PKK büyük bir yanlış yapıyor. Eğer bu PKK lideri Öcalan’ın kurtarıcı olarak elini güçlendirmek için kasti olarak saplanılan bir bataklık değilse, PKK’nin bugün yaptığı şeyin hiçbir mantığı yok. Kürdistan resmen askerî çatışma sahası yapılıp hurdahaş ediliyor. Gerilla savaşına devam etmek istiyorsan, bu yanlış ama anlaşılabilir tercihini dağda askerî hedeflere karşı yapabilirsin. Fakat Kürd coğrafyasını (en az zararı görecek olanın sen olduğu) bir tahribatın hedefi ve nesnesi hâline getirmenin anlaşılır veya kabul edilir bir tarafı yok.
Bağımsızlık istemiyorum deyip, Türkiye demokrasisi içinde eşitlik için mücadele tercihi yaptığını söylüyorsun, sonra bu mantığa göre ortaya çıkan HDP’nin ciddi bir meşruiyet ve başarı hamlesi yaptığı bir zamanda Kürd illerini savaş alanına çevirip, özerklik adıyla devlete ezdirmeye davetiye çıkarıyorsun.
Silahlar konuştu mu herkes susuyor. Silah söze imkân bırakmıyor. Onun için silahın bir mantığı varsa, bu söze imkân bırakılmayan ortamlardır. Yoksa söz imkânı varken silaha sarılmak, sözden medet ummamaktır. Şunu bilmeli: Türkiye’de Kürdler için silahın miadı, meşruiyeti kalmadı. Söz zamanıdır. Kürdler artık uyanmıştır. Demokratik mücadele yöntemleri dururken Kürdlerin meşru davasını eline silah almış şehir milislerine havale etmek için aklını peynir ekmekle yemiş olmak gerekir.
Kürdlerin en büyük gücü PKK değil, haklılıklarıdır. PKK’nin kendi içtihadının ve savaşının bedelini tüm Kürdlere ödetmeye hakkı yoktur. PKK, yapacağı mücadeleyi yapmıştır. Bundan sonrası için demokratik mücadelenin önünü açmalı ve meşruiyeti boğan müdahalelerden uzak durmalı.
Kürdistan’ı harabeye çevirmeden savaşmak mümkündür. Öyle bir savaş yürüt ki savaş olmasın. Öyle bir savaş yürüt ki senden olmayan herkesin vicdanı senin tarafında olsun. Öyle bir silah yap ki intihar bombasından daha etkili olsun: Eski bir ölüm değil, yeni bir yaşam vaad etsin. Bekâra eş boşamak kolay diye ulus-devleti aşma spekülasyonları yapacağına, pekâlâ yapabileceğin şeyi yap: Yıkmaktan çıkıp yapmaya geçiş yap. İnkârı şiddet ile yıktın. Kabulü inşa ile bina et.
Kürdlerin Türkiye devletine merhamet dilencisi olmaktan çıkacağı, onurlu bir sivil mücadele başlat. Sıfır tahribat ama milyonların katılacağı sesini duyurabileceğin demokratik eylemlerde bugün kazanamayacağın bir mücadele yok.
Bugün Kürdlerin ihtiyaç duyduğu şey silaha ve çatışmaya dönüş değil, silah ve çatışmadan çıkıştır. Evet, Kürdlerin bir mücadeleye ihtiyacı var. Ancak bu mücadele öldüren değil yaşatan, korkutan değil uyandıran bir mücadele olmalı. Sadece Kürd gençleri, vicdani ret hakkını kullanarak askere gitmeyi reddetse, sadece Diyarbekir’de her haftasonu bir milyon vatandaş toplanıp bir cümlelik, gürültüsüz, bağırmasız eylem yapsa yıkılmayacak engel yoktur. Meşru bir sivil haklar mücadelesinin bükemeyeceği bir kol yoktur, eğer elinde yeterli halk desteği ve organizasyon yeteneği varsa. Bu kıvama gelmişken çatışmaya dönüş haklılıkta intihardır.
Çatışmaya dönüş her durumda Kürdlere zarardır. Hele hele demokratik özerkliğin ima ettiği inşa ve kendini dönüştürerek dünyayı dönüştürme çabasından son derece uzaktır. Demokratik özerklik, dünyayı değiştirmek istiyorsan buna kendinden başlamanı, kendi dar dairende demokrasiyi, bilinçlenmeyi ve dayanışmayı harekete geçirmeni talep eder. Yoksa makro ölçekte istemediğin şiddet ve kanı, mikro ölçekte üretmeni istemez. Başka bir deyişle, herkes evinin önünü temizlerse sokaklar temizlenir diyen bir yaklaşımdan, şiddet ve kanamayı herkesin evinin önüne getirecek bir şehir içşavaşı çıkartmanı gerektirmez.
Kürdlerin meşru mücadelesinin şiddet ile lekedar edilmesinin Kürdlere (ve Türklere) bir faydası yok. Aksine şiddet, bu meşru ve gerekli mücadelenin başta Kürdler arasında ama aynı zamanda Türkler arasında da genişleme ve evrenselleşmesinin önünü tıkayacaktır. PKK, eğer Kürdleri seviyorsa, bir an önce çatışmayı tek taraflı olarak kesmeli, ta ki demokrasi ve vicdanlar teneffüs edebilsin. Tarih, emekli olmayı bilmeyen şampiyonların miraslarını harabeye çevirdiği yanlış ısrarlarla doludur.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.