IŞİD’in Ramadi kentini ele geçirmesi, bu terör örgütünün askeri alandaki yeteneğini ne kadar ortaya koydu ise, Irak’ın da beceriksizliğini o kadar gözlerin önüne serdi.
Koca bir devletin ordusu, bir terörist grubuna nasıl öylesine yenik düşer?
Bunun iki önemli nedeni var:
1) IŞİD artık sıradan bir terörist çetesi değil. Düzenli ve disiplinli bir askeri güçten farkı yok. Kendi saflarında Saddam’ın ordusuna mensup eski subaylar ve stratejistler var. Tanktan füzeye kadar modern silahlara sahip. Üstelik benimsedikleri davaya sımsıkı bağlı. O kadar ki şehit olmak arzusuyla intihar saldırılarında bulunuyorlar.
2) Irak’ta yönetim de, ordu da zayıf. Başbakan Haydar el Abadi’nin hükümeti, selefi Maliki yönetiminden adeta bir enkaz devraldı. Ülke Şii-Sünni çatışmasına sürüklenmiş durumda. Ordu savaşmak istemiyor. Nitekim askerler Ramadi’de -daha önce Musul’da olduğu gibi- sonuna kadar direneceğine kaçmayı tercih ettiler.
Kim kurtaracak?
Sünni çoğunluklu Anbar eyaletinin stratejik merkezi Ramadi’yi IŞİD’e kaptırmak, Irak yönetimi ve onu destekleyen ABD için ağır bir kayıptır. Şimdi IŞİD tehdidi Ramadi’den 110 km mesafedeki başkent Bağdat’ta daha çok hissediliyor.
Oysa El Abadi yönetimi son haftalarda Musul’u kurtarma planları hazırlıyordu. Bu planlar da şimdi suya düştü. Şu anda dikkatler, Ramadi’nin nasıl geri alınabileceği üzerinde odaklanıyor.
Bu nasıl mümkün olacak? Hükümet bölgeye alelacele Şii milisler sevk etti. Bütün umutlar bu iyi donanmış Şii savaşçılara bağlandı. Daha önce Tikrit kentinin kurtarılmasında olduğu gibi...
Ama buradaki terslik, bölgedeki Sünnilerin (özellikle Sünni aşiretlerin) Şii milisleri “kurtarıcı” olarak değil, neredeyse düşman gibi görmeleridir.
Sünni-Şii uçurumu o kadar derin ki Sünniler Şiilerin kendilerini IŞİD’den kurtarmak için yardıma gelmelerini dahi istemiyorlar. Bunun yerine, Sünni aşiretler IŞİD ile bizzat savaşmak için hükümetten silah talep ediyorlar.
Irak hükümeti şimdiye kadar bu isteğe soğuk baktı. Sonuçta Anbar eyaletinde Sünniler, kendi güvenlikleriyle ilgili güven ve umutlarını da kaybetti. Bu yüzden birçoğu evlerini terk etmek zorunda kaldı. Halen de binlercesi Bağdat’a girmelerine izin verilmediği için civarda perişan durumda bekliyorlar...
Nasıl olacak?
Ramadi’nin düşüşü, Irak yönetiminin acizliğinin ve çaresizliğinin bir göstergesi.
Şii milisler Ramadi’yi geri alabilirlerse, bu uzun savaşta bir “muharebe” kazanılmış olacaktır. Ama IŞİD’e karşı mücadelenin başarılı olması için her şeyden önce Irak’ın kendi içinde toparlanması, Sünni-Şii sürtüşmelerinin sona ermesi, Bağdat’taki yönetimin Irak’ın bütün unsurlarını kucaklayan politikalar geliştirmesi şart.
Aksi halde IŞİD, Suriye’den Libya’ya ve Yemen’e kadar, istikrarsızlık ve karmaşanın hüküm sürdüğü bütün yerlerde olduğu gibi, Irak’ta da mezhepsel çatışmalardan ve otorite boşluğundan yararlanıp, yayılmaya devam edecektir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.