• BIST 9148.49
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 3 °C

Mehmet Altan beni çok korkuttu

Salih Tuna

Mehmet Altan "12 Eylül rejiminin" kurum ve kuruluşlarından arınma konusunda AK Parti'nin isteksiz davrandığını bir süredir söyleyip duruyor.

Dahası...

"Sistemi" nasılsa ele geçirdik, dolayısıyla "sistem" devam edebilir anlayışına saplanıldığını iddia ediyor.

Her şeyden evvel şuncağızı belirtelim: Aydın belirli bir eleştirel mesafeyi her daim korumalıdır.

Hakaret içermediği sürece de her görüş, her eleştiri "muhteremdir."

Dolayısıyla...

Sevgili Mehmet Altan'ın eleştirilerine gerekli rikkat ve dikkati göstermek zorundayız.

"Star gazetesinden ayrılınca böyle konuşmaya başladı" yollu "itibarsızlaştırma" girişimlerine şahsen ben gülüp geçiyorum.

"Bir gün kalktım, yazımdaki başyazı ibaresi gitmiş. Bir sabah baktım, internet sitesinde yerim değişmiş. Bir gün ilan bahanesiyle yazıların sayısı azalmış..." demiş olması, "Bir gün kalktım ki acayip AKP muhalifi olmuşum" anlamına gelmez.

Saçmalamanın âlemi yok.

Gazete yönetimi sadece onun değil bütün yazarlarının yazı sayılarının azaldığını söylese de kabul etmek gerekir ki Mehmet Altan herhangi bir yazar değildir.

Bunu şimdiye değin anlayamayanlar, Ruşen Çakır'a dün verdiği röportajdan anlamışlardır umarım: "Kiminle ne konuşmam gerektiğine, ne söylemem gerektiğine dair, bu birikimin çok uzağında olan biri bana talimat vermeye kalktığı vakit orada kalmanın da imkanı yoktur..."

Gerçi burada biraz da acelecilik yok değil. Ya söz konusu "birikimin" çok uzağında olanların bu "birikime" yaklaşması beklenebilirdi, ya bu "birikimin" çok uzağında olanlarla ta baştan yola çıkılmayabilirdi, ya da bana ne!

Lakin...

Memleket meselelerinde "aculluk" olmaz. Olsa da (ayıptır söylemesi) "bana ne" deyip geçmem.

12 Eylül paşalarının zinhar yargılanmayacağını, "27 Nisan e-muhtıra"nın müellifi Org. Yaşar Büyükanıt'tan hesap sorulmayacağını dile getirenlerin nasıl mahcup olduklarını gördünüz işte.

Demokratikleşme nihayetinde bir süreç işi.

"Ben süreç-müreç bilmem, gördüğüme düdük çalarım" diyene yine de lafımız olmaz.

Ne ki, durduk yere "eski deliklerden yeni bakışlar atmak" da hiç yakışık almıyor.

Mehmet Altan "Cami ile kışla arasında kaldık" metaforunu 28 Şubat döneminde sıklıkla terennüm ederdi.

"Gerekirse silah bile kullanırız" manşetlerinin atıldığı, "Biz bu ülkeyi 10 milyon devraldık..." diyerek 60 milyonu gözden çıkaran gözü dönmüşlüğün arzı endam ettiği dönemde yani.

Sırf Mehmet Altan'ımız mahcup olur düşüncesiyle (28 Şubat "arkeolojisi" yapmaya çalıştığım yazılarda bile) bu metaforu anmamaya özen gösterirdim.

Fena yanılmışım!

Zira Ruşen Çakır'a verdiği dünkü röportajda bizzat kendisi defaatle zikrediyor.

Mesela, "Cami-kışla savaşında" diyor, "Türkiye'nin başını belaya sokabilecek kanlı bir geleceğe zemin inşa ediliyor diye korkuyorum..."

Ben de korkuyorum.

"Cami-kışla savaşından" değil ama!

Mehmet Altan'ın bu "korkusunun", Oktay Ekşi insanının malum "korkusuna" benzemesinden korkuyorum.

Menderes'in akıbetiyle "Başbakan" tehdit etme şeklinde tebarüz eden "korku"su vardı ya hani, onu diyorum işte.

Haksızlık yapmayalım; aralarında fark var elbette. Biri nihayetinde dileğini dile getiriyor, diğeri endişesini.

Zaten Oktay Ekşi'nin irapta mahalli yok, geçelim.

Mehmet Altan'ımız Hasan Cemal gibi "irtica" tehlikesinin gerçek olduğuna inandığında, "AKP'nin darbe dahil her yolla iktidardan devrilmesi" için elinden geleni yapacağını da söylemiyor.

Murat Belge gibi de "irticaya karşı" orduyu güvence göstermiyor. ("Türk Ordusu ve burjuvazisi omurgası olan kurumlardır. Laikliği korur. Bu ülkeye Ayetullahlar filan gelemez..." demişti.)

Mehmet Altan'ımız hiç değilse "cami ile kışla arasında" kalmayı beceriyor, öteye geçmiyor.

Yine de beni çok korkuttu.

Baksanıza; hiç gereği yokken en demokrat, en özgürlükçü aydınlarımızın o tuhaf hallerini hatırlattı, daha ne olsun.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89