Bugün, az önce Mihri Belli’nin öldüğü haberini aldım, eşi Sevim Belli ve ailesine, dostlarına, mücadele arkadaşlarına başsağlığı dilerim.
Mihri Belli gençlik dönemimde sosyalist hareketi tanımaya başladığımda adını sık duyduğum, Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Sadun Aren gibi sol hareketin önde gelen liderlerinden biriydi. 1915 doğumludur yani 95 yaşında olmalı. Türkiye sosyalist hareketinin 40’lı kuşağının lider kadroları düzeyinin öyle sanıyorum ki son temsilcisiydi.
Belli’nin özgeçmişini verecek değilim. Bu uzun ömrün anlatımı kolay değil. Yazacaklar çıkacaktır. Hatırımda kalanlardan çıkarak, kısaca şunları söyleyebilirim. 1930’lu yıllarda Amerika’da eğitim görmüş, burada Marksizm ile tanışmış döndüğünde tek parti döneminin tek muhalefet partisi durumundaki Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) girmiş ve partide yönetici görevler almıştır. Yunanistan İç savaşında yaralandığı söylenir. 1951 TKP tevkifatında o da tutuklandı ve uzun süre hapis yattı. 1960’lı yıllarda Türk Solu ve Aydınlık Sosyalist Dergi’de yazılar yazdı ve örgütlenme çabalarında bulundu. Dev-Genç hareketini görüşleriyle etkiledi. 1974’de Türkiye Emekçi Partisi’ni kurdu. Bu parti sıkıyönetim tarafından kapatıldı. 1996’da ÖDP ve sonra da SDP’nin kurucularındandı. SDP’ten ayrılarak SP’yi kurdu.
Mihri Belli görüşleriyle çok tartışmalara neden olan bir sosyalisti. En çok Milli Demokratik Devrim teziyle tartışmalara konu oldu. 1960 sonrası Türkiye İşçi Partisi‘ne (TİP) karşı bu tezle keskin bir muhalefet yaptı. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi gençlik liderlerini yanına çekmeyi başararak TİP’in zayıflamasında ve sonra da bölünmesinde olumsuz bir rol oynadı. TİP işçi sınıfı öncülüğünü savunurken Mihri Belli bu tezine temel aldığı asker-sivil kadroların öncülüğünü savunmaktaydı. Kemalist ideolojinin sol içinde etkin olmasında bu tezin kanımca çok önemli rolü oldu. MDD çizgisi ilerici bir askeri cunta beklentileri temelinde inşa edilmişti. Fakat tersi oldu, 1971 de gerici bir askeri müdahale geldi ve ardından 12 Eylül 1980 faşist darbesi.
Mihri Belli’nin TKP ile ilişkileri de sorunluydu. TKP yöneticileri Mihri Belli’nin TKP’den atıldığını söylerken, Belli ise TKP’yi asıl temsil edenin kendisi olduğunu söylerdi. 1960’lı yıllarda TİP’in saflarında iken Mihri Belli’nin görüşlerinin karşısında, bu görüşlerle mücadele içinde yer aldım. Sonraki dönemlerde de görüşlerini hiç paylaşmadım. Ama öyle de olsa uzun ömrünü solda inandığı bir davaya adamış bir mücadele insanı olarak Belli’nin anısına saygı duyuyorum.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.