12. Cumhurbaşkanı’nın seçimine 12 gün kala yarış eşit olmayan koşullarda ve farklı üsluplarda devam ediyor.
Muhalefet partilerinin uzlaşma adayı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu başlangıçta takındığı sakin ve uzlaşmacı tutumunu devam ettiriyor. Erdoğan’ın İhsanoğlu’nun sinirlerini bozmayı başaramaması, kendisi açısından seçimin ilk olumsuzluklarından biri olarak değerlendirilebilir.
İktidar koalisyonunun adayı Erdoğan ise cumhurbaşkanı adayları arasından sürdürülebilir bir düşman bulamadı. Paralel operasyonunun bu nedenle başlamış olabileceğini, böylece Erdoğan’a seçim meydanlarında karşıtlık üretme ortamının hazırlanmış olduğunu söylersek abartma sayılmaz. Her türlü spekülasyonun olasılık dahilinde görüldüğü böyle bir ortamda Erdoğan da muhalefet partilerinden “düşman” bulamayınca böyle bir yöntemi neden benimsemiş olmasın.
Zira Erdoğan temmuz başından beri Prof. İhsanoğlu’nun yanı sıra HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’a da polemiğe açık sözler söylüyor. Ama aldığı karşılıklar istediği gibi olmayınca seçim ortamı yeterince gerilmiyor.
***
Demirtaş’ın sadece Güneydoğu’dan değil Batı illerinden de oy alma olasılığının bulunduğunu daha önce de vurgulamıştık. Bugün Demirtaş faktörünü ayrıca sütuna yatıralım.
Önce şu noktanın altını çizelim; yakın siyasi tarihimizde ilk kez oy ağırlığı Güneydoğu’dan olan Kürt seçmenlere hitap eden bir parti, hakkında kapatma davası olmaksızın kimlik değiştirdi. BDP’liler yatay bir geçişle HDP’li oldu.
Bunda temel amaç, bir bölge partisi olma imajından çıkıp tüm Türkiye’ye hitap etmekti. Bunu tüm sağduyulu siyasetçilerin ve toplumsal kesimlerin çok olumlu bulması ve desteklemesi gerekir. Tabii içeriğinin sağlıklı doldurulması koşuluyla. Batılı seçmenin önyargıyla baktığı bir partinin tüm Türkiye’ye hitap etme kaygısı taşıması çok değerlidir, Türkiye’nin bütünlüğü bakımından önemlidir.
HDP’nin derinliklerinde; “Güneydoğu bizim olsun, Türkiye hepimizin olsun” hedefi bulunabilir. Ancak bütün Türkiye’yle tanıştıkça daha çok ortak paydaya yönelme olasılıklarını da küçümsememek gerekir.
Demirtaş’ın yerleştirdiği üslup ve söylem de yapıcı bir içerik taşıyor.
Tüm bunlar birleştiğinde HDP’nin açılımının deyim yerindeyse Hakkâri Diyarbakır Partisi olmayıp tüm Türkiye’den oy alabileceği görülüyor.
***
HDP oyları hangi kesimlerden alabilir?
Kamuoyundaki baskın eğilim, CHP’ye kızgın olan sol ve sosyalist seçmenin Demirtaş’a oy verebileceği yönünde. Ancak bunun yanında Demirtaş, AKP’ye giden Kürt oylarının da hatırı sayılır bir bölümünü kendi hanesine yazdırabilir. 2008 yılına dek AKP’nin ikinci adamı konumunda olan Dengir Mir Mehmet Fırat’ın partisinden istifa edip Demirtaş lehine çalışacağını ilan etmesi bu göstergelerden biri.
AKP’nin Güneydoğu illerinde HDP ile yarışacak düzeyde güçlü olduğu dikkate alınırsa Demirtaş’ın göstereceği performans seçim sonuçlarında belirleyici olabilir.
Demirtaş’ın yüzde 10’a yakın oy alması Erdoğan ve İhsanoğlu’nu 40’lı rakamlarda tutabilir. Seçim ikinci tura kalabilir.
Demirtaş’a giden oylar ikinci turda nereye yönelir?
Bunu önümüzdeki günlerde ayrıca irdeleyeceğiz ama şimdilik soruya soruyla karşılık verelim:
Bugüne kadar AKP ile 3 genel seçim, 3 yerel seçim, 2 referandum yapıldı; Kürtler AKP iktidarı döneminde 9. kez kandırılmaya hazır mı?
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.