Kürt sorununun teşhisi ve çözümüne dair farklı görüşler olabilir. Oysa daha önce de belirttiğimiz gibi bu sorunun teşhisi üzerinde Kürt milliyetçileri bir tekel oluşturmaya ve kendi önerilerinden farklı olanı çözümden tamamen uzak, oyalamaca, asimilasyonun başka bir taktiği vs. olarak lanse etmeye çalışıyorlar.
Oysa bugün BDP/PKK tarafından temsil edilen bu çizgi Kürtler için bir çözüm değil bir felaketten başkasını getirmiyor. Kürtleri daha önce bütün ırkçıların, ulusalcıların saplandığı cenderenin aynısına, hatta daha beterine sokuyor. Daha beteri çünkü bir de gecikmişliğin verdiği bir anakronizm boyutu ekleniyor işe. Bu, gerçekten Kürtler adına ortaya konulan ulusalcılığı çok daha gülünç kılıyor. Her seferinde ilkinde dram olanın ikincisinde trajikomik olarak gerçekleştiği tarihsel tekerrürün hikayesi...
Esasen, bu işten bir tek bu işin öncülüğünü yürüten seçkinci bir zümre kârlı çıkıyor. Onlar da verdikleri mücadele sayesinde sözümona "bilinçlendirdikleri" hatta halkı ulusalcı masallarıyla uyutup kendilerine teba yapmanın hesabı içindedirler. Aralarında mutlaka Kürt milliyetçiliğine samimiyetle inanmış olanlar da vardır, belki onlar bütün milliyetçiliklerde olduğu gibi bu kadar hesapçı bir yaklaşım içinde olmayabilirler. Ama işin asıl talipleri olarak öne çıkanlar, yönetecekleri bir halk istiyor.
Bu halkı yaratmanın teknik olarak daha önce denenmiş, garantili görünen yolunu tekrar deniyorlar. Tıpkı daha önceki bütün ulusalcı maceraların yaptığı gibi Kürt halkı da varlıklarını bu seçkinci tabakanın varlığına armağan etmiş olacaktır. Allah muhafaza bir kez başardıkları takdirde hiçbir Kürdün de artık varlığını bunlara armağan etmeme şansı da olmayacaktır. Açıkçası bu yolla kula kulluğun yeni bir biçimi de Kürtler üzerinden gerçekleşmiş oluyor. Kürtlerin asimilasyonu esas o yolla gerçekleşmiş oluyor. Belki görünürde Kürtlük üzerinden yeni bir kimlik şekillenmiş oluyor, ama yükseltilen Kürt kimliğinin bedeli yeni bir ulusalcı ve sekülerist kültürden başkası değil. Zaten ulusalcı kimliklerin başka türlü bir nihayeti yok.
Oysa Kürtler için sorun bir ulus kimliği veya varlığından yoksun olmaları değil, içinde yer aldıkları ülkenin kendilerini yok sayan, varlıklarını inkar eden, başka bir ulus kimliği adına asimile eden yaklaşımlardır. Bunun kendisi yanlışsa sorunun çözümü de bir başka yanlışın Kürtler veya diğer unsurlar uğruna tekrarlanması değil, o ülkenin kimlik tanımının Kürtleri veya başka hiç bir unsuru rencide etmeyecek şekilde tashih edilmesidir. Yapılması gereken tamamen bu tashihtir, hem Kürtleri hem Türkleri hem de bütün diğer unsurları karşılıklı saygı ve hukuk çerçevesinde geliştirecek çözüm. Böyle bir çözümün Kürtlüğü bir ulus olarak inşa etmeyi hedefleyerek yola çıkmış olan kesimleri tatmin etmemesi normaldir. Çünkü bu çözümde Kürtlerin bir politik hasılat olarak bir kenara konulmaları mümkün değildir.
Kürt ulusalcılarının bu hasılatı elde etmek üzere şiddette bir araç olarak ısrar etmesi, siyaset yoluyla devletten kazanım elde etmenin mümkün olmamasından kaynaklanmıyor, aksine siyaset yoluyla Kürtleri bu işe ikna etmesinin imkansız olmasından kaynaklanıyor. Şiddet, illa ki bir tasnif yapmak gerekirse, Türklerden ziyade Kürtlerin ölümüne yol açıyor ve bu ölümler devletten ziyade Kürtleri ikna etmeye yarıyor. Süreç içinde ister devlet eliyle isterse de örgüt eliyle ölen her Kürdün bu ikna çabasında azımsanmayacak bir malzeme oluyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.