Kobanê olayının Türkiye açısından yapılabilecek en “hafif” güncel yorumu, Türkiye’nin (siz AKP okuyun) “kırmızıçizgimizdir” ilanına rağmen Kürtlerin Rojava’da otonom bir yapı inşa etmesinin IŞİD üzerinden “cezalandırılıyor” oluşudur. Nitekim Başbakan Davutoğlu konuyla ilgili bütün açıklamalarında PYD’nin ÖSO’ya katılıp Esad’a karşı savaşmamasının bugünkü durumun nedeni olduğunu söyleyerek PYD’yi suçladı; “size revadır” dercesine...
Kalemleri ve vicdanları “bağlı” yazar erbabı da IŞİD saldırısı gündemimize girdiğinden bu yana eleştiri oklarını PYD’ye yönelterek bu “mesajı” allayıp pullamakla meşgul. Bazıları hızını alamayıp “siz kim kanton idaresi kurmak kim” demeye getirdikleri analizler bile yaptılar, Kobanê direnişinin Stalingrad savunmasına benzetilmesiyle akıllarınca dalga geçtiler. Türkiye’nin sınır kapılarını açmasını “Türkiye’nin büyüklüğü” ile izah ettiler tabii. Onlara kalsa çatışmaların seyredilecek yakınlıkta cereyan ettiği o anlamsız sınırda Kürtler protesto değil “en büyük Türkiye” gösterileri yapmalıydı... Hükümetin o sınırı “açmamak” gibi bir seçeneği olup olmadığını tartışmak akıllarına dahi gelmiyor elbette. “Kullanışlı” bir argüman olmadığı için...
Kobanê’nin katliam tehdidi altında olmasının Çözüm Süreci’nin gidişatını doğrudan ilgilendiren bir anlamı olduğu çok açık olduğu hâlde, “o ayrı bu ayrı” tutumu almanın Kürtler nezdinde sürecin sahiciliğini sorgulamaktan başka bir etkisi olmadığını anladılar mı peki? İmralı’dan ne tür bir “keramet” bekliyorlardı bilmiyorum ama sonuçta Öcalan’ın son derece “hassas” bir dille verdiği mesaj da Çözüm Süreci’nin Rojava’da test edildiğini ortaya koydu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis’ten AKP ve MHP oylarıyla çıkan tezkerenin hedefini “bizim için PKK ve IŞİD aynıdır” diyerek belirlemişken Çözüm Süreci’nin geleceğiyle ilgili endişelenmemize “kuruntu” diyenler eminim yine de olacaktır, ama mevzunun artık sağa sola çekiştirilecek yanı kalmadı. AKP’nin Kürtlere önereceği ve bizi kalıcı barışın inşasına taşıyacak bir “yol haritası” yok...
AKP’li “Apocular” hemen Öcalan’ın son açıklamasındaki “Gelinen noktada yol haritasının eylem planı da ortaya çıkmış bulunmaktadır” şeklindeki ifadesini hatırlatacaklardır. Ancak Öcalan’ın sözlerini mıncıklamakla yaşadığımız durumu izah edemeyiz. AKP’li memurların Öcalan’a ne dediğini bilmiyorum; ama AKP’nin gözler önündeki “eylem planı”nı görebiliyorum. IŞİD Kobanê’yi düşürecek ve uluslararası koalisyona katılmış olmanın sağladığı meşruiyetle Türk ordusu Esad’a karşı harekete geçecek. IŞİD, burada bölge üzerinde hesabı olan bütün güçlerin kendilerine göre kullandıkları bir “araçtan” ibaret. Onu gerçekten “tehdit” olarak görenler ve ona karşı mücadele edenler bugün için sadece Kürtler...
Bu “plan” Kürtler için en az IŞİD saldırısı kadar “tehdit” içeriyor.
Kobanê direnişi işte bu nedenle bütün Kürtler için hayati bir önem taşıyor. Kendilerine reva görülen bütün “uğursuz” planları boşa çıkarmak için...
Kürtler varlık-yokluk mücadelesi verdikleri uzun yıllar boyunca kendileri için “güç” olmayı başaramamanın lanetiyle sınandılar. Bölge üzerine planlar yapanların, senaryolar hazırlayanların gözünde ona buna karşı kullanılacak birer “koz” olmaktan öte bir anlamları, değerleri yoktu.
Kürtler bu uğursuz tarihe çok ağır bedeller ödeyerek son vermişlerdir. Bu gerçeği görmeyen bütün planlar akamete uğrar. Maalesef canımızı yakarak. Çünkü Ortadoğu’da kalıcı barış ve istikrar, artık Kürtleri bir “koz” değil “aktör” olarak kabul etmeyi gerektirmektedir
Kobanê düşmez. IŞİD kente girse de düşmez. Çünkü Kobanê’de direnen Kürtlerin tarihsel umududur.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.