“Said-i Kürdî-KTC ve Şerif Paşa polemiği (III)” yazımın bir yerinde, Merhum Şerif Paşa’nın “Bir Hasbihal” adlı kitapçığının 5’nci sayfasından şu cümleyi aktarmıştım: “İtalya teb’asından olan birçok Selanikli evlad-ı İsrail’den farmasonların şakird-i mağfellerine düşünce, bedbaht Trablusgarb birdenbire bütün vesait-i müdafa’adan mahrum edildi...” Cümle, İttihadçılar hakkında olup onların Farmasonluğuna/Masonluğuna vurgu yapıyor. Bu ülkenin son yüz yıllık tarihine damgasını vuran; bütün idarî, iktisadî, itikadî, ahlakî ve sosyal felaketlerinin baş müsebbibi kabul edilen bu “zındıka komitesi”nin “Mason/Farmason”luğu hakkında tereddüdü olanlar için 1912 yılına ait bir belgeyi paylaşmak istiyorum. Şerif Paşa’yı fikrî, fiilî ve propaganda düzleminde harcamaya çalışan bu komitenin, aynı zamanda Said-i Kürdî’yi de bitirmeye çalışan komitenin aynısı olduğunu bir nebze de olsa, tanıtmış olalım.
Malum, Üstad Hazretleri, Külliyat’ın müteaddid yerlerinde, “gizli zındıklar”, “gizli zındıka komitesi”, “gizli münafıklar”, “gizli fesat ve dinsizlik komiteleri”, “kökü ecnebide ve kendisi burada bulunan bir zındıka komitesi”, “dehşetli ve gizli bir zındıka komitesi”, “kırk seneden beri İslamiyet ve iman aleyhinde çalışan gizli bir zındıka komitesi”, “kırk seneden beri benimle mücadele eden gizli zındıka komitesi” gibi ifadeleriyle, kendisi derinlerde ve dışarıya bağımlı, ancak icraat ve şenaatleriyle Ülke ve coğrafyamız sathında varlığını hissettiren bir “komite”ye dikkatleri çeviriyor. Bu komitenin Farmasonlar, şimdiki adıyla Masonlar olduğunu aşağıdaki belge ispatlamaktadır. Aynen arz ediyorum.
Önce, orijinal belgesini verelim:
Şimdi de, aynı belgenin latinize halini verelim:
“KOMİTECİLİK MAHİYETLERİ
Bir vesika daha
(Dünkü nüshamızda neşrini va’d eylediğimiz yemin sureti)
Osmanlı İttihad ve Terakki Cem’iyeti Yemin Sureti
“Dinim, vicdanım, namusum üzerine yemin ederim ki: Esas maksadı, Kanun-u Esasî’nin tamamı-i tatbikine ve milletin hukuk-u meşrû’a-i hürriyetini kâmilen istihsale ve bilatefrîk cins ve mezheb bilcümle Osmanlı akvamının ittihad esası üzerine terakki ve te’âlisine çalışmaktan ibaret olan Osmanlı İttihad ve Terakki Cem’iyet’ine bu andan i’tibaren dâhil oldum.
“Milletin ezyâd-ı şân ve şevketiyle memleketin te’min-i saadet ve refahını her şeye ve hatta canıma tercih eylediğimi tekrar dinim ve namusum üzerine yemin ederim.
“Tevdi’ edilecek esrarı muhafaza edeceğime ve dâhil olanlardan me’zun olduklarımın gayrisine faş etmeyeceğime ve Cem’iyet’in kabiliyetime göre vereceği kararlarını icrâ ve uhdeme tahmil ve tevdi’ edeceği vezaifi tamamen ifada tereddüd eylemeyeceğime ve Cem’iyet’e duhul hususunda bir güna garaz ve menfa’at ve husumet beslemeyip, sırf maksad-ı Cem’iyet’i ta’kib ve muhafaza edeceğime ve Kanun-u Esasi’ye ölünceye kadar sadık kalacağıma tekrar dinim ve namusum üzerine yemin ederim.
“Şayet, namusum üzerine söz verdiğim halde hıyanet edecek olursam; alçaklık edenleri, –nerede bulunursa bulunsun– ta’kibe me’mur edilen Zabıta-i Cem’iyet’in icra edeceği ‘idam cezasına karşı şimdiden kanımı helal ederim.
“Vallahi, Billahi ve Tallahi.
Mühür
Osmanlı İttihad ve Terakki Cem’iyeti
….. Hey’et-i Merkeziyesi”
(Takvimli Gazete, Numru: 26-128; Sene: 24 Ramazan 1330, 24 Ağustos 1328, 6 Eylül, Efrenci 1912 Cum’a)
Şekil ve muhtevası itibariyle Masonik yapılanmayı gözler önüne seren bu belgenin yorumlanmasını ehil ve konuya hassas kimselere bırakırken, halen de izleri ve özleriyle bu ülkenin atardamarlarında cevelan eden bu “zındık” zihniyetin yanında saf tutarak, Şerif Paşa düşmanlığına devam edenleri bir kez daha düşünmeye davet ediyorum.
(Not: Bu yazı, “Said-i Kürdî-KTC ve Şerif Paşa polemiği (III)” yazımın devamı değildir; sadece Şerif Paşa’nın bir iddiasını teyide yöneliktir. IV’ncü bölümü bekleyiniz!)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.