Türkiye kâğıt üzerinde Annan Planı’nı destekliyor; ancak gerçekte görüştüğüm yetkililer, Esad’ın bu planı son dakikada kabul etmesinin İstanbul Zirvesi’ni sabote etmek ve ‘zaman kazanmak’ amaçlı olduğu kuşkusunu taşıyor. ‘Keşke uygulansa’ diyorlar, ancak ümitli değiller.Aslı Aydıntaşbaş
‘Yeni Suriye’ lafı, yavaş yavaş Türk diplomatların ağzında dolaşmaya başladı. ‘Yeni Suriye’, yani 48 yıllık Baas Partisi yönetimi sonrasında, Beşar Esad rejiminin şu ya da bu şekilde günün birinde devrilmesi sonrasında ve tercihen çoğulcu, demokratik bir yapı üzerine kurulacak güney komşumuzun adı...
İşte İstanbul’da bugün başlayan Suriye zirvesi, her anlamda Yeni Suriye’nin temellerinin atıldığı bir mihenk taşı olarak tasarlanmıştı. Amaç, Tunus’ta geçen ay yapılan zirve gibi ‘laf, laf, laf’ üretmek yerine, bir yıldır devam eden kanlı iç savaşı durduracak somut adımlar atmak, daha da önemlisi mekanizmalar kurmaktı.
ŞAM PLANI BOZDU
Bu yüzden de Suriyeli muhaliflerin bir haftadır Pendik’te bir otele kapanıp gece-gündüz bağırıp çağırıp bitmeyen toplantılarla Yeni Suriye için ‘Milli Misak’ belgesi üzerine anlaşmış olmaları, sürpriz değil.
Çünkü Batılı başkentler, Ankara ve Arap dünyasının arasında birkaç haftadır süren perde arkası temaslar sonrasında bugünkü İstanbul zirvesinden beklenen en önemli sonuç, 70’e yakın ülke ve uluslararası kurumun bir araya gelerek muhaliflerin çatı örgütü Suriye Ulusal Meclisi’ni ‘Suriye halkının tek meşru temsilcisi’ olarak tanımaları olacaktı.
Ancak Suriye’nin Annan Planı’nı son dakikada kabul etmesiyle birlikte, ABD dahil bazı ülkeler bu ölçüde radikal bir adım atmaktan vazgeçmiş gözüküyor. Suriye krizini ‘zamana yayarak’ (ve tercihen taş atıp kolu yorulmadan) çözmek isteyen Obama yönetimi, hem Annan Planı’na bir şans vermek istiyor, hem de Suriyeli muhaliflerin henüz hazır olmadığı görüşünde.
Fransız ve İngilizler de muhaliflerin kendi aralarındaki toplantılarda Kürt grupların Milli Misak’ı imzalamamış olmasını mazeret göstererek, ‘Daha muhalefet hazır değil’ tezini dillendiriyor.
SOMUT EYLEM YOK
Bu yüzden bugün İstanbul’dan muhaliflere örgütlenmeleri için bir ‘fon’ sağlanması dışında herhangi bir somut eylem planı beklenmiyor. Türkiye, abluka altında ya da savaşta yerle bir olan yerleşim merkezlerine ‘insani yardım’ konusunu gündeme getirecek. Ancak bu konuda da somut bir mekanizma geliştirilmesi için henüz bir adım yok. Aksiyonun merkezi, şimdilik Annan ve BM’ye geçmiş durumda.
Ayrıca İstanbul toplantısına katılan 60’ın üzerinde ülkenin bu akşamki kapanış metninde ülkelerindeki Suriye elçisini ‘geri çekeceklerini’ açıklaması bekleniyordu. Fakat Annan Planı’nın devreye girmesiyle bu da gündemden kalktı.
Peki Ankara, Annan Planı’na nasıl bakıyor? Türkiye kâğıt üzerinde bu planı destekliyor; ancak gerçekte görüştüğüm yetkililer, Esad’ın bu planı son dakikada kabul etmesinin İstanbul zirvesini sabote etmek ve ‘zaman kazanmak’ amaçlı olduğu kuşkusunu taşıyor. ‘Keşke uygulansa’ diyorlar, ancak ümitli değiller. Rejimin Annan Planı’nı harfi harfine uygulaması durumunda zaten ‘kendi tasfiyesini’ kabul etmiş olacağını söylüyorlar. Bir yerde mızıkçılık çıkar korkusundalar. Başbakan Erdoğan’ın da İran’da beraberindeki gazetecilere dediği gibi, Esad’a güvenmiyorlar.
NEW YORK’A GİDECEKMİŞ
Üst düzey bir yetkili, Ankara’nın tespitlerine göre Beşar Esad Annan Planı’nı kabul ettiğini açıkladıktan bu yana geçen 3 günde 205 kişinin daha öldüğünü söyledi. Annan’ın plan için kolları sıvadığı son 10 günde ise Suriye’de ölenlerin sayısı 624. 58 kadın ve 45 çocuk dahil.
Peki kendi planının lobisi için son günlerde Moskova’ya, Çin’e, hatta Brezilya’ya bile giden Kofi Annan, Suriye’yle ilgilenen 60’ın üzerinde ülkenin katıldığı bir zirveye neden katılmıyor?
Bu sorunun cevabı yok. Annan, Başbakan Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde, pazartesi günü BM’de randevusu olduğu için gelemeyeceğini söylemiş.
Yarın planı tartışılacak; ancak kendisi olmayacak. Garip.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.