• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 6 °C
  • Diyarbakır 11 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 1 °C

Moskova Ankara’ya ‘PKK kartı’nı gösterdi

Kadri Gürsel

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 23 Aralık’ta Ankara’ya Moskova’nın ‘Kürt kartı’nı söz ve eylemle gösterdi.

Eylemi, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı Moskova’da kabul etmek oldu. Sözü de bu görüşmeden önce yaptığı açıklamalardı.

Cihan Haber Ajansı’na göre Lavrov şunları söyledi: “Irak ve Suriye Kürtlerinin, IŞİD’den gelen ve elinde silah olan diğer radikal gruplardan gelen tehdide karadan karşı koyanlar arasında olduklarının farkındayız. (…) Rusya, bu tehdide karşı karadan mücadele edenlerle aktif bir işbirliği yapmaya hazırdır. Terörle kararlı bir mücadele arayışında olanların hepsinin imkanlarını bir araya getirmek başlıca öneme sahiptir.”

Diplomatik üslup dairesinde kalınarak söylenmiş bu sözlerin meali ise Ankara için fazlasıyla can sıkıcı olmalı. Çünkü Lavrov “Aktif işbirliğine hazırız” diyerek aslında, ‘Silah, mühimmat ve istihbarat sağlamaya hazırız’ diyor. ‘Elinde silah olan diğer radikal gruplardan gelen tehditle mücadele’ söz konusuysa bu işbirliğinin doğası silah ve mühimmat vermeyi gerektirir.

Peki, bu silah ve mühimmatın adresinde ne yazıyor olabilir?

Sadece ‘PYD, Suriye’ mi?

Lavrov’un bu işbirliği alanını Suriye ile sınırlı tutmadığına dikkat edelim. Sadece Suriye’yi telaffuz etmiş olsa idi işbirliğinin PYD ile sınırlı kalabileceği varsayılabilirdi ki bu bile Ankara için yeterince rahatsız edicidir. ABD’nin PYD’ye mühimmat desteğini önlemek için Ankara’nın ne kadar büyük bir çaba harcadığı anımsanmalı.

Ama bakınız, Lavrov ‘Suriye ve Irak’ diyor. Irak’ta ise PYD yok, PKK var.

Açıklamasının zamanı ve bağlamı, Irak’ın adı geçince KDP’den önce PKK’yı düşünmemizi gerektiriyor. Ve neticede Lavrov, PKK’ya askeri destek verebileceklerini ima yollu ilan etmiş oluyor.

Diğer taraftan Moskova’nın Kürtlere sağlayabileceği bilumum destek babında Suriye ve Irak’ın birlikte telaffuz edilmesiyle ilk kez karşılaşmıyoruz.

Lavrov’dan bir hafta önce, yardımcısı Aleksey Meşkov RİA Novosti’ye verdiği mülakatta şunları söylemişti: “Kürt güçler Suriye’deki görüşme sürecinden dışlanmamalı. Kürt güçler aynı zamanda Suriye ve Irak’ta IŞİD ve diğer terörist gruplarla ortak mücadele çabalarından da dışlanmamalı. Zira buralarda terörizm tehdidi karşısında önemli rol oynuyorlar.”

Görüldüğü gibi Moskova, ‘Irak ve Suriye Kürtleri’ ya da ‘Kürt güçler’adı altında işaret ettiği PYD ve PKK’ya askeri desteğini ‘IŞİD’le mücadele’ zemininde meşrulaştırma gayreti içinde.

Bu desteği mümkün kılan asıl nedenin ise Moskova’nın Ankara’ya karşı uygulamaya başladığı çevreleme ve yaptırım politikası olduğunu biliyoruz. Moskova, Erdoğan rejimini izlediği Suriye politikasını terke zorluyor. Somut ifadesiyle amacı Ankara’nın cihatçılara desteğini önlemek.

Rus Su-24’ünün 24 Kasım’da düşürülmesinin ikili ilişkilerde yarattığı soğuk savaş ise Moskova’ya bu politika için zemin sağlıyor.

Rusya-PKK izdivacının müsebbibi tabii ki Ankara… PKK’ya karşı sıcak savaşı başlatmasının üzerine Rusya’yla da soğuk savaşa sürüklenen Erdoğan rejimi iki düşmanının işbirliğine uygun ortamı kendi elleriyle hazırladı.

Ankara’daki yönetici aklın kafasındaki basit plan ise güneydoğudaki savaş vasıtasıyla MHP ve HDP tabanlarını kendi lehine rendeleyip başkanlık rejimi için uygun zamanda gidilecek bir referandumu ya da erken seçimi kazanmayı garantilemek. Dolayısıyla savaş, anayasal başkanlık rejimi projesinin taşıyıcısıdır ve bu maksatla gerekli oy konsolidasyonu yapılana kadar sürdürülecektir.

Ancak bu savaşın baskısı ve yıkıcı sonuçları ağırlaştıkça Kürt hareketinin dış destek arayışı da artıyor. Nitekim Demirtaş’ın bu ortamda Moskova’ya gidip Lavrov’la görüşmeyi göze alması başka türlü açıklanamaz.

Diğer taraftan Moskova düşürülen uçak için özür ve tazminatı normalleşmenin ön koşulu haline getirerek çözümü kilitledi. Uçağın hava sahası ihlali yaptığı için düşürüldüğünü belirten Ankara’nın ise bu nedenle özür dileyip tazminat ödemesi imkansız olduğu için de bu krizden çıkmak teknik açıdan imkansız.

Rusya ve PKK’yı işbirliğine iten politikaların mucitleri bu işbirliğini elbette ki iç siyasi tüketim için kullanacaklardır ama sonuç değişmeyecek; bu işbirliği içte ve dışta izlenen çatışmacı siyasetin Türkiye’ye maliyetini her bakımdan artıracak.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89