: Dün Meclis’te çok değer verdiğim eski bir dostumdan güzel bir söz öğrendim. O da telifin kimde olduğunu bilmiyor, “galiba bir İtalyanmış” diyor ama önemli değil. Söz şu: Herşey aynı kalsın diye herşeyi değiştiriyorlar.
*****
Fenerliler forumu yarın
Dünkü yazımda “Fethullah Gülen cemaati Fenerbahçe’yi ele geçirmek istiyor” iddiası hakkında bu kulüün taraftarlarının ne düşündüğünü merak ettiğimi söylemiş ve kendilerini görüşlerini bildirmeye davet etmiştim. Dün akşam saatlerine kadar çok sayıda e-posta ve twit aldım. Bunların içinden, benim niyetimi, objektif olup olmadığımı sorgulayanları ve bu arada hakaret ve küfür sıralayanları bir kenara bırakacak olursak çok sayıda Fenerbahçe taraftarının son derece içten bir şekilde düşündüklerini anlatmış olmaları son derece sevindirici. Bugün de gelecek olan görüşleri katarak bunları yarından itibaren yayınlayacağız.
MHP Grubu’nda aklıma 12 Haziran 2011 genel seçimleri, daha doğrusu seçimin hemen öncesinde peş peşe internete düşen yasak aşk görüntüleri ve istifa eden üst düzey MHP’liler geldi. Çok çabuk unutan bir ülkeyiz. Böylesine önemli bir siyasal skandalı çoktan geride bıraktık. Bildiğim kadarıyla ciddi bir soruşturma yapılmadı, bu tezgahı kurmuş olanlar ortaya çıkarılmadı.
Üst düzey MHP’lilerin gizli ilişkilerini belgeleyip yayanlar kendilerini “farklı ülkücüler” olarak tanıtıyordu. İddiaları, bu yolla MHP’de ve ülkücü harekette “ahlaki bir temizlenme” gerçekleştirmekti. Ama nedense seçimler olduktan sonra bu “farklı ülkücüler” sırra kadem bastı; bir daha sesleri çıkmadı. Dolayısıyla bu kaset olayının ülkücüler arasında kıran kırana bir iç hesaplaşma değil, MHP’yi seçimlerde barajın altına çekmeye yönelik bir dış operasyon olduğunu iddia edenler haklı çıkmışa benziyor.
MHP hakkında son bir not: Partinin yaklaşan kongresi öncesi, Bahçeli’ye yakın isimlerin kaybettiği ileri sürülüyor. Ama ortada henüz bir rakip gözükmüyor. Önümüzdeki günlerde MHP seçimlerini konuşmaya başlayacağız. Bakalım Bahçeli bir kez daha kongre kazanma konusundaki maharetini sergileyebilecek mi?
Mezhep konusu
AKP Lideri Erdoğan’ın konuşmasının ilk bölümünü dinleyemedim ama meslektaşlarımdan, CHP’nin Suriye politikasını, Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini ima ederek eleştirdiğini öğrendim. Bir yandan ülkemizde ve bölgemizde mezhep ayrımcılığına karşı olduğunu söyleyip diğer yandan Alevi vatandaşlarımızı tedirgin edecek tutumlar geliştirmek, tutarsız, anlamsız ve yanlış. Son günlerde ülkemizde hem Suriye, hem İran karşıtlığı bahanesiyle bir Şii düşmanlığı pompalanmak istendiği düşünülürse Erdoğan’ın bu tutumunun sakıncası daha fazla ortaya çıkıyor.
AKP Lideri dün yine futbol konusuna değindi ve Cumartesi gecesi yaşanan olayları bir kez daha sert bir şekilde kınadı. Konuşmasından, sporda şiddet konusunda daha ağır yasal düzenlemelere gidilebileceği izlenimi edindim ama şike soruşturmasıyla birlikte yaşanan kan kaybının birkaç düzenlemeyle önüne geçmek mümkün görünmüyor.
Kılıçdaroğlu’nun verdiği hüzün
Dün BDP grup toplantısı iptal edildi. Bunun yerine grup başkan vekilleri, tutuklu milletvekilleriyle ilgili düzenlemenin AKP’ye (daha doğrusu Erdoğan’a) takılmasını eleştiren bir basın toplantısı düzenlediler. CHP’liler de Meclis’e, yakalarındaki “Dışardaki Milletvekili” rozetleriyle gelmişti. Anlaşılan tutuklu vekillerin kaderini sadece mahkemeler belirleyecek, Meclis bir şey yapamayacak.
Kılıçdaroğlu konuşmasında her vesileyle “Recep Tayyip Erdoğan” şeklinde Başbakan’dan söz etti. Bir siyasi liderin, eleştirmek için bile olsa en büyük rakibinden bu kadar sık ve adıyla söz etmesi nasıl bir iletişim stratejisidir, anlayamadım. Aynı şekilde Erdoğan’a yönelik nitelemeleri de fazlasıyla yadırgatıcıydı. Bu noktada AKP liderinin de benzer şeyler yaptığını söyleyenler olacaktır. Haklı olabilirler, ama Kılıçdaroğlu’nun dünkü seviyesinin beni fazlasıyla rahatsız ettiğini söylemeden geçemeyeceğim. Aynı şekilde, hükümetin yörüngesinde yazıp çizen gazeteciler için “yalaka” sıfatını uygun görmesi ve bunu defalarca tekrarlaması son derece ürkütücüydü. Daha söylenecek başka şeyler de var ama şimdilik burada kesip CHP Lideri’nin beni üzdüğünü söylemekle yetineceğim.
Dünün sözü: Dün Meclis’te çok değer verdiğim eski bir dostumdan güzel bir söz öğrendim. O da telifin kimde olduğunu bilmiyor, “galiba bir İtalyanmış” diyor ama önemli değil. Söz şu: Herşey aynı kalsın diye herşeyi değiştiriyorlar.
*****
Fenerliler forumu yarın
Dünkü yazımda “Fethullah Gülen cemaati Fenerbahçe’yi ele geçirmek istiyor” iddiası hakkında bu kulüün taraftarlarının ne düşündüğünü merak ettiğimi söylemiş ve kendilerini görüşlerini bildirmeye davet etmiştim. Dün akşam saatlerine kadar çok sayıda e-posta ve twit aldım. Bunların içinden, benim niyetimi, objektif olup olmadığımı sorgulayanları ve bu arada hakaret ve küfür sıralayanları bir kenara bırakacak olursak çok sayıda Fenerbahçe taraftarının son derece içten bir şekilde düşündüklerini anlatmış olmaları son derece sevindirici. Bugün de gelecek olan görüşleri katarak bunları yarından itibaren yayınlayacağız.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.