7 Haziran seçiminden çıkacak tablonun istikamet vereceği en ciddi gündem maddesi çözüm süreci olacak.
İddialı bir seçim bildirgesi açıklayan CHP’nin çözüm sürecine ilişkin olarak temel yaklaşımı sürüyor. Ana muhalefet partisi, sorunun Meclis ve hukuk zemininde, şeffaf olarak yürütülmesini istiyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun açıklamalarından anlıyoruz ki CHP, bu temel yaklaşım üzerinden, müzakereye daha yakın bir modelle konuya bakışı formatladı.
Hafta sonu gerçekleştirdiği Düsseldorf gezisinden dönerken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla çözüm süreci meselesini de konuştuk. Kılıçdaroğlu’nun süreç, HDP’nin tutumu ve diğer konularda gazetecilere yaptığı açıklamalar şöyle:
'Barajı ön koşul yapabilirlerdi’
Seçim sonuçları sürecin geleceğini nasıl etkiler?
- Seçime kadar ve seçimden sonra da bir olay çıkmaması en büyük arzumuz. Ama güvensizliğin üzerine inşa edilen bir süreç var. Güvensizliğin iki önemli ayağı var; iktidar ve Kandil. Şimdi bir üçüncü ayak çıktı. O da Cumhurbaşkanı. Dolayısıyla üç ana eksende ciddi sorunlar var. Ama hiç kimse süreci bozan taraf olarak kendisini göstermek istemiyor.
Sizin şu ana kadar eleştirdiğiniz formülasyonla gidecekse seçimden sonra da çözüm sürecinin bir parçası olmayacak mısınız parti olarak? Selahattin Demirtaş’ın size çağrıları var katkı için.
- Çözüm sürecinin ana aktörü iktidardır. İktidarın bilgi vermediği bir süreçte biz nasıl çözümün bir parçası olacağız? Biz sürecin nasıl ele alınması, sorunun nasıl çözülmesi gerektiğini açık bir şekilde kamuoyuyla paylaştık. Bunları kanun teklifi haline de dönüştürerek Parlamento’ya da verdik. Ne kadar samimi ve tutarlı olduğumuzu açıkladık. Ama iktidarla İmralı arasındaki pazarlıklar nedir onları bilemiyoruz.
HDP’nin çözüm sürecinde samimi olduğuna inanıyor musunuz?
- Çözüm sürecinde samimi olanların, sürecin birinci ve hemen çözülmesi gereken maddesinin yüzde 10 barajı olduğunu söylemeleri gerekir. Eğer siz Kürt siyasal hareketini parlamentonun içinde görmek isterseniz, yüzde 10 barajını kaldırmanız gerekiyor. Ve bunu da bir ön koşul olarak masaya koyabilirlerdi. AKP’nin dışındaki bütün partiler yüzde 10 seçim barajının indirilmesini istiyor. O zaman bütün partilerin üzerinde mutabakat sağladığı bir konuyla ilgili neden HDP samimi olarak, ‘Getirin bir an önce çözün’ demiyor? Kaldı ki biz bu seçimde de uygulansın diye anayasa değişikliğine de, ‘evet’ dedik. Ama olmadı. Dolayısıyla, tarafların birbirine güvenmediği bir süreç var. Bu süreç Türkiye’nin en kronik hale gelmiş sorununu çözmez.
‘İmralı ile değil HDP ile görüşürüz’
Ak Parti’nin çözüm sürecini seçim için kullandığı yorumlarına katılıyor musunuz?
Benim izlenimimin ötesinde, Murat Karayılan’ın Taraf’a gönderdiği bir mektup vardı. O mektupta, üç kez bir araya geldiklerini ve verilen tarihin hep seçim sonrası olduğunu, seçim sonrasında da hükümetin bildiğini okuduğunu kendisi yazıyordu.
Siz İmralı ve Kandil ile görüşür müsünüz?
- HDP var zaten. Görüşecekseniz HDP ile görüşün. HDP kiminle istiyorsa görüşsün. Onlar görüşür, kiminle görüşürlerse ama siz meşru bir makamla muhatap olacaksanız, o makam da HDP. Türk siyasal hayatının meşru aktörlerinden biri.
HDP, barajı geçemezse sokağın karışabileceği endişelerine katılıyor musunuz?
- Hayır, sokağın karışması için bir gerekçesinin olması lazım. Yüzde 10 barajını aşamamasını gerekçe olarak gösterirse doğru değil.
‘330 şansları yok’
Seçim bildirgenizle ilgili kaynak tartışması bitmeyecek gibi görünüyor.
- Biz sonuçta vaatleri açıklıyoruz. Parlamentoya bütçe sunmuyoruz. Bütçe sunarsanız rakamlandırmak zorundasınız. GSYİH’nin yüzde 2.9’u civarında bir yük olduğu, bunu da zaten Türkiye’nin rahatlıkla kaldırabileceğini tek tek hesapladık. Vereceğimiz hesapları düşünerek hayali vaatlerde bulunmadık. Kanal İstanbul gibi vaatlerde bulunmadık. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. O pırlantada KDV’yi sıfırlıyor, ben çiftçinin kullandığı mazotta kullanıyorum.
Diğer partilerin bildirgelerini incelediniz mi?
- HDP’ninki bize biraz yaklaşıyor. MHP de bizim bildirimizden biraz esinlenerek bir şeyler yapıyor. AKP’ninkini biraz romantik gördüm; etliye sütlüye dokunmayan, iddiası, vizyonu olmayan.
Ak Parti’nin 330 vekili aşma şansı var mı?
- HDP barajı geçemezse bile 330’u aşma şansları yok.
MİT’in siyasallaşması tartışması sürüyor. Bu konudaki yaklaşımınız nedir?
- Demokrasinin kökleşmesinin nedeni kurumların kendi kültürlerinin olmasıdır. MİT’in de olmalıdır. Biz bu kurumları yok ettik. Hiçbir dönem cumhurbaşkanı kalkıp Merkez Bankası Başkanı ve yönetimini hedef alıp, ‘Niye faizi indirmiyorsunuz?’ demedi. Gücün varsa ayrılırsın Cumhurbaşkanlığı’ndan, Merkez Bankası başkanı olursun, yönetirsin orayı. AKP ilk kez devletle siyasal iktidarı aynı olarak düşünmeye başladı. Ayrı olması lazım.
‘Halktanözür dilesinler’
Paralel yapıyla mücadele sürecinde gelinen aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Devletin içinde paralel bir yapı olmaz. Devletin içinde bir yapı varsa, kimler oluşturdu, önce onların bir hesap vermesi lazım. Hesap verme konumunda olanlar, ‘Bizi kandırdılar’ diyorsa o zaman geriye dönüp yaptıkları işlerden dolayı halktan özür dilemeleri, yaptıkları işi düzeltmeleri gerekiyor.
CHP’nin milletvekili adaylarına uyarılarınız neler?
- AKP ile polemiğe girmeyin, sadece bizim projelerimizi anlatın. Muhalefet dilini bırakın, iktidar dilini kullanın.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın şiir okuduğu Çanakkale filmini nasıl buldunuz?
- Allah akıl fikir versin. Başka ne söyleyeyim...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.