Geçtiğimiz hafta, Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad El Sani, Ankara’yı ziyaret etti. Şeyh, ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Katar ve Türkiye bayrakları taşıyan atlı süvariler tarafından karşılandı…
Görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı, “Türkiye ve Katar bugüne kadar hiç ayrı düşmedi. Her zaman birlikte olduk, her zaman dayanışma içerisinde olduk ve her zaman da dünya mazlumlarının yanında olmayı, ortak paydamız olarak belirledik. Bundan sonraki süreçte yine kararlılığımızı sürdüreceğiz” dedi.
20 Aralık tarihli Yeni Şafak gazetesi bu haberi ‘Mazlumların yanında olmak ortak paydamız’ manşetiyle verdi.
Mazlumların yanında olmak mı?!
Türkiye ve Katar’ın yakın geçmişte hiç ayrı düşmediğini, derin bağlarla birbirine bağlı olduğunu dünya alem biliyor ama, bu ortak payda ‘mazlumların yanında olmak’ mı orası çok tartışılır. Nüfusunun en az yüzde 80’i, yabancı iş gücünden oluşan küçük ülke Katar’da, çalışanların ve özellikle inşaat, servis işlerinde çalışan yüzbinlerce insanın hemen hiçbir hak ve güvencesi yok, hatta can güvenliği bile.
Eylül 2013’te, The Guardian gazetesi, Katar’ın evsahipliği yapacağı 2022 Dünya Kupası için yapımı süren inşaatlarda çalışan onlarca Nepal’li işçinin iş güvenliği ve çalışma koşulları nedeniyle hayatını kaybettiğine dair bir rapor yayınladı.
Ardından Katar’da yaşanan ‘modern kölelik sistemi’ üzerine uluslararası ilgi arttı ve FIFA’nın Dünya Kupa’sını Katar’dan çekmesi talebinde bulunuldu. Yüzlerce haber, rapor, röportaj yayınlandı.
Kölelik koşulları
Son olarak geçen ay, Katar ile Kuzey Kore arasındaki işçi göçü konu oldu. Ülkelerinde de hiçbir hak ve güvencenin söz konusu olmadığı Kuzey Kore’li işçilerin, diğerlerinden de ayrı tutulup resmen köle gibi kullanıldığı ortaya çıktı.
Aslında Katar da dahil olmak üzere, zengin Körfez ülkelerinde çalışanların yaşadığı köle hayatı, insan hakları ihlalleri bilinmez bir konu değildi. Ancak Dünya Kupası inşaatları nedeniyle, öne çıkan bir gündem oluşturdu.
Dahası, yabancı işçiler konusu bir yana, bu emirlikler siyasal, sosyal hakların adının bile geçmediği, zenginliklerin tüm ayıpları örtmeye yaradığı garip diyarlar. Kısacası, işte ‘her zaman mazlumların yanında’ olduğu şeklinde ‘taltif’ edilen Katar böyle bir ülke!
Mazlum deyince…
Ama zaten, böylesi ülkelerle kıyaslanacak bir ülke olmasa da, bizim ülkemizde de, insan hakları, çalışma güvenliği gibi konular epeydir ‘mazlumlar’ sıfatı içine girmiyor. ‘Mazlum’ deyince akla, Ortadoğu’da yaşanan dramlar ve en kötüsü iktidarın sempatiyle baktığı kesimler geliyor. Öyle olunca Katar ile ‘mazlum’un kim olduğu konusunda uzlaşılması pek sorun olmuyor.
Ama durun bir dakika! Bu durum, düne kadar böyleydi. Daha iki gün önce Katar ile ezeli dostluğumuzdan gururla bahseden gazetede bu kez Katar’a ilişkin olarak başka bir manşet atılmış; ‘Cuntayla barış… Katar bundan böyle darbe yönetiminin istikrarına katkıda blunacak.’
Meğer Katar ‘havlu atmış!’ Suudi Arabistan’ın Mısır’la aralarını bulma girişimine olumlu yanıt vermiş. Hem de Türkiye’ye ziyaretinden hemen sonra!
Türkiye’nin Ortadoğu siyasetinin trajik seyrini yakından izleyenler için bu gelişmeler anlaşılmaz ve şoke edici değil.
İktidar siyasetçilerinin bu konularda mutlaka söyleyecek sözleri vardır, bugüne kadar neleri izah edebildiler, bunu da bir şekilde izah ederler.
Hezeyan dili
Yeni Şafak gazetesinin dış siyaset takibi, zaten hezeyan dilinin ötesine geçmiyor.
Tabii bu dil ve taşıdığı zihniyet sadece Yeni Şafak’la sınırlı değil. En tuhaf durumda olanlar da iktidarın sol liberal geçmişten gelen teorisyenlerinin düştüğü haller….
Bunlar arasından ‘her konudan anlar’ birisi, daha üç gün önce, 19 Aralık’ta şu satırları yazmıştı; “OD’de (Ortadoğu demek istiyor) bütün çıkmazlara rağmen güçlü ve siyaset kuran bir Türkiye var.” Ne konuda güçlü, ne siyaseti kurmuş ayrı mesele de, iki gün önce mazlumlara karşı ortak deklarasyon yapılan ortak, iki gün sonra iktidarın en hassas olduğu Mısır darbesiyle barışıyor, bu nasıl bir iş anlatsa da anlasak….
Ne var ki o satırların yazarı yalnız değil, o nedenle, bu meşrepten arkadaşların hepsi için söylüyorum: Büyük laflar etmeden OD nedir, ne değildir biraz öğrenseler de öyle konuşsalar daha iyi olacak. Ha bir de iktidara paye biçmek için rezil olmayı göze almaktan biraz imtina etseler diyorum. (Diken)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.