Bir problemi uygunsuz bir yerde/zamanda ele aldığımızda bazen hataya düşebiliyoruz. Düştüğümüz hataya karşı da birbirimizi uygun bir üslupla uyarma sorumluluğumuz, mecburiyetimiz vardır.
Bazen bu uyarılarda abartılarla karşılaşabiliyoruz. Sosyal medyada çoğunlukla dile getirdiğimiz ‘Kürdlerin Birlik Sorunu’nda da böylesi abartılı ya da basit itirazlara, eleştirilere, saldırılara maruz kalabiliyoruz.
Bu ikaz düşüncesi ne kadar abartı ve basitlik içerirse içersin, kendisinden istifade etmenin bir yolunu bulmamız gerekiyor. Bunlardan kendimce çıkardığım dersler var; meseleyi işlediğimiz zeminin(sosyal medyanın) uygunluğunu, itiraz geliştiren kimselerin kimler olduğunu, algı dünyalarının(ilişki ağlarının) nasıl şekillendiği konusunu, meseleye dair geliştirilen itirazların hangi b/ilgi ve birikimler çerçevesinde geliştirildiğini ve daha başka bir çok neden üzerinde durup düşünülmesi gerektiğini anladım. Çünkü, bütün bu nedenler iletişimin ve anlaşılmanın önünde engel gibi duruyor. Bunlar üzerine sakince düşünüp, risk(zarar) içeren durumlar hesaba katılmalı ve öylece muhatap olmalı, cevap vermeli, konuyu tartışmalı... Aksi takdirde zeminin(sosyal medya) uygunsuzluğu/sınırlılığı ve daha bir sürü neden bir araya gelerek meselenin doğru bir izahının yapılmasını zorlaştırdığı gibi, yanlış anlaşılmalar, zıtlaşmalar, etiketlemeler, küçümsemeler, hakaretler, ayrılıklar, iletişim kopukluğu başını alıp gider.
Bilhassa itirazların çoğunluğunu şekillendiren şey; görünüşler dünyasına, güncel-dar siyasetin çizdiği gündeme sıkışıp kalmak, ezberleri(algısına sığdırdığını) mutlak hakikat olarak bellemek, kutsamak ve önemlisi düşünceyi aldatan aksiyomlardan sakınamamak…
Görünüşler dünyasını gerçek kabullenen ve bunun dışında bir gerçek olmadığını düşünen kimseler, hiçbir zaman gerçeğe ulaşamazlar. Onlar yanlış düşüncelerin yolunda kaybolmuş kimselerdir. Ancak bu görünüşler dünyasının mutlak gerçek olmadığını bilen kimseler doğru öngörülere ve gerçeğe ulaşabilirler. Bu kimseler doğru düşüncenin yolunda emin adımlarla yürürler.
Büyük bir üstad, öğrencilerine düşünceyi eşyanın dış görünüşüyle aldatan aksiyomlardan sakınmaları gerektiğini öğretirken, Galile’nin hikâyesini örnek veriyordu; Galile, insanlar güneşin dünya etrafında döndüğüne inanırken, ‘‘dünyanın güneş etrafında döndüğünü’’ ilk defa söyleyen o müthiş teorisini ortaya koyduğunda, çağdaşlarının düştüğü hatanın bedelini hayatıyla ödemişti. İhtilaf, Galile gibi düşünce gözüyle gören kişi ile fiziksel gözle gören kişi arasındaydı, ki, ‘‘güneşin döndüğünü tüm açıklığıyla gören’’ insanların tümü, fiziksel gözle görüyorlardı. Galile, bilimi çağlarca geciktiren bu aldatıcı ‘açıklığa’ kurban gitmişti.
Kürdlerin birlik sorunu üzerine okumalar, gözlemler, tefekkür yaparken; Kürd halkının/aydınlarının/gençlerinin algı dünyasında da bu sorun çerçevesinde dönen ‘tehlikeli aksiyomlar’ın varlığını hissettim; Birlik konusuyla ilgili her aksiyom’da, sorunun üzerinde düşündüğümüzde aklımızın düşebileceği tuzakları görüyoruz. ‘Kürdlerin Birliği’ söyleminin tek başına birşeylere yetmediği gibi, aldatıcı açıklığa kurban gitmeye müsait olduğu gerçeğini bilmemiz ve hatırlatmamız gerekiyor. Bu nedenle ‘Kürdlerin Birliği’ söyleminden neyin kastedildiğini bir açıklığa kavuşturmamız zorunludur. Bu işin net ve makul bir izahı yapılmadığı takdirde ise Kürdlerin birliğini(Kürdistan’ın özgürlüğünü) yüzyıllardır geciktiren ‘aldatıcı açıklık’ yine galip gelecek ve Ehmedê Xanî ve ardıllarının ah u figanı daha yüzyıllarca sürecek…
Her ne olursa olsun, niyetim, Kürdlerin birliği sorununa tam bir metod sunmak değildir. Çünkü, bu mesele bir kişiyle ve bir kaç yazıyla altından kalkılamayacağı kadar ağır ve hassas bir meseledir. Daha önceki yazımın sonunda şunları belirtmiştim: ‘‘Yazılarımız(birlik çağrımız), Kürdlerin kendi elleriyle kendilerini zincirledikleri gerçeğini haykırmak ve bu tutsaklıktan(parçalanmışlıktan) arınışın, kolektif bir bilincin diriltilmesiyle ve el birliğiyle bir kurtuluş yolunun inşa edilmesiyle mümkün olabileceğini kendimizce izah etme çabasından(arzusundan) ibaret. Bu yüzden, Kürdistan için bildiklerimizi yazmaktan geri durmayacak, kimsenin yüzde yüz temiz olmadığını hatırlatacak, geçmişle yüzleşmeye, helalleşmeye, Kürdistanî bir zeminde itidal ve birliğe çağıracağız. Buna karşın çoğu zaman sert, cahilane itirazlara, saldırılara, hakaretlere, küçümsemelere, ötekileştirilmeye maruz kalacağız ama bunu takıntıya dönüştürmeyeceğiz, pes etmeyeceğiz, öfkemize, nefretimize yenik düşmeyeceğiz. Acılarımızın(parçalanmışlığımızın) nedenini, acıların doğurduğu sonuçları ve bu acılardan kurtuluşa giden bir yolun olduğu hakikatini(hikmetini) hiç unutmayacak ve durmadan hatırlatacağız. Bundan başka bir şey yok..’’
Ortadoğu’da sorunların/tansiyonun arttığı ve çıkar hesaplarının çatıştığı bir dönemde ‘Kürdlerin Birliği Sorunu’nun çözülmesi gerekliliği, varoluşsal şartların bir gereği olarak ele alınmadır. Bu sorunu, çözümü uygulamak için ortam oluşturacak ve tüm ayrıntılarıyla genel bir tartışmada inceleyecek bir ‘Kürd Ulusal Kongresi’nin düzenlenmesi elzemdir. Bu olmadığı zaman, Kürd toplumunun davranışlarına ve Kürd siyasetinin bu soruna vereceği cevaplara ilişkin şartları belirlememiz mümkün değildir.
Bu birlik sorununun görüntülerinden iki görüntü(kabuksal/acil birlik ve yapısal/tabiî birlik) arasında karşılaştırmalar yapmak, farkları, riskleri, tehlikeleri ifade etmek, tartışmalar yürütmek, her iki görüntünün önemine ve her birinin konunun verileriyle bağlantısına işaret etmek öncelikle Kürd aydınlarının görevidir. Kürd aydınları omuzlarındaki bu yükten kaçamaz, kurtulamazlar. Bilgi ve birikimleriyle incelenmesi gereken noktaları aydınlatan ikna edici örnekleri Kürd halkına/siyasetine sunma görevleri vardır.
Ayrıca şahsi ve siyasi çıkarlar için yüzeysel bir kolaycılık mantığıyla birliği sağlama mesajı veren (hatta kısa aralıklarla birliği sağlayan) siyasetin sihirli değneğine karşı, Kürd halkının duygu, düşünce ve anlayış biçiminde de daha köklü bir değişimi gerçekleştirme(tetikleme) işi yine Kürd aydınların omuzlarındadır.
Kürdlerin birliğinden maksat nedir?
Devam edeceğiz…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.