• BIST 9477.14
  • Altın 3631.552
  • Dolar 37.9496
  • Euro 41.72
  • İstanbul 4 °C
  • Diyarbakır 14 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 8 °C
  • Berlin 6 °C

Kötü senaryo

Gülay Göktürk

Çözüm Süreci’nin baharda yeni bir virajı alacağı ve düze çıkacağı yönünde kuvvetli bir beklenti var. Dün Hüseyin Yayman da, Ahmet Hakan’la yaptığı söyleşide şaşırtıcı netlikte vurgularla bu beklentiyi iyice yükselten açıklamalar yapmış.

Yüreklerimize su serpen açıklamalar bunlar. İşler bu şekilde ilerlerse daha ne isteriz ki...

Ne var ki, başka bazı işaretler bize ortada tek bir senaryo olmadığını; mutlu sonla biten iyi senaryo için gayret gösterirken kötü senaryoya karşı da hazırlıklı olmamız gerektiğini gösteriyor. Hatırlayın, 6 Ekim’de Cizre’de yaşanan dehşet gecesine hepimiz ne kadar hazırlıksızdık.

Aynı şoku bir daha yaşamamak için kötü sinyalleri görmezden gelmek yerine dikkatle izlemek ve temkini elden bırakmamak daha iyidir.

Nedir bu kötü sinyaller?

PKK’nın yayın organlarını dikkatle izleyenler, ortaya konan “yeni mücadele stratejisi”nden de haberdardır sanırım. Örgüt, bir süredir gerillanın dağda orduyla savaş stratejisinin zamanının dolduğunu; bundan böyle mücadelenin şehir ayaklanmaları şeklinde verileceğini; PKK militanlarının görevinin ise bu ayaklanmalarda sokağa çıkan “halkı korumak” olduğunu söylüyor.

Bir başka deyişle kimse, süreç çöker de silahlar yeniden patlarsa, savaşın dağlarda süreceğini zannetmesin. Şiddet geri gelirse, şehir ayaklanmaları biçiminde gelecek; PKK halkı kalkan olarak kullanmaya ve dağda kazanamadığı savaşı şehirlerde kazanmaya çalışacak.

Sık sık açık olarak konuşulan bir başka “kötü işaret” ise, PKK’nın epey bir zamandır sadece Güneydoğu Anadolu’da değil, Türkiye çapında birçok şehre silah yığınağı yapması...

Silahların miadını doldurduğuna ve artık mücadelenin siyaset yoluyla yapılması gerektiğine inanan bir örgüt neden silah yığınağı yapar?

İşte buradan geliyoruz, 8 Haziran için çizilen kaos tablolarına...

“Barajı aşamazsak kendi kaderimizi kendimiz tayin ederiz” ya da “Baraja takılırsak gerisini hükümet düşünsün” tehditlerini kendi kulağımızla duyduk. Bunları kuru sıkı tehditler olarak da değerlendirebilirsiniz, ciddi bir tehlike unsuru olarak da... Ama eğer bu ülkeyi yönetme sorumluluğunu sırtınızda taşıyorsanız, her halükarda ciddiye almak ve uyanık kalmak zorundasınız.

Sanırım, İç Güvenlik Paketi’nin çıkarılmasının arka planında, hükümetin yukarıda işaretlerini verdiğimiz kötü senaryoya karşı hazırlıklı olma kararlığının da payı var. İktidarın, seçim sonrasında ortaya çıkabilecek bir kaos tablosu karşısında zaaf göstermemek, olayları kontrol altında tutabilmek, halkın güvenliğini sağlayabilmek ve kamu düzenini devam ettirebilmek için yetkileri ve etkinliği artırılmış bir emniyet teşkilatına ihtiyaç duymasını anlayabiliriz. Kaldı ki, bununla da yetinmiyor; aynı pakette yer alan bir başka maddeyle jandarmayı İçişleri Bakanlığı’na bağlayarak kendi emrinde ve kontrolünde olacak ikinci bir iç güvenlik gücüne kavuşuyor.

Zira tecrübelerimiz bize gösteriyor ki, böyle kriz anlarında kamu düzenini sağlayamayan iktidar, ipleri TSK’nın eline bırakmak zorunda kalır ve malum süreç işlemeye başlar: Olağanüstü hal, sokağa çıkma yasağı, ardından sıkıyönetim, hükümetin inisiyatifi kaybedişi ve askeri vesayetin hortlayışı... Öcalan’ın “darbe dinamiği harekete geçer” derken kastettiği de bu olsa gerek...

Bu arada altını çizerek söylemeliyim ki, kötü senaryoyu uygulamaya koyma kararı asla PKK’nın tek başına, sadece kendi güçlerine güvenerek alabileceği bir karar değildir. Böyle büyük çaplı bir kaos senaryosunun ancak Türkiye’yi “yola getirmek” için en güçlü kozunu kullanmaya karar veren dış dinamiklerin iradesiyle gündeme gelebileceğini de bilmemizde yarar var.

  • Yorumlar 5
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • serdar hayyam26 Şubat 2015 Perşembe 08:36heyhat

      gazeteci hanım ikitidar yalakalığını biraz bırakıp 28 şubat sürecinde naif ve kibar dilinle; ey hükümet polise olağan üstü yetkiler vermek için yırtındığınız kadar zulüm olan seçim barajını biraz düşürün diyebilrsin. ama yok iktidar tapmacılığınız yada kesilecek yeminiz veya yiyeceğinz fırçalar buunu söylemenizi engelliyor değilmi.... önce refah, sonra cemaat, sonra akp, nereye kadar döner bu devran..

      Yanıtla (0) (0)
    • İhsan Çelik26 Şubat 2015 Perşembe 14:52Irkçı düşünce gözlerini kör etmiş.

      Irkçılıktan gözlerin görmez kulakların duymaz olmuş ama dilin pabuç gibi maşallah pkk terör örgütü onu anladık ama senin hükümetin ve devletin ne yaptı kandırmaktan ve ertelemekten başka sen bu saatten sonra bu halkı hala kandırabileceyini sanıyorsun deyilmi?

      Yanıtla (0) (0)
    • aliser26 Şubat 2015 Perşembe 20:53ayni nakarat

      Hep ayni nakarat.biz gidersek ordu asker gelir.buna cocuklar bile artik inanmaz.su andaki roboskinin bas katili ozel birde onun basi erdogan kenan evrenin yavrularidir.bir kürt ata sözü derki ...rih dibe bost dijmin nabe dost...anlamadiysan kürtçe kursuna git.

      Yanıtla (0) (0)
    • Murat Demir26 Şubat 2015 Perşembe 22:17vay başımıza

      Allah aşkına bu tip insanlar yeryüzünde hep var olacaklar mı acaba. Geçmişte Hürriyet gazetesi yazarları gibi, tümüyle yalan ve tümüyle yönlendirme haberleri bugün sayın yazar ve benzerleri yapmakta. Güce tapmak ve doğruları tersyüz etmek ne kadar ucuz ve ne kadar pervasız.

      Yanıtla (0) (0)
    • Murat Demir26 Şubat 2015 Perşembe 22:21yorum

      İç güvenlik yasası, hükümetin Kürt sorununu çözmek istememesinin bir ürünü. Eğer çözüm sürecini bitirirse çıkacak olayları bastırmak için bu yasalara ihtiyaç duyacak.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89