• BIST 9827.23
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • İstanbul 10 °C
  • Diyarbakır 4 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 12 °C
  • Berlin 7 °C

Kürtlerin altın çağı

Hıdır Geviş

İspanya’da yaşayan yazar Nermin Yıldırım, geçenlerde bir tweet yazdı, aynen şöyleydi: “Küçük insanın büyük yıkımı: daha öncekiler hiç yaşamamış, daha sonrakiler yaşamayacakmış gibi, dünyayı şimdiden ibaret, kendini de sahibi sanmak.”

Yıldırım’ın bu sözleri beni çok etkiledi, çünkü bugüne kadar Kürt sorununu çözemeyen mantaliteyi çok iyi formüle diyor. Bu mantalite şu davranışsal katmalardan oluşuyor: Geçmiş kuşağın uğradığı her türlü zarardan hiçbir ders çıkarmayacak kadar inatçı olmak. Geçmişi sadece yeri geldiğinde kullanılacak politik bir cephanelik gibi olarak görmek. Hayata kendi merkezinden bakacak kadar bencil ve dar görüşlü olmak. Bu nedenle kendini şimdiki zamanın sahibi, tek karar vericisi ve doğru bileni olarak görmek. Gelecek kuşakları hiç hesaba katmayacak kadar vizyonu kara olmak...

Ancak bugün Türkiye’nin koşulları farklı bir noktada. Dolayısıyla eski koşulların yarattığı bu mantalite de kendi kendine yok olmanın eşiğine geldi... Bakın işte karamsarlıktan çıkıyoruz, hava buram buram barış kokuyor... Hükümet, Abdullah Öcalan ile müzakere yapıyor.

Barışı bu kadar kolaylaştıran koşullar nedir diye sorabilirsiniz: Cevabı şu: Kürtler hem Türkiye’de, hem Ortadoğu’da altın çağını yaşıyor. Dört koldan, çok önemli bir yönlendirici dinamik olarak su yüzüne çıktı Kürtler: Paranın sahibiler bir, ülkenin batısında önemli bir seçmen kitlesi olarak siyasi partilerin hedef kitlesiler iki, entelektüel hayatta, akademide, edebiyatta, müzikte, plastik sanatlarda baskınlar üç, farklı siyasi parti ve dinî cemaatler içinde söz sahibiler dört... İlginçtir bu değişime en çok direnen medya sektörü... Kürtler bir tek ana akım medyada öne çıkamıyorlar. Bugün Amerikan CNN’i, kanal yüzlerini ülkedeki etnik dağılıma göre seçerken, CNN Türk gibi bir kanalda tek bir Kürt kanal yüzü yok... Ancak yeni dönem, medyayı da zorlayacak... Karşılarında eğitimli, okuyan, izleyen ve ulus bilincine sahip bir Kürt tüketicisi var; dolayısıyla bu kitleyi kendine bağlayan daha çok okunur, daha çok izlenir... Devam edelim, Özal’ın gözü vardı ama Kuzey Irak’ta “devlet” kuran Kürtler, TC ile iyi ilişki kuran da yine aynı Kürtler... Suriye’de en güvenli bölgeyi kuran da Kürtler...

90’larda devlet tarafından köyleri yakılıp yıkılan
Kürtler, batıya göç ettiler. Türkçe bilmiyor olmaları, aksanları, kültürel farklılıkları, kırsal kökenli olmaları nedeniyle, ne devlet işlerine ne de şirketlere, maaşlı çalışan olarak girebildiler. Seyyar satıcılığın her türlüsü de dâhil, kendi işlerini kurdular. Kalabalık aileler olmaları kendi işlerine ucuz işgücü sağladı. Aralarındaki dayanışma kültürüyle birikimlerini küçük işyerleri açmaya yetecek bir sermaye hâline getirdiler... Yıllar içinde şirketleştiler, zenginleştiler... 2010’a gelindiğinde bu şirketler büyüdü, holdingleşti... Bu tabakanın bir 10 yıla ihtiyacı var... Onların üniversite okuyan, yurtdışında eğitim gören çocukları yönetime geçecek ve daha da büyüyecekler.

Bugün artık işlevsizleşmiş olan merkeziyetçi yönetim modelinin sorgulanması, toplumun homojen değil heterojen bir yapı olarak algılanması ve azınlıkların görünür kılınması konusunda, Kürtler Türkiye’nin önünü açmış bir dinamik.
Geçmişte de böyleydi: Türkiye’ye insan hakları, çalışma hakları, demokrasi gibi temel kavramları kazandıran sol yapı içinde öncü bir güçtü Kürtler... Ancak PKK ile birlikte bu güç dağa çıktı. Bu kaynağın kesilmesiyle birlikte Türkiye solu zayıfladı, içindeki ilerici gruplara rağmen geriledi, tutuculaştı... Ulusalcılık da bu zeminden göverdi...

Kürtlerin siyasetteki ilerletici gücü geçmişte sola nasıl yön verdiyse, 2000’lerden itibaren de muhafazakâr camiaya yön verdi. Cemaatler içinde de AK Parti içinde de Kürtler önemli bir ağırlığa sahip. Dindarların AKP ile birlikte eski köhne devlet sistemini sorgulamasında, liberallerden hiç yüksünmeden entelektüel destek almalarında, Kürt faktörü çok önemliydi. Bu nedenle yeniden başlayan barış görüşmelerini sabote etmek için, “Öcalan’ı neden muhatap alıyorsunuz” diyen, “asalım” diyen, “KCK operasyonları yapalım” diyen, “öldürelim” diyen inatçı kitle, şapkayı önüne koyup düşünmeli: Kürtler içinizden çekilirse, geriye sadece eski solun perişanlığı kalır.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89