Suriye ve Irak'la adeta sınırları kaldıran, İran'la serbest sanayi ve ticaret bölgesi kurmaya hazırlanan, “Önce Mezopotamya havzası, sonra bütün Ortadoğu'da ekonomik ve kültürel entegrasyon” hedefini gözettiğini açıkça ilan eden, bu arada İsrail'e 'posta üstüne posta koyan' Türkiye çok mu ileri gidiyor? Başımıza bir çorap örerler mi? İçeride ve dışarıda türlü çeşit manipülasyonlarla, provokasyonlarla, sabotajlarla canımıza okurlar mı? Yaptıklarımıza bizi pişman ederler mi?...
Bu kaygıları geçelim bir kalem. Türkiye doğru şeyler yapıyor ve bunların 'bedeli' neyse ödeyecek güçte. Başbakan Erdoğan'ın “One Minute” çıkışından sonra yaptığı konuşmayı hatırlayalım: “Bugüne kadar hep biz 'Onlar ne der?' diye sorduk. Bundan sonra onlar 'Türkiye ne der?' diye soracak.” Olaya böyle bakmalıyız.
Tarihi paylaştığı komşularıyla yakınlaşma ve müşterek kalkınma hamlesinden İsrail'in hatırı için vazgeçip 'uydu devlet' günlerine dönmesi istenen (galiba bizim bir yazarımız tarafından da istenen) Türkiye'nin başbakanı, bu konuda da dik duruyor. İsrail'in, Yahudi lobilerinin intikamından dem vuran felaket tellallarına itibar etmiyor. Diyor ki: “Bu millete küçük düşünmek asla yakışmaz. İç ve dış politikada asla küçük düşünemeyiz. Büyük adımlar atıp ilerlemek zorundayız. Büyük devletler küçük meselelerden ürkmezler. Korkmazlar, çekinmezler. Büyük devletler küçük meseleleri arkalarında bırakır, geleceğe bakarlar... Biz ülkemizde huzur istiyoruz. Ülkemizde barış istiyoruz. Dünyada barış ve refah istiyoruz. Bütün politikalarımızı, gayretlerimizi bunun üzerine inşa ediyoruz. Türkiye yıllarca komşularıyla problemler yaşadı. Adeta dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke gibi gösterildi. Çözümsüzlük bir politika olarak gösterildi. Her türlü mesele hasıraltı edildi. Biz ne yaptık? 'Hayır çözümsüzlük bir politika olamaz' dedik. 'Türkiye'yi böyle yarınlara bu şekilde taşımayız' dedik.... Bugün Türkiye bir istikrar ülkesi haline geldi. Tüm dünyanın gıptayla izlediği ülke haline geldi. Mazlumların yanında yer alan, adaletçi yaklaşımı ile Türkiye takdirleri topluyor. Kim adaletsiz olursa olsun, Türkiye onun karşısındadır. Karşısında olacaktır. Türkiye hiçbir zaman zalimlerin yanında olamaz. Mazlumların yanında olmuştur. Tarih boyunca böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır.” (Benim ilavem: “Mazlum Ceylan'ın da yanındayız. Onu vahşice öldürenlerden elbette hesap soracağız. Ceylan cinayet 'faili meçhul' olarak kalmayacak.”)
Bazıları, Başbakan'ın bu harikulade konuşmasına “Evi camdan olan başkasının evini taşlayamaz” diye karşı çıkacaklardır. Halbuki 'kırılgan' evimiz artık tahkim ediliyor. Özeleştiri yapan ve kendini doğru dürüst bir şekilde yeniden inşa etme iradesini göstere Türkiye, İsrail'e istediği kadar 'taş' atabilir. 'Derin devlet' şebekeleri tamamen çökertildiğinde, Kürt meselesi tatlıya bağlandığında, devlet-millet çelişkileri ortadan kaldırıldığında ve Ceylan'ın katilleri de yargı önüne çıkarıldığında 'kaya' bile atabilir!
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.