Zulme karşı nerede bir direniş varsa bilinki orada onur ve umut vardır!
Çünkü onur insanı insan yapan bütün değerlerin toplamıdır. İnsanı hayvandan ayıran temel bir farktır.
İnsanlığın gelişimini sağlayan; hayatı insan için anlamlı kılan onurlu bir yaşama duyulan ihtiyaçtır.
İnsanlık yolundaki bütün kazanımlar bu ihtiyacı karşılamak amacıyla sergilenen kararlılık ve çaba sayesinde elde edilmiştir.
Onur insan hayatına anlam kazandıran temel bir değerdir ancak umut da en az onun kadar önemlidir.
Çünkü umut bir varolma nedenidir.
İnsanın değerleri ekseninde kendini yeniden üretmesidir.
Koşullar ne olursa olsun yaşama arzusunun peşinden gitmesi, tüm içtenliğiyle kendine yönelmesi, içindeki potansiyele dayanarak kendini yeniden ve yeniden gerçekleştirmesidir.
Onurlu olmak hayata bir değer vermektir ama umutlu olmak da bu değeri onaylamak demektir. Bu anlamda onur ve umut iç içedir.
İnsana anlamlı bir yaşam için onur, varolması içinse umut gerekmektedir. İkisi birlikte bir yaşam biçimidir.
Bu ikisi olmadan insanın kendi değerlerini hayata geçirmesi, hayatına bir anlam yüklemesi ve kendini gerçekleştirmesi mümkün değildir.
Bu yüzden zulüm karşısında boyun eğen, haksızlığa ve saldırıya uğradığında sessizliği ve tepkisizliği seçen biri için onur pek bir anlam ifade etmez.
Böyle biri umut da edemez ve kendini gerçekleştiremez. Dolayısıyla aklından direnmek de geçmez.
Direnmek için insanın her şeyden önce onur ve umut sahibi olması gerekiyor…
IŞİD çetesi ve onun arkasındaki stratejik akıl da tam da bu noktadan saldırıyor! Kobanê üzerinden Kürtlerin onuru ve umudu kırılmak isteniyor.
Onurlu bir yaşam yolunda epey bir bedel ödeyen ve tarih sahnesine yükselen Kürt halkını oradan aşağıya itmek ve yeniden karanlığa gömmek istiyorlar.
Bütün dünyanın gözleri önünde 25 gündür vahşice bunun için saldırıyorlar.
Ne var ki bir sonuçta alamıyorlar. Küçüçük Kürt kasabası onurundan ve umudundan taviz vermiyor. Onursuz bir yaşamdansa ölümü tercih ediyor ve ölümüne de direniyor.
Aynı şekilde koşullar ne olursa olsun; şartlar elversin ya da vermesin umutsuzluğa da yer vermiyor.
Umutsuzluğun ölüler için olduğunu biliyor. Dolayısıyla soluk aldıkça umuda sarılıyor. Bu sayede de kazanıyor.
Kim ne derse desin; sadece Kürtlerin değil bütün insanlığın onuru ve umudu haline gelen Kobanê bu savaşı daha şimdiden kazanmış bulunuyor.
Bu satırlar yazıldığında IŞİD çetesinin Kobane’ne kuşatması devam ediyordu. Kasabadaki siperlerden şiddetli çatışma haberleri geliyordu.
Her biri bir vatan parçası gençlerimiz toprağa düşmeye devam ediyordu. Bu rağmen bu savaşı Kobanê’nin ve Kürtlerin kazandığı anlaşılıyordu. Bunun için insanın başını kaldırması; Kürdistan’a ve dünyaya bakması yetiyordu…
Bütün ülkelerde Kürtler birleşmiş; Kürt halkı Kobanê’nin etrafında kenetlenmiş, Kürt milli bilinci güçlenmiş, özgür bir yaşama uzansa tutacak kadar yakına getirmişti.
Gerisi artık mesele değil. Kirli oyunları bozan ve maskeleri indiren Kobanê yeni dengeleri tetikleyecektir. Bun direnişin orta ve uzun vadede olumlu sonuçları elde edilecektir. Kürt halkı bu sayede özgür geleceği inşa edecektir.
Dolayısıyla gerisi artık Kürt ortak aklının üreteceği yeni stratejide düğümleniyor. Şimdi onun oluşmasını ve hayat bulmasını beklememiz gerekiyor.
Bundan sonrasını da Kürtlere; bu mağdur ve bir o kadar mağrur bu millete düşman olanların düşünmesi gerekiyor.
Bize düşen onurumuzu ve umudumuzu koruyan bu insanları yalnız bırakmamak, onlar için elimizden gelenin fazlasını yapmaktır…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.