16 Mayıs 2014 Cuma günü akşam saatlerinde, İzmir’de yaklaşık 500 kişilik bir grup Soma faciasını protesto etti. Bu fotoğraf da Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde çekildi. Doğan Haber Ajansı’nın haberine göre polis bir çocuğu da gözaltına almak isterken çevredekiler tepki gösterdi. Diğer polislerin de araya girmesiyle çocuk kısa sürede bırakıldı. Ajansın haberine göre çocuk bu sırada korkudan altını ıslattı.
TOMA ıslatmış
Üç gün sonra İzmir Valiliği yazılı bir açıklama yaptı. (http://www.izmir.gov.tr/default_B0.aspx?id=1816) Bu uzun açıklamadan hareketle İzmir Valiliği’ne bazı sorular yöneltmek istiyorum:
1) Çocuğun eylemlere iki gün boyunca sürekli olarak katıldığını ve aktif rol aldığını belirtmişsiniz. 13 yaşındaki bir çocuk bu tür eylemlerde nasıl “aktif rol“ alabilir?
2) Hem çocuğu aktif eylemci olarak tanımlayıp, hem “zarar görmemesi için grubun içerisinden uzaklaştırılmasıdır ve burada gözaltı işlemi kesinlikle uygulanmamıştır” demenize inanmamızı nasıl beklersiniz?
3) Çocuğun “eylem sonrası Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince takiple, gece sokakta yalnız dolaşırken kimliğinin tespiti amacıyla muhafaza altına alındığını” söylüyorsunuz. Gözaltı söz konusu değilse kimlik tespiti ihtiyacını neden duydunuz?
4) Kimlik tespitinin ardından konuyu nöbetçi çocuk savcısına intikal ettirdiğinizi, onun da 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezası gerektiren, ‘2911 Sayılı Kanun’a muhalefetten, suça sürüklenen çocuk sıfatı ile işlem yapılması, olaya ilişkin video ve fotoğraf kayıtları ile birlikte mesai saatleri içerisinde adliyeye mevcutlu getirilmek üzere ailesine teslim edilmesi talimatını verdiğini beliriyorsunuz. (Nitekim çocuk dün Konak Çocuk Bürosu ekipleri tarafından, ifadesi alınması için, anne ve babasının eşliğinde İzmir Adliyesi’ne getirildi.) Bütün bu sürece gözaltı yerine hangi adı veriyorsunuz?
5) Açıklamanızda çocuğun emniyet kayıtları hakkında bilgi veriyorsunuz. 13 yaşındaki bir çocuk hakkında neden kayıt tutuyor ve bunları neden kamuoyu ile paylaşıyorsunuz?
6) “Üç gündür evine gitmediğini çocuğun bizzat kendisinin beyan etmesine rağmen ailesi tarafından kayıp müracaatında bulunulmadığı tespit edilmiş” diyerek ne yapmak istiyorsunuz?
7) Şu cümleyi olduğu gibi aktarıyorum: “Şortunda olduğu ifade edilen ıslaklığın TOMA’ların eylemci gruplara su ile müdahalesi sırasındaki ıslanmadan dolayı olduğu değerlendirilmekte, zaten kamera kayıtlarının incelenmesi sonucunda da müdahalenin öncesi ve sonrasında çocukta herhangi bir korku emaresi görülmediği gibi eylemci grupların etki ve yönlendirmesiyle hareket ettiği anlaşılmaktadır.” TOMA’nın 13 yaşındaki bir çocuğun şortunun sadece belli bir bölümünü ıslatması nasıl mümkün olabilir?
8) Yoksa TOMA’lardan su sıkma görevini keskin nişancılara mı verdiniz?
9) Birçok vatandaş gibi ben de olayla ilgili, tek bir fotoğraf gördüm. Orada da çocuğun ne kadar korkmuş olduğu net olarak gözüküyor. Eğer bu yüz ifadesi de değilse “korku emaresi“ nasıl bir şeydir?
10) Neden çocuk hakkında kuşku uyandırmaya yönelik doğrudan ya da dolaylı ithamlarda bulunuyorsunuz?
11) Bu olayın medyaya yansımasının yarattığı imaj kaybının faturasını niye o çocuğa kesmeye kalkıyorsunuz?
12) Polisleriniz hep doğru mu yapar, hiç yanlış yapmaz mı?
13) Yanlışı kabul etmek, özeleştiri yapmak, gerekirse özür dilemek o kadar zor bir şey midir?
Vali ve Emniyet Müdürü’ne özel not:
Yazıyı bitirdikten sonra İzmir Valisi Mustafa Toprak ile Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya’nın düzenlediği basın toplantısından haberdar oldum. Burada gazetecilere eylemlerden görüntü kaydı izletilmiş ve özellikle 13 yaşındaki çocuğun görüntülerine yer verilmiş.
Toprak, “İşin doğrusu gözaltına hiçbir şekilde alınma işlemi olmamıştır, olamaz da” derken Uzunkaya ise “13 yaşındaki çocuk gözaltına alınamaz” diye bir algının yasal olarak nereye oturtulduğunu bilmediğini ifade etmiş.
Bu açıklamalardan sonra Toprak ve Uzunkaya’ya şunu söylemek istiyorum: Yukarıdaki sorulara cevap vermeseniz de olur.
Ama bu soruların kayda geçmesi de iyi olur.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.