Allahtan bu ülkede kötülüğe eşdeğer bir zekâ yok.
Eğer öyle bir zekâ olsaydı, bu kötülük potansiyeli bizi mahvederdi.
Aydınlık Gazetesi’nin sahibinin bürosunda bazı mailler yakalanmış.
Sahte mailler.
Başbakan’ın, Taraf Gazetesi’ne “OdaTv iddianamesini” yazması için talimat gönderdiğini iddia ederek yayınlamayı düşündükleri sahte mailleri hazırlamışlar.
Mailleri ne yazık ki görüp okuyamadım.
Acaba, Başbakan Erdoğan’ın Taraf’ın bir yöneticisine hangi üslupla talimat verebileceğini düşündüler.
Erdoğan, “derhal bir iddianame yazın” mı diyor, yoksa “iddianameyi sizin yazmanızı uygun gördüm, sizin gazeteyi son zamanlarda gözüm hiç tutmuyor onun için savcı da sizin gazeteyi çıkaracak” mı diyor, yoksa “sizin hukuk bilginiz daha derindir, iddianameyi siz yazın” mı diyor, yoksa “aslında ben yazardım ama ben şu sıralar çok doluyum, onun için iddianameyi siz yazıverin” mi diyor.
Tabii, “geçen akşam Obama’yla terlikleri giydik konuşuyorduk, iddianameyi Taraf yazsın diye rica etti, adamı kırmayalım” da demiş olabilir.
Maillerin sonu nasıldı acaba?
“Saygılarımla, Başbakan Tayyip Erdoğan” mı, “gözlerinizden öperim” mi, “baki selam” mı, yoksa “Dolmabahçe’nin bahçesindeki mangal partisi pek hoş oldu, en kısa zamanda yeniden yapalım ama bu sefer Beşir’i çağırmayacağım, ona çok kırıldım” gibi daha yakın ve sıcak bir ifade mi?
Bunları hazırlayanların kafalarında nasıl bir başbakan, nasıl bir Taraf Gazetesi, nasıl bir ilişki tahayyülü olduğunu mailler açıklandığında görebileceğiz artık.
Adamlar hiç üşenmemişler oturup bu sahte mailleri yazmışlar.
İnsanların böyle bir saçmalığa inanacağını düşünmüşler.
Ama her nedense bu mailleri yayınlamamışlar.
Aralarından akıllı biri çıkıp, “saçmalamayın” demiş olmalı.
Tamam, bir başbakanın “iddianameyi gazetecilere yazdırmak” için mailler yazdığına insanların inanacağını düşünecek kadar ahmak olabilirler ama bu niyetteki “kötülüğü” azaltmaz.
Bunun için mesai harcıyor adamlar.
Gidip bu mailleri internet cafelerde hazırlıyorlar.
Polis, o internet cafeleri de bulmuş.
Herhalde bunları yazanları da bulacaklardır.
Bu saçmalığın altındaki zekâsızlığa gülüyor insan ama karşımızdaki melaneti de azımsamamak lazım.
Ergenekon dediğiniz şey öyle kolayından bitmiyor.
Akılsızca da olsa, budalaca da olsa hâlâ davaları sulandırmak için kıvranıyorlar.
Hâlâ o ünlü internet andıçlarının devamını getirmeye uğraşıyorlar.
Gittikçe yeteneklerini kaybetseler de amaç, hep aynı amaç.
Kirli bir sistemi sürdürebilme çabası.
Sistem öylesine kirlenmiş ki kolay kolay temizlenmiyor.
Ve, ne yazık ki her yanından kir fışkırıyor.
Sadece Ergenekon’la uğraşmıyoruz, Ergenekon’u temizleyenlerle de uğraşıyoruz.
Baksanıza, “temiz toplum” şiarıyla yola çıkan AKP, CHP ile MHP’yi de yedeklemiş, yedi ay önce çıkardıkları şike yasasını yeniden değiştirmek için cansiperane dövüşüyor.
Cumhurbaşkanı Gül’ün veto ettiği yasayı yeniden Çankaya’ya göndereceklermiş.
Şimdi, bu yasanın değişmesini savunan gazete yazarları arasında ya da bu yasanın geçmesi için büyük bir mücadele veren milletvekilleri arasında, “futbola mafya bulaşmadı” diyebilecek kimse var mı?
Varsa böyle bir yiğit çıksın söylesin, duyalım.
Mafya futbol âleminin her zerresine sızmış vaziyette.
Zehirli bir sarmaşık gibi futbolun özünü emip kurutuyor, bahislerden kazanılan yüz milyonlarca dolar için bütün futbolu bir sahtekârlığa çeviriyor, insanları bu spordan soğutuyor.
“Şike yasası” dediğimiz şey, iki futbol takımının şike yapmasını önlemek için çıkmadı, iki takımın yaptığı şike çok “masum” bir ahlaksızlık kalır bugün yaşananların yanında, bu yasanın ilk amacı futbolu mafyadan kurtarmaktı.
Sadece biz değil bütün dünya bunun için uğraşıyor.
Şimdi ne oldu da AKP, futbol dünyasındaki mafyaya yeniden oksijen kazandırabilmek, onu hayata döndürebilmek için bu kadar uğraşıyor?
Nedir bu mafya sevgisi, bu mafya düşkünlüğü?
Nasıl bir beklentisi, nasıl bir çıkarı var?
Şamil Tayyar, “Bu yasayı referanduma götürelim, halk kabul ederse ben istifa ederim” diyor, AKP bu yasayı referanduma götürebilir mi?
Böyle oldubittiyle mafyayı koruyacağına halka sorsun cesareti yetiyorsa.
Zekâ yok ama kirlilik, kötülük çok bol.
Sahte mailden, sahte dürüstlüğe kadar her şeyin sahtesi mebzul miktarda dolaşıyor çevremizde.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.