Devran, şehirde herkeslerin birbirini çok yakından tanıdığı, yaşanmışlıkların göz önünde ayan beyan yaşandığı günlere dairdir. Küpeli Tahir iliklerine kadar yaşadığı şehri yaşayan bir şahsiyettir. Varlıklıdır. Kendi adının önündeki lakabıyla anılan bir yüzme havuzu, bir banyosu, birkaç konut amaçlı gayrı menkulü, Dicle Nehri yakınında da birkaç bahçesi vardır. Sesi de güzel mi güzeldir Tahir Beyin. O denli alımlı bir sese sahiptir ki, arada bir işyerinin yakınındaki minareye çıkıp o güzel sesi ile ezan dahi okumaktadır.
Kırkına yaklaşıncaya kadar hayat böyle sürecektir. Bir gün şehre bir komiser gelir. Zevk û sefaya müpteladır komiser. Bir şekilde Tahir Bey de komiserin keyif verici âlemlerine iştirak eder. İşte tam da o âlem dönemlerinde bir şekilde Küpeli Tahir Beyin yolu “Macır Kızı” ile kesişir. O yıllar Balkan ülkelerinde Türk muhacirler Diyarbakır ve çevresine getirilip yerleştirilmiştir. Macır Kızı da onlardan biridir. Güzel mi güzeldir. Tahir Beyin aklını başından almaya yetmiştir Macır Kızı!
Tahir Bey pek de uzun olmayan boyuna rağmen çok şık giyinen biridir. O denli gösterişlidir ki; etrafındakiler onu Kral Faruk’a benzetmektedirler.
Hayat ayrı bir minval üzre süredurmaktadır. Günler ayları kovalarken Tahir Beyin kazancı artık Macır Kızının giderlerine ve isteklerine yetmemektedir. Ayrı bir ev açmıştır Macır Kızına. Elinde avucundakileri sırasıyla kaybetmektedir Küpeli Tahir Bey. Önce bahçeler, sonra, evler, akabinde banyo, en sonunda da Küpeli Tahir Beyin soyadı gibi tertemiz olan ve suyu hergün değişen Küpeli Havuzu elden çıkarılacaktır.
Sonraki günler Küpeli Tahir Bey için artık ıstıraptır. Elde avuçta bir şeyler kalmayınca Macır Kızı terk etmiştir Küpeli Tahir Beyi.
Hayatını sürdürmek için, yaşadığı saray kapı civarının muhtarlığı beraberinde berberlik, sonrasında da şehrin belediyesinde çalışmaktadır. Ama hikâyesi de artık şehirde herkeslerce bilinmektedir.
Bir gün belediyedeki odasında çalışırken odaya arkadaşlarından birinin aniden girmesi eski filmin yeniden başa sarılmasına neden olmuştur.
“Tahir, koş! Macır Kızı belediyede. Lağımları tıkanmış. Açtırmak için fen dairesinde” deyivermişler.
Heyecanla koşar Tahir Bey. Onun kapıdan girdiğini gören Macır Kızı talebinin sonucunu beklemeden hızla kapıdan çıkıp belediyenin merdivenlerinden aşağıya seğirtir. Tahir Bey de peşinden…
Tam da merdivenin başında kolundan yakalayıverir Macır Kızını!
Ve o esnada çok içten bir yumuşaklıkla bir şarkının nağmeleri dudaklarından dökülür Tahir Beyin!
“Bir fincan kahve olsam,
Kırk yıl hatırım vardı.
Ömrümü ben sana verdim.
Dönüp baksan ne vardı!”
Dönüp bakmaz Macır Kızı.
Ve o gün bu gündür Küpeli Tahir Bey ile Macır Kızının hikâyesi Diyarbekir’de anlatılır durur. Ya da her radyo veya televizyonlardan “Bir Fincan Kahve” şarkısı duyulsa; Tahir Beyle Macır Kızı anımsanır.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.