• BIST 9827.23
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • İstanbul 10 °C
  • Diyarbakır 4 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 12 °C
  • Berlin 7 °C

Kürdleri İslam’la kandırmak

Mücahit Bilici-

Bir iki gün arayla iki din âliminin Kürdlere dair reçeteleri haberlere yansıdı. Sivil bir dini lider, resmi yöneticilere eskiden yaptığı (belli ki eskimemiş) tavsiye mektubunu açıkladı. Temiz kalpli bir sömürge valisinin tavsiyelerine benzer tavsiyelerle dolu bir çağrı:

Eğitimin öneminden bahsediyor. Ancak içinde eğitim alacaklar yok. Oraya gönderilecek öğretmenlerin idealizminden bahsediliyor. Misyon, batılı anlamda bir medenileştirme misyonu kadar iddialı olmasa da Anadolulu mahçup bir “kendine bağlama” misyonu.

Adı belirtilmeyen “o bölge”de “mekteplerde Kürtçe seçmeli olsun, radyoları olsun, televizyonları olsun” deniliyor ve bunun gerekçesi da yine sömürge mantığı ile açıklanıyor: “bir verin, Allah’ın izni ile iki alırsınız. Ne birliğiniz bozulur, ne düzeniniz bozulur. Ne de onlar sizin için potansiyel hale gelir.”

Sağlık açısından yapılan tavsiye: “Sağlık müesseseleri kurun, bu sağlık müesseselerinde çalışan insanlar, mekteplerde sağlık dersine onlar girsin. Ve aile hekimliği gibi aileleri teker teker onlar kontrol altına alsınlar. Ve böylece bir yönüyle dağa giden yollardan bir tanesi daha kesilsin.”

“Yaşatma duygusunu yaşamanın önünde gören Mülkiyeliler oraya tayin edin. Halkın içinde olsun. Polisiyleaskeriyle. Orda namaz kılan vatandaşlar sağa selam verdiği zaman valiyi görsün, sola selam verdiği zaman kaymakamı görsün; emniyetçiyi görsün, polisi görsün, sağlıkçıyı görsünler… Böylelikle dört bir yandan surlar oluşturmak suretiyle mel’un düşüncelerin o mübarek topluma sızmasına izin verilmeyecekti.”

Müellifinin tabiriyle “reçetenin mahiyeti bu. Yaklaşım bu.”

Devletin dini kontrol cihazı olan kurumun başındaki zat-ı muhterem önceki gün Cizre’de bir hutbe irad etmiş. Bir kısmında ise Kürdce şöyle demiş:

Azadî, encax bi îslamê heye. Azadî, encax bi îmanê heye. Eğer îman nebe, azadî nabe. Eğer tevhîd nebe, azadî nabe. Bunu siz benden daha iyi bilirsiniz.”

Özetle özgürlük ancak İslam ile olur, iman olmazsa özgürlük olmaz diyor. Şahsın iyi niyetinden bagimsiz olarak yapısal bir hakikati ortme var. Siz benden daha iyi bilirsiniz demenin Türkçesi şudur: Propaganda yapıyorum ama siz propaganda yaptığımı düşünmeyin. Sizi kandırmıyorum çünkü sizi zaten kanmış sayıyorum. Yoksa dindarlığını öve öve bitiremediğim sizlere din dersi vermeye niye ihtiyaç duyalım?

Konu Kürdlerin hak ve özgürlüğü olduğunda Türkiye’de (ekser İslamcı ve bilumum muhafazakâr) dindar söylemin din’den dem vurmasının din’in kendisiyle zerre kadar alakası yoktur. Kürdler sözkonusu olduğunda din vurgusu yapan İslamcı-milliyetçi-mukaddesatçı-muhafazakâr çerçevenin tek ama tek derdi: öteden beri veya yenilerde taptığı devletin bekasını temin etmektir. Din, devletin bütünlüğünü korumak için bir alettir. Ve hayâsızca kullanılır. Elinde İncil ile gelen sömürgeci kadar bile dürüst olmazlar. Zaten bizden daha dindarsınız diye dindarlığını teslim ve teşvik ettikleri Kürdlere utanmadan din dersi vermeye, dini dünya metaı yapıp milli birlik fiyatına satmaya çalışırlar.

Kıytırık bir rütbeli asker bir Kürd’ün evine girip de misafirlik edebine uygun bir şekilde postallarını çıkaracağına, üstüne “galoş” geçirip bağdaş kurunca milli cehalet medyasında halkla bütünleşme manşetlerine konu olmuştu. Bir cami avlusunda bir garibanın bir başbakanın elini öpmesi, ağlaması, basının okşanması, sömürgeci söylemde devletin şefkat eline dönüşüyor.

Sivil ve resmi diyanetin iki mensubu da yanılıyor. İçinde Kürd’ün olmadığı, Kürd’ün bir nesne olduğu; İslam’ın, halen Türk olan bir devletin eline bir hak hırsızlığını örtme aleti derekesine düşürüldüğü hilekâr bir söylemi idame ediyorlar. Allah rızası içinmuhataplarınıza azıcık saygı gösterin. Karşınızdakileri dağdaki ibrik getiren çoban, sizi görünce ağlayarak elinizi öpen aksakallı ihtiyar, ezcümle güdülmesi gereken garibanlar sürüsüıslah edilmesi gereken sömürge nüfusu olarak görmekten vazgeçin. Azıcık demokrasiden nasibiniz olsun. Başkasının ağzına reçete tıkayacağınıza azıcık İslam’a uyup, muhataplarınızın söz hakkına, eşitliğine saygı gösterin, iradesini ortaya koymasına müsaade edin.

IŞİD müstebidleri milleti öldürüp başsız bırakıyor. Siz ise yaşatıp sözsüz bırakmaya alışmışsınız. Ama cehl-i mürekkepten dolayı farkında bile değilsiniz. Mukteza-yı hale mutabık olan hutbenin özü şudur: “îslam encax bi azadîyê heye, îman encax bi azadîyê heye. Eğer azadî nebe, îman nabe. Eğer azadî nebe, tevhîd nabe.”

İşte bunu siz ya bilmez ya da söylemek istemezsiniz.

Not: Ankara ve İstanbul'da insanlığa karşı suç işleyen teröristleri tel'in ediyor, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89