• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 6 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 1 °C
  • İzmir 9 °C
  • Berlin 10 °C

Maskelerin tesettürü olmaz çünkü…

Fatma Barbarosoğlu

Sağlığı sıhhati yerinde. Anası babası hayatta. Çocukları en güzel okullarda okuyor. Güzel, alımlı. 38 bedene demir attı. Kilo derdi yok. Kocasının geliri iyi. Bir villada yaşıyorlar. Her çoçuğun ayrı hayvanı, her mevsim öbek öbek açan çiçekleri, beline sarılacağı onlarca ağacı var.

İyi bir eğitime, yurt dışında çaresiz kalmayacak kadar iyi iki yabancı dile sahip.

Ama kimseler onunla karşılaşmak istemiyor artık. Çünkü "kızımız" mutsuz. Mutsuzluk maskesi ile kocasının eski muhitini yerle bir etti. Kocasının akrabaları evin yolunu çoktan unuttu.

İnsanların kendisini berbat hissetmesini sağlayacak bir iksiri vardı. Geçmiş zaman masalları gibi. Yanına yarım metre yaklaşan yanıyordu.

İklimi ağır denir ya. Bununkisi iklimden öte bir şeydi. Ne yapar eder kendisini dinleyenleri enkaza çevirmeyi başarırdı. Onu dinleyenler bir enkaz olarak sürüne sürüne bir müddet sonra hayatlarına yeniden dönecek gücü bulduklarında, o "herkes beni kıskanıyor, nazara geliyorum nazara" diyerek yataklara düşerdi. Kendisiyle en son görüşenleri "nazar eden" suçlular listesinde sanık tutardı.

Sinema kuyruğunda rastladım. Gözleri ışıl ışıldı.

Yanımdaki arkadaşa selam verecek miyiz dedim.

O versin dedi.

Vermez dedim.

Neden dedi.

Bu gün mutsuzluk maskesini evde unutmuş. Baksana ne kadar ışıltılı bir yüzü var. Asla bu yüz ile bize selam vermez dedim.

Günahını alma kızın dedi.

Tamam dedim. O günahları ile mutlu olsun yeter ki.

Biletlerimizi aldık. Filmi seyrettik. Bol bol ağladık.

Arada kahve içelim bu defa yanımıza gelir dedim.

Neden dedi arkadaşım.

Filmin atmosferi dedim. O da ağlamıştır şimdi. Evde unuttuğu maskesinin yerini tutmuştur filmin atmosferi.

Tam söylediğim gibi oldu.

Ah sizi görmemiştim dedi.

Biz seni gördük dedim. Hatta bahse de girdik S ile dedim.

Bahis filan yok oysa. Filmin arasında J Bizi görür dedim.

Çok mutlu görünüyorsun dedim inadına.

Ah dedi her zamanki gamlı sesiyle. Dışı seni içi beni yakar.

Yo dedim içi de dışı da yakmaz beni. Seni anlıyorum.

Gözlerini fal taşı gibi açtı.

Nasıl yani dedi.

Geçenlerde okuduğum kitapta iki cümle vardı. Seni anlatıyordu. Yıllarca sana verdiğim emeğin nasıl bir sömürü olduğunu anlatıyordu. Senin sorumluluktan kaçmak için yüzüne taktığın "mutsuzluk maskeni" anlatıyordu. Hiç çaba sarf etmeden hep merkezde olmanın yolunu bulmuştun ya hani.

Dondu kaldı dememi bekliyorsunuz değil mi.

Hayır.

Gülümsedi. Muzipliğin üstünde bu gün dedi. Beni çok eğlendirdin. Allah de seni eğlendirsin.

Bu olay birkaç yıl önce olmuştu. Seyrettiğimiz filmi hatırlamazken o günle ilgili onunla ilgili bütün teferruatı aniden hatırlamama şaşırdım.

"Kızımız" siyasete hazırlanıyormuş. Telefonunu istedi dedi ortak bir yakınımız. Verme dedim. Verme. Sakın verme.

Ona neden bu kadar kırgın olduğumu hatırladım. Çünkü canımdan can kaybettiğimde yedi kat eller acımı paylaşmak için yakınım olmuştu da o, günde iki defa beni ararken birden telefonlarını kesmiş bir kuru ziyaret için bile kapımı çalmamıştı. Oysa yedi kat eller günlerce yemek taşımıştı.

Aylar sonra karşılaştığımda "ben" demişti. "Çok üzülüyorum. Onun için sana taziyeye gelemedim."

Ölüm döşeğinde bir arkadaşımız vardı. İkna edemedik ziyaret için. Ben, dedi "mutsuzluk maskesi", hastane ortamlarında çok dağılıyorum.

Sen niye dağılıyorsun ki, diyemedik. Bencilliğinle sana mutluluklar dileriz, dedik. Söylenmedik cümleleri sükutumuza bohçalayıp.

Evet sadece onun üzülme hakkı vardı. Daha çok üzüleceği için, acının sahibinden bile daha çok üzüleceği için taziye ziyaretlerine gitmezdi. Hasta ziyaretlerine. Fakir –fukara ziyaretlerine. Gitmezdi. Çünkü o çok çok yufka yürekliydi. Çünkü o çok hassastı. Çünkü o yeryüzünün biriciği idi.

Kendine hassaların kraliçesi. Salata yaparken eline marul dikeni batan müstesna güzellik.

Siyasete girecekmiş. Girsin. Başka türlü sosyalleşme imkanı ve ihtimali yok.

Meraklısı için not: Yazdığım bütün yazıların kadın kahramanının ille de başörtülü olduğu sanıldığı için bu notu düşme ihtiyacı duydum. "Mutsuzluk maskesi" ile dolaşanın başörtülü ya da başı açıklık ile bir alakası yok. O sadece bir maske. Başörtülü sanırsınız. Aslında olmadığını fark edersiniz sonra.

Maskelerin tesettürü olmaz çünkü.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89