I- Kobanê’de durumun vahim olduğunu görmek için, artık sınırda hâkim bir tepeden ya da Mürşitpınar sınır kapısından izlemek bile yeterlidir. Görünürde Kobanê kent merkezinde durum sakin ama söz konusu sakinlik, fırtına öncesi derin sessizliğin sakinliği!
IŞİD’ın artık Kobanê kenar mahallerine vardığı söyleniyor. Yani tehlike yaklaşmıyor, artık gelip kapıya dayanmış ve her an içeri girebilir! Her an kenti, tank-toplarla yıkıp yakmaya yönelebilir.
Bir taraf ülkesini, halkını, değerlerini canını siper ederek savunuyor, diğer taraf en azından Kürt halkı için nedeni belli olmayan ve fakat organize olmuş terör örgütü olarak, öfke ve kinin de ötesinde tam bir vahşetle saldırıyor. Yaşlı bir Kürt annenin, tüm sadeliğiyle ağlayarak; “ma, me jı vanara çıkır, vana çıma hırışa me kırın” (biz bunlara ne yaptık niye bize saldırdılar) şeklinde sorduğu gibi! IŞİD neden Kürt halkına saldırıyor, siyasi analistler için açık ama halk nezdinde bu sorunun yanıtı kolay anlaşılır değil, üstelik saldıran “Allahu ekber” nidaları eşliğinde saldırıyorsa, anlamak daha da zorlaşıyor!
IŞİD’in, Kobanê merkezine doğru, ele geçirdiği her yeri saldırının da ötesinde dehşet saçan görüntülerle tanınmaz halde geride bırakarak ilerlemesiyle, halk her şeyini geride bırakarak canını kurtarma telaşıyla Kuzey Kürdistan’a dalga dalga aktı.
Kobanê kent merkezinde sivillerin büyük oranda tahliye edilmiş olması meseleyi çözmüyor. Bir kentin tüm değerleriyle yakılıp yıkılması söz konusudur. Ayrıca az sayıda da olsa halen sivil halk var ve önemlisi Kürt halkının canları olan savaşçıların kendisi de katliama uğrama tehlikesi altında çünkü bir ya da iki tarafı değil dört tarafı düşmanla çevrilmiş durumda. Haritalara bakıldığında Kobanê’ın üç tarafındaki köyler IŞİD’in elinde yani Doğu, Batı ve Güney’den Kobanê’ye çevrilmiş durumda. Kuzey tarafının ise malum Türk güvenlik güçlerinin elinde olduğu dikkate alındığında dört tarafı da çevrilmiş halde. İşte bu kuşatma altında Kobanê günlerdir nefes almakta zorlanıyor.
Dünya kamuoyu ve belli başlı güç merkezleri, filim izler gibi Kobanê çevresindeki çatışmaları izlemeye devam ederse; Kobanê çok geçmeden IŞİD ile Kürt savaşçıları arasında ki sokak savaşlarına sahne olabilir ve bu ağır sonuçlara yol açabilir, açmaya başladı bile!
Bu nedenle neler yapılacaksa, kim ne yapabilecekse hemen şimdi yapmalı yoksa yarın geç olacak çünkü artık günler değil saatler önem kazanıyor Kobanê için! Yapılacaklar, haftalar hatta günler içerisinde değil saatler içerisinde yapılabilmeli yoksa iş işten geçmiş olacak.
II- Farklı kaynaklardan gelen haberler; Kürtlerin ortak askeri güçleri ile Irak askeri güçleri, Koalisyon güçlerinin de havadan sağladığı desteğin etkisiyle IŞİD’i, Güney Kürdistan ve Irak’ta geriletiyorlar. Özellikle Güney Kürdistan’da IŞİD’in son günlerde darbe yediği, geriletildiği bildiriliyor. Bunlar doğrudur ve zaten bizim de öngörümüz bu doğrultudaydı. IŞİD, yeni hükümetin kurulmasıyla paralel Güney Kürdistan ve Irak’ta güç kaybettikçe ağırlığını Suriye ve Batı Kürdistan’a kaydıracaktı, şimdi yapılan budur. IŞİD’in bu kez daha büyük bir güçle Kobane’ye saldırmasının temelinde, Güney Kürdistan’da mevzi kaybetmenin de öfkesi ve alan daralması yatıyor. Bu nedenle daha fazla Rojava’ya saldırarak Akdeniz koridoruna göz dikmekte.
Dolaysıyla “Güney hükümeti, Kobanê için doğrudan destek veremiyorsa bile en azından Güney’de güçlü cepheler açarak IŞİD’e darbeler indirebilirse, Kobanê’ye yüklenmesi engellenebilir” tezi son gelişmeler ışığında sorgulanmaya muhtaç hale geldi. Zira IŞİD, Güney Kürdistan ve Irak’ta güç kaybedip alanı daraldıkça, Suriye ve özelde de Kobanê’ye yüklendi, yükleniyor. Dolaysıyla Kobanê’yi üç cepheden kuşatan IŞİD acaba Peşmerge ve gerilla güçlerinin ortak harekâtıyla Doğu’dan ve Güney’den kuşatılamaz mı, böylece kuşatılmış Kobanê savaşçılarının eli güçlendirilemez mi?
Hazır “Esad rejiminin, Qamışlo’ya Lübnan Hizbullah’ını getirttiği” iddiaları yayılmışken; Koalisyon güçlerinin hava saldırıları sürüyor iken; IŞİD, Suriye’nin önemli bir kısmında egemenlik kurmuş iken, Peşmerge de, “yabancı güç” bariyerini aşıp Batı Kürdistan’a müdahale edemez mi?
Kobanê’nin kuşatmayı yarması; ya Kürdistan askeri güçleri, Şengal üzerinde kurdukları bileşenle IŞİD’e yönelecek ya da Koalisyon güçleri IŞİD’e karadan askeri müdahalede bulunacak. Doğru ve Kürt halkının yararına olan, Kürdistan güçlerinin ortaklaşarak, Kürdistan’ın bir yerinde değil her yerinde IŞİD ile savaşıp topraklarından atmalarıdır. Yoksa dün Şengal, bugün Kobanê yarın bir başka yere saldırıları devam edecek.
III- Teskere meselesinde beklenen karar çıktı Meclisten. MHP’de destek verince AKP zorlanmadan yasayı onaylattırdı.
Teskere geçti şimdi gözler hükümetin pratiğinde olacak. Yani hükümet teskereyi nasıl ve kime karşı kullanacak?
Tezkerenin kabulü, “Türkiye’nin IŞİD’e karşı kara harekâtına hazırlandığı” şeklinde yorumlandı. Türk devleti, Koalisyonun bir bileşeni olarak, IŞİD’i görüntüde de olsa hedefleyecek ama esas hedefin Kürtler olacağı açık. Muhtemel bir kara harekâtının hedefinde hem coğrafik olarak hem de siyasal olarak Batı Kürdistan ve Kürt siyaseti olacak! Tüm veriler, Türk devletinin koalisyon yanında cephede yer alması halinde okun sivri ucunun Kütlere özelde de Batı Kürdistanlı Kürtlere yöneleceği yönünde. Türk devleti bu algıyı kırmak istiyorsa, çıkartılan teskereyi dayanak yaparak, şimdi çok basit bir adım atabilir: Peşmerge’nin Kuzeyden Kobanê’ye doğrudan yardımı için koridor açabilir, bunu yapamıyorsa bile en azından Güney Kürdistan hükümetinin ağır silahları Kobanê’ye sevk etmesine yol vermelidir.
IV- “Çözüm Süreci ve müzakere meselesi gizemini koruyor. Hükümet, “yürütülecek çalışmalar ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi ve uygulama sonuçlarının en üst düzeyde takibi, gerekli strateji ve politikaların geliştirilmesi, görevli bakanlıklar arasında koordinasyonun sağlanması amacıyla Çözüm Süreci Kurulu’nun oluşturulduğu”nu açıkladı.
Bunu üzerine son görüşmede Öcalan’da, “müzakere yanı ağır basan bir kararlılık ortaya çıkmış ve bu düzeyde mutabakata varılmıştır. Gelinen noktada yol haritasının eylem planı da ortaya çıkmış bulunmaktadır” diyerek sürecin ilerlediğine dair umutlu konuştu.
Hükümet yetkilileri, “her şey yolunda, süreç tıkırında işliyor” mealinde konuşuyor, Öcalan ise hükümet kadar olmasa da, “bakanlar kurulu kararı haline gelen müzakere iradesinin pratikleşmesinin önünde hiçbir engel kalmamıştır. Resmileşen bu metin doğrultusunda ve metnin içeriğine uygun olarak resmi müzakerelerin zaman kaybetmeksizin başlaması oldukça önemlidir” diyerek iyimser mesajlar veriyor.
Süreç “ilerliyor”, yasalar, yönetmelikler çıkarılıyor, “karşılıklı çözüm iradesi var”, “geriye dönüş yolları kapalı” …vb! İyi de bütün bunlar Kürt halkının ulusal özgürlük talepleriyle ilgili neyi, neleri içeriyor?
Anadilde eğitim, siyasi statü ve anayasada Kürdün varlığının kabulü gündem mi? Görüşmelerin ya da çok konuşulan müzakerelerin gündemi ne olacak? Müzakerenin ana çerçevesi içerisinde belirttiğimiz üç talep yer alıyor mu alacak mı almayacak mı? Gerisi laf ü güzaf!
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.