Perşembe günkü yazıma başlarken, ele alacağım demeci arşivlemek için internete girdim; adres kısmına 22.08 yazdım, karşıma “4 şehit, 6 yaralı – Şemdinli’de mayınlar patladı” haberi çıktı! Grafiğini aşağıda gördüğünüz haberi, o sabahki bir olayın manşeti sandım! Bir yandan düşünüyordum, 8 aydır iyi kötü gidiyordu, yoksa her şey bozulmuş muydu? Şimdi kim ne yapacaktı? Ne yapabilirdi?
Bir yandan birçok kişiye kızıyor, olabilecekleri gözden geçiriyorum; bir yandan da Radikal internet sayfasını açıyor, Gökçe Aytulu’yu arıyorum, internette haber yok, terslik bu ya, telefonda yanlış kişiyle karşılaştım...
Neyse, bir-iki dakika sonra, geçen yılın 22 Ağustos’unun haberini açtığımı anladım. Bana iki-üç dakika kâbus yaşatan haber şu başlıkla veriliyordu: ‘Askeri aracın geçişi sırasında patlama: 4 şehit’. Devamında verilen çatışmalar, gidip gelmeler, sözler, o zamanlar alışık olduğumuz, şimdi korkulu rüya gibi gelen şeyler!
Yazacağım konuya döndüm ama o günden sonra hep düşünüyorum; “Kim düne, bir yıl önceki veya on yıl önceki durumuna, o günkü yerine dönmek ister?” diye; istemesini bırakalım, “Düne, bir yıl öncesine kim dönebilir?”
Evet, size sorayım; Başbakan mı, hükümet üyeleri mi, üst bürokratlar mı, kumandanlar mı; hangi siyaset adamı veya Öcalan mı, PKK’nın eski ve yeni yöneticileri mi, dönen veya bekleyen gerillalar mı bir yıl öncesine dönmek ister? Bir ileri adım daha atalım; aklıyla veya duygularıyla dönme kararı verse, kim, nasıl dönebilir?
Soruyu siyasal sorumlular dışına da sorsak öğretici olabilir: Yaşanan acıların yenilenmesini kim ister; güzelliklerin kana bulaşmasını, sevgilerin nefrete dönüşmesini kim, niçin ister?
Halkın kararı değildir günümüzde sonucu belirleyecek olan, işi başlatmış ve bu günlere getirmiş olanların kararlarıdır. Halkın olumlu kararı zaten vardır.
Gerçekte iki kişinin kararı, kısa dönemdeki sonucu belirleyecektir: Öcalan ve Erdoğan.
Bu iki kişi de düne, bir yıl veya on yıl öncesine dönebilir mi? Bu soruyu cevaplayacak olan da bu iki kişidir! Bunlar ‘Çözüm Süreci’ni sürdürecek veya kısa dönem için sonlandıracak kişilerdir.
Herhangi birinin kararlılığı yetmez; diğerinin yardımını alamazsa süreci başarılı kılamaz, ikisinin ayrı ayrı iradesi gerekir. Ancak sürecin bitmesine birinin iradesi yeter!
Bu sonuçlara göre Erdoğan ve Öcalan, bugünkü durumlarından daha güçlü olacaklar veya bugünkü güçlerini kaybedip yerlerini, manevi koltuklarını terk edeceklerdir.
Çözüm sürecini sonlandırdıktan sonra, “Nerede kalmıştık?” diyerek yeniden başlamaları, bugünkü güçlerini korumaları, hiçbir şey olmamış gibi davranmaları ve bu tavırlarının halklarınca kabul görmesi beklenmemelidir.
Açıkçası, çözüm sürecinin sürdürülmesi ikisinin de yararınadır, çıkarınadır. Bu durum Türk ve Kürt halkı için umut kaynağı sayılmalıdır.
Tuhaftır, birbirlerine verecekleri taviz de aynı önemdedir. Böyle anlaşmalarda, bazen bir taraf daha çok taviz verebilir veya alabilir durumdadır; bu işimizde, ikisinin de taviz alma imkânı veya verme zorunluluğu aynıdır.
Çözüm süreci böyle bir şey; Erdoğan ve Öcalan çözüm sürecinin sonunu getirmeye mecburdur!
Siyaset de böyle bir şey; Erdoğan ve Öcalan birlikte başarılı veya başarısız olacaklardır.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.