• BIST 9380.95
  • Altın 3945.208
  • Dolar 37.9727
  • Euro 43.1112
  • İstanbul 6 °C
  • Diyarbakır 4 °C
  • Ankara -3 °C
  • İzmir 7 °C
  • Berlin 12 °C

Muhalif değil, militan gazetecilik

Hilal Kaplan

'Sıcak sonbahar' tanımına uygun olarak ODTÜ'de başlayan 'direniş'e destek eylemleri, ilk zamanlardaki ivmeyi yakalayamasa da devam ediyor. Haziran başından bu yana #diren altmetniyle çıkan gazetelerimiz de havaların sıcalması için elinden geleni ardına koymuyor.

Nitekim Hatay'daki protesto gösterileri sırasında, Ahmet Atakan isimli gencimizin vefatının ardından medyanın takındığı tutum, bunu gözler önüne serer nitelikteydi.

Uzunca bir süre Ahmet'i polisin gaz kapsülüyle vurduğu, görgü tanıkları olduğunu söyleyenlerin ağzından anlatıldı. Haber yayıldı. İMC TV'de Halk Evi Yöneticisi 'Düşme kesinlikle yalan, gözümüzün önünde polis vurdu' dedi. Ulusal TV'deki bir yönetici polisin vurduğu sırada Ahmet'in arkasında durduğunu iddia etti. CHP'li bazı milletvekilleri tam mesai TV kanallarında arzı endam ederek görgü tanığıymış gibi konuşmalar yaptı.'Katil polis, direniyoruz' çağrıları dolaştı.

Adli Tıp raporundaki bulgular ve cumhuriyet başsavcısının açıklamaları kulak arkası edildi. Ancak, sahibi Ahmet'in ailesinin de yakını olduğu yerel bir televizyon kanalı Ahmet'in düşüş anının videosunu yayınladı. Atakan ailesi de yer ve saatin uyduğunu, artık nasıl düştüğünün araştırılması gerektiğini belirtti.

Ve bu noktadan itibaren, basın tarihimize kara leke olarak geçecek bir gelişme yaşandı. Otopsi raporu açıklaması da, Ahmet'i düşerken gösteren video da çoğunun baskı saatine yetişmesine rağmen Sözcü, Cumhuriyet, Taraf, Yurt, Aydınlık, Birgün, Sol, Evrensel ve Özgür Gündem gazeteleri Ahmet'in düşmediğini, polis tarafından öldürüldüğünü ilk sayfalarına kesin bilgiymiş gibi taşıdılar. Özetle okurdan bilgi saklayarak YALAN söylediler.

Bu ülkede devlet pek çok meselede 'olağan şüpheli' olabilir. Ancak aksini gösteren deliller varsa, bir gazeteciye düşen, ille de hükümete çatacağım aşkıyla yalana sarılmak değil, dengeli bir dille okuru bilgilendirmek olmalıdır.

Üstelik bu gazetelerin hiçbirinin, 400'ü çocuk 1500 kişinin öldürüldüğü Guta'daki kimyasal saldırıya manşetten yer vermediklerini ve Esed'i de 'olağan şüpheli' görmediklerini, bilakis çoğunun kollayıp savunduğunu hatırlarsak da dertlerinin insanî, hakkaniyetli, muhalif gazetecilik olmadığı da çabucak anlaşılır sanırım.

Bu durumun en acıklı örneğine ne yazık ki Taraf imza attı. Önceki manşeti 'Herkes gördü, Ahmet düşmedi' olan Taraf'ın, dünkü manşetiyse 'Ahmet'in ölümünde üç şüphe'ydi. Önceki gün hiç şüpheleri yoktu hâlbuki, 'herkes görmüştü'! Kendisini bir günde tekzip etse de hiç renk vermeden bunu yapmayı başaran Taraf da pişkinlik dalında bir gazetecilik ödülü hak ediyor olmalı...

Özellikle Hatay kentimiz üzerinden kirli bir senaryo sahneye konmaya çalışılıyor. 12 Eylül'ün yıldönümünde yapılmak istenenleri belki daha net anlayabileceğimizi ve kendimizi 'militan'lığın her türünden muhafaza edebileceğimizi umuyorum.

  • Yorumlar 5
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • sabri ayçiçek13 Eylül 2013 Cuma 11:34Bu Taraf, o Taraf değil !

      Taraf'ı çıktığı günden itibaren uzun dönem okudum,almak için bile olsa günde 15 km lik mesafeye gidip,geldim,ancak uzun dönemdir bıraktım.Hele hele okuduğum birkaç yazı ne kadar "azgın muhalif" olduklarını anlamaya yetiyordu.
      Herkesin kendi yolunu seçme hakkı tabi ki var ama denenmişi denemenin kimseye hayrı dokunmaz.
      Yazıda da görüleceği gibi Taraf'ın yer aldığı "cephe" ye bakar mısınız ki,sanki "Faşizme Karşı Birleşik Cephe!"
      Yazık ki ne yazık!

      Yanıtla (0) (0)
    • Rodi13 Eylül 2013 Cuma 13:16Düserken

      ben suana kadar yüksekten düsen bir kisinin hareketsiz ve bir cuval gibi düstügünü görmedim.Düserken insanda bir tepkime,bir reaksiyon olur ve insan düserken en azindan harekli cirpinan bir sekilde düser.Fakat Ahmet düserken hic bir hareket hic bir cirpinma ve fiziki bir tepkimeye sahip degil.Tamamiyla basinin üstüne dogru yere cakiliyor.Bu da gösteriyorki ne olmussa yukarida olmus ,yada yukariya kapsul ,mermi veya baska bir sey firlatilmis:ve ahmedin ölümü bu minvalde gerceklesmis.Diyelimki Ahmet kendiliginden düstü burda yine polisin baskici fasizan ve topluum düsmani durumunda armaliyiz.

      Yanıtla (0) (0)
    • aliser13 Eylül 2013 Cuma 14:34yalan

      sayin hilal, düstü ama nasil düstü önce darbeyeyip sonra düstügünü yazanlar var. otopsi diyorsun burada akpnin ve devletin sicili baya bozuk.evrensel gazetesi calisani metin tepe icinde duvardan düsüp öldü demisti otopsi. ama polisin iskencesinden öldügü daha sonra anlasildi. bizler her zaman münafiklara karsiyiz.cünkü cok Y ALAN söylüyorlar.

      Yanıtla (0) (0)
    • salih13 Eylül 2013 Cuma 18:04militan

      kendini tarif ediyor

      Yanıtla (0) (0)
    • renas pasur14 Eylül 2013 Cumartesi 11:48millitan

      sen gerçekten de tarafsız bi gazeteci olduğuna inanıyorsan kendini kandırmış oluyorsun.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89