Siyasi partilerin milletvekili aday listeleri açıklandı.
Dün, listeler netleşmeden kaleme aldığım yazıda AK Parti açısından şöyle bir değerlendirme yapmıştım:
“Aday seçim kriterleri AK Parti iktidarında uzun süredir sabittir. Muhafazakar aidiyet ve sadakat esas olarak alınmakta, liyakat ise bu çerçevede, bunları takip eden oranda gelmektedir. Bu konuda özellikle Tayyip Erdoğan'ın 17-25 Aralık krizlerinin kendisinde ve çevresinde yarattığı güvensizlik dalgasından sonra daha da kesin bir tavır içinde olacağını varsaymak yanlış olmaz. Buna karşılık Davutoğlu'nun muhafazakar çevreden yeni elitleri siyasete sokması şaşırtıcı olmayacaktır…”
AK Parti beni yanıltmadı.
“Konsalidasyon”, “sadakat” ve “aidiyet”, AK Parti listeleri ve muhtemel yeni Meclis grubunu açıklayan üç kavramdır.
AK Parti'nin mevcut 312 milletvekilinden 70'inin 3 dönem kuralı nedeniyle yeniden aday olamadığı biliniyor. Geriye kalan 242 milletvekilinin yüzde 55'i seçilme ihtimali yüksek yerlerden yeniden aday gösterilmiş bulunuyor. Bu yüksek oran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir süre önce dile getirdiği “güvenilir ve başarılı ekiple devam edelim” anlayışının karşılığı olarak değerlendirilebilir.
AK Parti listelerinde dikkat çeken diğer bir özellik, bu parti çevrelerinde yetişen üçüncü nesil “yönetici seçkin”in ayrılan milletvekillerinin yerini alması, bir anlamda AK Parti açısından iç üretim ve sirkülasyonun başarılı bir şekilde yaşanmasıdır.
Nitekim örnek vermek gerekirse, Başbakan Davutoğlu'nun danışmanları arasında yer alan Taha Özkan, Ertan Aydın, Erdoğan'nın yakın danışmanı Mücahit Arslan üst sıralardan milletvekili adayı gösterilen isimler. Bu kişilerin seçilmelerini takiben, oynadıkları “kurmay” görevine devam etmeleri de yüksek bir ihtimaldir.
Önemli bir ayrıntı olarak AK Parti'nin Kürt bölgesindeki aday listesinin eski yıllara oranla oldukça kuvvetli olduğunu söylemekte fayda var. Bu durumun seçmen davranışını ne kadar etkileyeceğini kestirmek kolay olmasa da, AK Parti'nin HDP'yle bölgede yarışma meselesinin son derece ciddiye aldığı ortadadır.
Bir gün önce belli olan CHP listeleriyle ilgili dün yaptığım değerlendirmeyi tekrarlamak gerekirse, listeleri parçalı parti yapısının yansıması, bir tür yeniden üretilmesi görüntüsü taşımaktadır.. Kılıçdaroğlu ekibi, Alevi gruplar, ulusalcılar ve (bu partinin yıllardır geleneği haline geldiği üzere) tek tek seçilmiş farklı kimlik temsilcilerinden ulaşan bu terkibin bir iç yarışı görünütüsü verdiği ve kendi içinde çok uyumlu olduğu söylenemez. Bu çerçevede CHP'nin seçmene güven, güç, değişim duygusu aktarması oldukça zor görünmektedir.
HDP ve MHP listelerine gelince…
MHP'de eğilim hiç değişmiyor. Bu partinin listeleri bir kez daha milliyetçi çevrelerden gelen isim ve siyasetçiler yanında büyükelçi, asker, eski bakan, bürokrat gibi devletçi ve gelenekçi görüşün temsilcilerinin bir karması halinde Ekmelettin İhsanoğlu da bu tercihin bir unsuru olarak kabul edilebilir.
HDP malum bu seçimlerin en dikkat çeken partisi. Baraj aşması pek çok dengeyi etkileyecek bu siyasi partiye seçmen yönelimi, AK Parti'yi sınırlayacak güç olma işlevinden, başka bir ifadeyle Türkiye'deki muhalefetin kronikleşmiş krizinden ileri gelmektedir. HDP'ye akacak yeni seçmenin temel kriteri AK Parti'ye muhalefet olduğu oranda listeler, seçim bildirgeleri, sanırız, diğer partilere oranla daha az anlam taşıyacaktır.
Bununla birlikte aday listelerinin gösterdiği gibi daha şimdiden HDP'nin, sistem partisi olmak ile sistem karşıtı durmak, Türkiye partisi olmak ile Kürt sorununa odaklanmak arasındaki çelişkilerle kuşatıldığı açıktır. HDP'nin işbirliği yaptığı sol kesimlerin büyük bir bölümünün bırakın liberalizmi kapitalizme, piyasa ekonomisine karşı olduklarını, bu görüşün temsilcilerinin kimi illerde liste başlarında yer aldıklarını görüyoruz.
Seçim öncesi kritik virajda son görünüm bu…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.