Obama’nın IŞİD karşıtı koalisyonu nezdindeki daimi temsilcisi Brett McGurk, 30 Ocak günü Kobane’ye gidip PYD yetkileriyle görüştü. Aynı saatlerde ABD dışişleri bakan yardımcısı Tony Blinken, PYD eş başkanı Salih Müslim’le Cenevre’de buluştu.
Her iki diplomat Kürtlerin IŞİD’e karşı mücadeledeki eşsiz katkılarını alkışladı. Kürtlerin Suriye’nin geleceğinde önemli rol üsteleneceklerini vurguladı.
McGurk savaş patlak verdiğinden beri ilk kez Suriye’ye ayak basıyordu. Kobane’yi seçmesi elbette tesadüf değildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kobane düştü düşecek” derken ABD’nin havadan müdahalesiyle kent IŞİD’in kuşatmasından kurtuldu. O günden beri Türkiye’nin tüm serzenişlerine inat ABD’yle Suriyeli Kürtler arasında kurulan IŞİD karşıtı askeri ittifak tam gaz sürüyor.
Ancak McGurk’ün Rojava’ya gidişiyle “ABD Kürt ilişkilerinde yeni bir evreye mi girildi, askeri ilişkilere siyasi ilişkilerle mi taçlanıyor?” sorusu gündeme geldi.
Washington’da bu soruya aldığım cevap “Şimdilik hayır”.
McGurk, Kobane zaferinin birinci yıl döneminde kentte bulunmayı epeydir planlıyordu. Koalisyonun diğer önemli üyeleri Fransa ve İngiltere’nin de Kobane’de McGurk’e eşlik etmesi bu programın bir parçasıydı.
Üst düzey ABD’li yetkililerinin yurt dışı ziyaretleri nadiren son dakikada gerçekleşiyor. Ancak güvenlik kaygılarıyla bu geziler çok büyük gizlilik içerisinde yürütülüyor. O yüzden tarihleri son dakikada açıklanıyor. Bu yüzden de çoğu kez ziyaret sanki son anda kararlaştırılmış gibi algılanıyor ve ziyarete müthiş anlamlar yükleniyor.
McGurk’ün Kobane turu ve Blinken’ın Salih Müslim’le buluşması, Cenevre’de süren Suriye barış görüşmeleri ile aynı günlere denk gelince bu tip spekülasyonlar yoğunlaştı. Zira Türkiye’nin bastırmasıyla Suriye’de Lübnan’ın üç misli büyüklüğünde bir bölgeyi yöneten PYD masaya yanaştırılmadı. Rusya, Kürtlerin Cenevre’de mutlaka yer almaları gerektiğini savunurken, ilk başta aynı fikirde olan Washington, Türkiye’nin toplantıyı boykot etme tehditleri karşısında sesini kıstı.
Bu sebeple Suriyeli Kürtler doğal olarak ABD’nin ne kadar güvenilir bir müttefik olduğunu hiç olmadığı kadar sorgulamaya koyuldular.
Hakim görüş: “Eğer Washington gerçekten isteseydi biz de masada olurduk.” Ve “O halde biz de işimizi Rusya’yla görürüz” diyenlerin sayısı da bir hayli fazla.
Halbuki YPG’nin sahada Rusya’dan da destek aldığı biliniyor.
Aslında Kürtler arasında “ABD ile nereye kadar?” sorusu epeydir gündemde. YPG, Kobane ve Cizire kantonlarını Amerika’nın yardımıyla birleştirdikten sonra bu zincire Fırat’ın batısına düşen ve başta El Nusra olmak üzere Ankara destekli Arap muhalifler tarafından taciz edilen Afrin’i eklemek istediğini gizlemiyor.
Ancak Türkiye’nin şerrinden çekinen ABD, YPG’ye bu konuda askeri destek sunmaya yanaşmıyor. Üstelik dosyayı yakından izleyen bir kaynağımızın ifade ettiği gibi YPG, Afrin’e yöneldiği takdirde sadece IŞİD ile değil Washington’un kolladığı sözde ılımlı Arap muhaliflerle de karşı karşıya gelecek.
“Uzun vadede Kürtlerin esas sorunu Araplar, Türkler değil” diyen kaynak bir de şu tüyler ürpertici tespitte bulundu: “Hem Türkiye istediği anda yabancı savaşçıların Suriye’ye geçişini yeniden kolaylaştırabilir. Elinde böyle bir kozu var.”
Başa dönecek olursak, McGurk’ün Kobane seferi, “Kürtlere desteğimiz sürüyor” mesajını net biçimde içeriyor. Ama “Hadi çocuklar Fırat’ın batısına, arkanızdayız” mesajını da içermiyor. Yani ilişkilerde statükoya devam.
Ancak daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi Washington, IŞİD’e yönelik olması kaydıyla YPG’nin göz diktiği bölgede Rusya destekli operasyonlara sesini çıkartmıyor. YPG, Amerikalılara kızsa da yeni müttefikinden vazgeçmeye hiç niyetli değil. Zira Rusya’nın Amerika’dan daha da az güvenilir olduğunun bilincinde.
Bunu anlamak için geçtiğimiz hafta Washington’un prestijli düşünce kuruluşlarından The Wilson Center’da “Rusya’nın Suriye’deki rolü” konulu panelde yer almanız yeterli olabilirdi. Ortadoğu program direktörü Dr Henri Barkey’nin yönettiği paneldeki flaş isim Rusya’nın önde gelen şarkiyatçılarından Vitali Naumkin’di.
Rusya’nın Suriye politikasını hararetle savunan Naumkin, Suriye’de Kürtlere federal statü tanınması gerektiğini ancak Esad’ın buna razı olmadığını ifade etti. Sıra bana geldiğinde Naumkin’e “Türkiye YPG’ye saldırırsa, Rusya Kürtleri korur mu?” diye sordum.
Verdiği cevap ise durumu fevkalade özetledi: “Hayır, Ruslar Kürtler için Türkiye’yle asla savaşa girmez.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.