Selahattin Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde ilginç bir portre çiziyor. Germeyen, mutedil ve bir bölge partisinden çok Türkiye geneline hitap eden sözleri dikkat çekiyor.
En çok da kutuplaşmaktan, kutuplaştırılmaktan şikâyet ediyor. Bugünün hem başbakanı hem de cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan’a da çok temel eleştiriler getiriyor. “8 yıldır aynı Meclis çatısı altında görev yapmamıza rağmen bizimle bir kez bile diyalog kurmadı.” diyor ve şu tespitlerde bulunuyor: “Onun gözünde, Allah ona oy verenleri yaratmış. Ona oy vermeyenler Allah’ın yarattıkları değil sanki. Konuşmalarına dikkat edin, sadece kin var, öfke var, bağırma çağırma var. Kardeşlik derken bile bunu bağırarak, hakaret ederek söylüyor. 76 milyonun cumhurbaşkanı böyle olur mu? Ben ‘Çankaya’ya çıktığımda başkanlık yapacağım’ diyen, seçildikten sonra neler yapmaz ki?”
Kürtler cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en kritik seçmeni olmaya devam ediyor. Üstelik benim gözlemlerim, HDP adayı Selahattin Demirtaş’ın tahmin edildiğinden çok daha fazla oy alacağını söylüyor. Çünkü etnik siyasete ve düşünceye kendini çok uzak hisseden Kürtler arasında da büyük bir kesim HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’a sempati duyuyor. Bu açıdan baktığınızda bugüne kadar AK Parti’ye oy vermiş Kürt seçmenler arasından ciddi bir oyun Demirtaş’a akacağı görülüyor. Kürtlerin siyasette kendi varlığını ispat etmeye yönelik bir tavır içinde olacakları kanaatini taşıyorum. Demirtaş’ın bu kucaklayan, uzlaşmacı, mutedil söyleminin altında da bunun yattığını düşünüyorum. Netice itibarıyla HDP adayı Selahattin Demirtaş’a ilk turda çıkacak oyların yüksekliği kimseyi şaşırtmamalıdır.
Ancak asıl mesele, seçimler ikinci tura kalırsa Kürt seçmenin burada takınacağı tavrın ne olacağıdır. Pervin Buldan ve bazı isimlerin dillendirdiğine bakılırsa en azından çözüm sürecinin devam etmesi için ikinci turda oylar Tayyip Erdoğan’a verilecek. Abdullah Öcalan’ın isteğinin de bu doğrultuda olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. Fakat Selahattin Demirtaş’ın getirdiği çok önemli temel eleştiriler, haklılığını ve varlığını korumaya devam edecek. İhtiyacı olmadığı için sekiz yıldır bir kere bile diyalog kurmayan Başbakan, HDP seçmeniyle bundan sonra ne için bir araya gelecek? Kurduğu diyalog neticesinde istediğini alan bir Başbakan, istediğini aldıktan sonra ben oynamıyorum derse ne olacak? Üstelik tarih; Başbakan’ın ihtiyacı kalmadığı herkese aynı sözü söylediğini yazmaktan yorulmuş durumda. Ayrıca Başbakan, ısrarla cumhurbaşkanı seçildiğinde anayasada yazmayan yetkileri de kullanacağını söylüyor. Sistemin, hukukun, demokrasinin kendi şahsında birleşeceğini, anayasa bunun aksini söylese de kendisinin taraflı cumhurbaşkanı olacağını ifadelendiriyor. Her şeyin bir kişinin iradesinde toplandığı rejimin Kürtlere huzur getirme ihtimali var mıdır?
Kürtlerle birlikte ülkedeki herkesin tek kurtuluş yolu var, o da daha çok demokrasi, daha çok hukuk, daha çok adalettir. Kürtler, cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa giderken, göreve gelmesi halinde sistemsizlik getireceğini söyleyen bir adayı desteklemenin ne demek olduğunu çok iyi düşünmeli.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.