IŞİD ve PKK

Lütfen şu söze bakar mısınız? Batı’yı aşağıdaki cümleyle eleştiriyor: 

“IŞİD’i terör örgütü olarak görüyorsunuz da PKK’yı niye görmüyorsunuz?” 

Fesuphanallah! 

*** 

ASLINDA tabii ki aynı şeyler değil ama yine de bir an için öyle olduğunu varsayalım. 

Peki de bu takdirde adama, “be birader, madem PKK tedhişçidir o hâlde sen niye o örgütün lideriyle müzakereye oturuyorsun. Zaten eğer gerçekten teröristse, sözkonusu davranışınla uluslararası hukuka göre suç işlemiş olmuyor musun” diye sormazlar mı? 

*** 

FAKAT diyelim ki Batı tekrar alttan aldı. 

Patavatsızlığıyla ünlü ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Beyaz Saray’dan gelen emre itaat ederek özür dilemesinde olduğu gibi, Türkiye’yi gocundurmamak kaygısıyla kendini tuttu ve tutarsızlığını yüzüne vurmadı. 

Tamam da, işin esas boyutu n’oluyor? 

Yani, sen hem Kürt milli hareketini “terörist” diye nitelendirmeye devam edeceksin, hem de sorunu onunla çözmek iradesini sürdüreceksin... 

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu ki, göz çıkartan samimiyetsizlik çok doğal olarak bir yandan Kürt tarafının şüphelerinin pekiştiriyor, diğer yandan da böylesine temcit pilavı bir retorik Türk kamuoyunu yukarıdaki muhtemel çözüme hazırlayacak ruhi ortamı yaratmıyor. 

Tam tersine, “bak bak, tedhişçi dediğiyle bile pazarlık yapıyor” diye kıyamet kopartan ulusalcı cazgırların ekmeğine yağ sürdüğü için çelişkileri dolaylı yönden zıt kılıyor. 

*** 

ASLINA bakarsanız Erdoğan’ın IŞİD’le PKK arasında paralellik kurmak istemesi özünde Türkiye’nin ezeli ve ebedi “Kürt paranoyası”ndan kaynaklanıyor. 

Nitekim sözkonusu paranoyadan ötürüdür ki Ankara Selefî ve Sünnî İslam adına boy atan o IŞİD’i sırf Şam rejimine karşı değil, aynı zamanda Rojava’da ortaya çıkan ve ideolojik ekseni PKK’yla bütünleşen Kürt oluşumuna karşı da bir araç olarak algıladı. 

Daha dobra dobra söylersek, hem ikili oynadı, hem de bir taşla iki kuş vurmak istedi. 

Fakat tutmadı! 

*** 

TUTMADI ama kabul, dün ben bu satırları yazarken hâlâ dişe diş direnmeyi sürdüren Kobane düşerse belki bazıları “bak, kuşlardan biri vuruldu” diye nispet yapmaya kalkışacak.

Oysa kimse hayale kapılmasın! Onun yerine konacak olan üçüncü kuş, yani leş kargası IŞİD, besle kargayı oysun gözünü misali Türkiye’ye ve bölgeye daha çok, pek çok çektirecek. 

Çünkü aynı IŞİD Taner Akçam’ın da son derece isabetle saptadığı gibi tabii ki terörün en çirkefini uygulayan, fakat yukarıdaki Sünnî ve Arabî kimliğiyle Irak ve Suriye’deki bir damara şırınga verdiği için klasik “terör örgütü” olmanın ötesine taşan bir yapılanmadır. 

Başka bir deyişle, farklı konumda olsalar bile nasıl ki PKK’ya “tedhişçi” damgası vurmakla Kürt sorununu çözmek mümkün değildir, tekrar Akçam’ın ifadesine başvurursam yine aynı şekilde, IŞİD’e terörist etiketi yapıştırmakla da çözüme ulaşmak mümkün değildir 

Fakat kuşku yok, tehlikeyi baştan fark edememek gafletine düşmüş Washington da, Brüksel de, Ankara da şu an kargayı mümkün mertebe kışkışlamakla yükümlüdürler.

Ama öze inilmediği müddetçe hiçbir askerî tedbir bugün IŞİD, yarın da falanca olarak ortaya çıkacak ve kitle tabanı olacak olan bir yapılanmayı kalıcı biçimde ortadan kaldıramaz.

Bu da ancak Ortadoğu’nun yeni bir yapılanmasından geçer ki, eh gün ola, hayrola...