Herhangi bir olağanüstü gelişme yaşanmadığı takdirde 25 Eylül günü Irak Kürdistanı bölgesi ve il meclis onayıyla referandum kararı alan bölgelerde yaşayan beş milyona yakın seçmen bağımsızlık için oy kullanacak.
Bu tartışmasız bölge dengeleri ama her şeyden çok Kürtler açısından tarihi bir adım.
Mesut Barzani’nin öncülüğünde alınan karar başta ABD olmak üzere uluslararası toplumun bağımsız bir Kürdistan devleti konusundaki tavrını net olarak ortaya koydu.
Yıllardır Türkiye’den de toprak koparak biçimde Kürdistan kurma planı olduğu iddia edilen ABD referanduma karşı çıkanların başını çekiyor. Suriye Kürtlere verdiği destek yüzünden Ankara’da istenmeyen adam ilan edilen ABD’li diplomat Brett McGurk’un referandumu durdurmak adına en fazla çaba sarf eden kişi olduğu sır değil.
ABD ilk etapta referandumun zamanlamasına itiraz etti. Barzani’yi caydırmaya çalıştı. Washington’un öne sürdüğü üç ana gerekçe vardı.
Birincisi, önümüzdeki mart ayında yeniden başbakan seçilmek için adaylığını koyacak olan Haydar Abadi’nin İran yanlısı rakiplerine referandumun önemli bir koz sunacağı düşünülüyor.
İkincisi, IŞİD’e karşı mücadele tam başarıyla sonuçlanmak üzereyken Şii milislerin özellikle Kerkük’te peşmergelere saldırması durumunda IŞİD’in yeniden güçleneceği endişesi taşıyor.
Son olarak Washington başta İran ve Türkiye olmak üzere bölge güçlerinin askeri müdahale dahil olası tepkilerinden kaygı duyuyor.
Ancak Barzani’nin erteleme karşılığında öne sürdüğü Bağdat’la yapılacak bağımsızlık müzakerelerini destekleme taahhüdünü ABD kabul etmedi.
Barzani’ye göre aksine referandum geç kalınmış bir karar.
Hazır Irak merkezi hükümeti zayıfken, Irak ordusunun IŞİD’den kaçarak boşalttığı tartışmalı alanlar peşmerge tarafından ele geçirilmişken ve Recep Tayyip Erdoğan gibi Bağdat’a rağmen Kürtlere petrollerini Ceyhan üzerinden dünyaya satmalarına izin veren gözü kara bir lider hala iktidardayken bağımsızlık ilan etmenin tam da zamanı.
Şu an bulunduğum Duhok’ta halkın coşkusu geçtikçe artıyor. Cin şişeden çıktı.
ABD’nin gittikçe sertleşen açıklamaları herhangi bir fayda sağlamadığı gibi Barzani’yi daha da kararlı kılıyor. Barzani dünyanın en büyük süper gücüne meydan okudukça Kürtler gözünde gittikçe devleşiyor. Hasımları sayılan Öcalan taraftarı Kürtler dahi artık Mesut Barzani’nin arkasında olduklarını dillendiriyor.
Son bir haftadır PYD denetimindeki Kuzey Suriye’de bulunuyorum.
Rojava Kürtleri referandumu kendi geleceklerini de belirleyecek bir eşik olarak görüyorlar. ABD’nin referanduma sert muhalefetini, Suriye’de Amerika’nın ve Kürtlerin işbirliğinin geleceğinin bir göstergesi olarak endişeyle izliyorlar.
Bu referandum olası risklere rağmen ABD’nin ve bölgesel güçlerin Irak’ta bir Kürt devletinin kurulması konusunda takınacağı tavrı netleştirmesi açısından kritik önemde bir fırsat sunuyor. Akademisyen Arzu Yılmaz’ın ifadesiyle “Bu referandum aynı zamanda diğer parçalardaki Kürtlerin siyasal beklentilerinin uluslararası alanda nasıl bir karşılık bulacağının da bir göstergesi olacak.”
Dünyanın en büyük Kürt nüfusuna sahip Türkiye ne yapmalı?
Kimi liberallere göre Türkiye Irak Kürdistan’ın bağımsızlığını çekincesiz desteklemeli. Kimilerine göre ise Barzani’ye ‘anlayacağı bir dilde’ cevap vermeli.
Aslında her ikisi de yanlış. Zira başka bir ülkenin bölünmesine doğrudan destek, hele kendi azınlıklarıyla sorunu olan egemen bir devletin takınacağı tutum değil. Aynı şekilde bağımsızlığa karşı doğrudan müdahalesinin Türkiye’nin de çıkarlarına olmadığı açık.
Mevcut tablo karşısında Türkiye’nin esas yapması gereken, soğukkanlılığını koruyarak kendi adına ders çıkarmak.
Sonuçta artık Irak’ta iş işten geçti. ABD elindeki bütün imkanlarla baskı kurmaya çalışsa da, Bağdat ağzıyla kuş tutsa da, Kürtler artık Irak’ın parçası olmak İ S T E M İ Y O R.
Türkiye hala şansı varken; enerjisini Irak’ın toprak bütünlüğüne ya da Rojava Kürtlerinin kazanımlarını geriletmeye harcamak yerine, kendi Kürtleriyle barış yapmaya harcamalıdır. (Diken)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.