• BIST 9659.96
  • Altın 3002.717
  • Dolar 34.5123
  • Euro 36.1711
  • İstanbul 8 °C
  • Diyarbakır 3 °C
  • Ankara -1 °C
  • İzmir 6 °C
  • Berlin 12 °C

İslâmî siyasetin evreleri

Murat Belge

“Türkiye’de Müslümanlar” –diye söze başlamak yanıltıcı olabilir, çünkü neredeyse tamamı Müslüman olan bir toplumdan söz ediyoruz. İslâm’ı özel, kişisel bir dinî inanç ve ibadet biçiminin ötesinde bir düşünce ve davranış rehberi olarak görenler, diyeyim. Bu insanlar bu toplumda habire itilip kakıldıklarını hissettiler. Bir yanılgı mıydı böyle hissetmeleri? Değildi bence. Cumhuriyet’in yapılanması, laik seçkinler ve dindar kitle ayrımı üzerine kurulmuştu. İdeolojik olduğu kadar (onunla aynı zamanda) sınıfsal ayrımlar, bu kesimlerin birinden ötekine geçmeyi aşağı yukarı imkânsız hale getiriyordu.

Ayrımın en çabuk elle tutulur sonuçlarından biri, “İslâmcı” denen kesime bir “mağduriyet” duygusu vermesi oldu.

Mağduriyet duygusuyla yaşamak iyi bir şey, hoş bir şey değildir. Ama, biliyor musunuz, bazı rahatlatıcı yanları vardır. Önemli kararların verildiği odaya sizi almıyorlar. Dolayısıyla gidişatın yönü, biçimi üstünde bir etkiniz yok, ama olanlardan ötürü sorumluluğunuz da yok.

Bir tarafta siz varsınız. Bu oldukça “ak ve kara” ayrımın bir yanında siz duruyor ve kendinizi biz diye tanımlıyorsunuz. Öbür uçta duranlar da, otomatikman, onlar. İpler, onlar’ın elinde. İşlerin gidişatından memnun değilsiniz; ama bunları yapanlar, onlar. Zaten onlar her şeyi böyle yaptıkları için biz de bu taraftayız.

Başında siyasî önder olarak Necmettin Erbakan’ın bulunduğu İslâmcı siyasî hareket onlar’ın, yani Kemalizm’in kendilerini itmesinden, alt kata kapatmak istemesinden şikâyetçiydi ama bu “İslâmcı” tanımını kabul ediyor, bunu genişletmek üzere bir harekete geçmeyi gereksiz buluyordu. Böylece, bildiğimiz olaylar yaşandı; AKP kuruldu; tek başına iktidar olmayı başardı. Şimdi de, toplumun yarısının oyunu almış bir parti olarak orada. İpler şimdi onun elinde; kararları o veriyor, o yürütüyor. “Yürütme”nin üslûbunu da o belirliyor.

Böylece, İslâmî siyaset, Kemalizm’in kendisini kapattığı o klostrofobik ortamdan çıktı.

Bu demektir ki, “Onlar yapıyor; onlar zaten hep öyle yapar” demenin temelleri de aşındı. Bundan sonra, toplumun bu kampında birarada duranlar, “Biz yapıyoruz” demek durumundalar. Aynı anda, yapılan karşısında tavır almak durumundalar.

Türkiye toplumunun şu anda en önemli varoluşsal sorunu bu. Toplumun geleceği de bu soruna karşı alınan tavra göre biçimlenecek. CHP ya da MHP gibi partilerin “gelecek”le bir ilgileri kalmadı. Ancak yeni bir askerî darbe onlara bekledikleri “hayat öpücüğü”nü kazandırabilir. O da ufukta gözükmüyor gibi.

Gerilim, yukarıda anlattığım şekilde, “biz” ile “onlar” arasında mıydı? Bu arada “ilkeler” diye bir şeyler de yok muydu? Bazı davranışlar, “onlar” yaparsa kötü, “biz” yaparsak iyi midir?

Varsayalım, başımız bağlı diye bizi üniversiteye almıyorlar; biz de protesto eylemindeyiz. Sağa bakıyorum başı bağlı bir kız, sola bakıyorum başı bağlı bir kız. Hep birlikte biz oluyoruz; mağduruz; biz’i mağdur ediyorlar. Sağımdaki başı bağlı kızın, solumdaki başı bağlı kızın demokrasinin, söz özgürlüğünün sınırları hakkında veya İran’daki İslâmî rejimin yasakları, uygulamaları, kırbaç cezaları hakkında ne düşündüğünü bilmiyorum, sormadım ki.

Fırsatımız da olmadı böyle şeyler konuşmaya. Şimdi sorunumuz, başımız bağlı, üniversiteye girmek.

Böyleydi. Şimdi böyle değil. Şimdi böyle şeyler konuşmaya fırsat olduğu gibi zorunluk da var. Hayat zorluyor. Alt katta kapalı değiliz artık.

Bizim siyaset geleneğimiz “takım tutma” üstüne kuruludur. Bu yeni eşikte de egemen tavrın bu olacağından fazla şüphem yok. Ama, “egemen” olsa da, herkesi kapsayan eğilimin bu olacağını düşünmüyorum. İstisnaları olacaktır, istisnaları çoğalacaktır.

Türkiye’nin “normal” bir toplum haline gelmesinin yolu da budur.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89