İhsanoğlu’dan Demirtaş’a:
İlk turu 10 Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sonucu belirleyecek kritik seçmen kitlesinin “Kürtler” olduğu yaygın biçimde dile getiriliyor. Bu nedenle bu seçimlerin en kritik konularından birini adayların “çözüm sürecine” bakışı oluşturacak. Nitekim hesaplarını bunun üzerine kuran Başbakan Erdoğan, salı günü adaylığını açıklarken “çözüm sürecinin devamı” vaadini öncelik olarak dile getirdi.
Silah terk edilmeli, süreç hızlanmalı
Erdoğan’ın karşısına CHP ile MHP ve diğer küçük partilerin ortak adayı olarak çıkan Ekmeleddin İhsanoğlu, “Kürt sorunu”, “terörizm” ve “çözüm süreci” konusunda ne düşünüyor? Parlamento Büro Şefimiz Ayşe Sayın ile birlikte Yeniköy’deki evinde görüştüğümüz İhsanoğlu’na bu soruyu yönelttiğimizde konuya bakışını şöyle aktardı:
“Bu konudaki sıkıntılarımız hepimizin canını çok yaktı. Toplum bu meselenin barış içerisinde, kan dökülmeden çözülmesini istiyor. Benim düşüncemin temelinde de şunlar var: Her şeyden önce silahların terk edilmesi ve barış sürecinin hızlandırılması gerekli.”
Daha fazla hak ve özgürlük
İhsanoğlu koyduğu bu hedefe ulaşılabilmesi için iki önemli ilkenin gözetilmesi gerektiğinin altını çiziyor:
“Öncelikle yurttaşlara daha fazla insan hak ve hürriyetleri tanımak. İkincisi ise Avrupa normlarına uymak. Tüm toplumun hak ve özgürlüklerinin Avrupa standartlarına yükseltilmesi gerekli.”
Modern dünya nasıl çözüyorsa
Sorunun çözüm yolunda “iki rehber”e ihtiyaç duyulduğunu aktaran İhsanoğlu, bunları da şu şekilde sıraladı:
“İlki kendi tarihimiz bize en iyi rehberdir. Biz Anadolu’da bin seneden fazla bir süredir beraber yaşadık. Böyle bir ihtilafımız, kavgamız hiç olmadı. Beraber yaşam genlerimize, ruhumuza işledi. Bunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Bunu anlamazsak çuvallarız.”
“İkinci rehber ise bu gibi sıkıntılar yaşayan diğer ülkelerin deneyimleri. Bu gibi sıkıntıları olan tek ülke biz değiliz. Avrupa’da ve başka yerlerde buna benzer sıkıntılar oldu. İngiltere’de, IRA örneği gibi. Bunların hepsi görüldü. Modern dünya bu sorunları nasıl çözüyor ona bakmak lazım.”
Meclis devre dışı bırakılmamalı
İhsanoğlu, sorunun çözümü için yürütülecek çalışmalarda “şeffaflık” ilkesinin de önemine değinerek şöyle devam etti:
“Bunları belirli bir olgunluğa getirdikten sonra, şeffaflık içinde yapmak lazım. Tabii ki, diplomaside ve siyasi mücadelelerde her şey ortaya açıklanamaz. Fakat belli bir noktadan sonra toplum desteği için parlamentonun devre dışı bırakılmaması lazım.”
TBMM’nin önemini şöyle vurguladı:
“Unutmayalım ki bu ülke İstiklal Savaşı verirken Gazi Meclis’i açık tutarak bunu idare etti. Herhalde bu İstiklal Savaşı kadar zor bir şey değildir. Meclis’i kesinlikle devre dışı bırakmamak lazım. Herkes bu ülkeyi seviyor. Ülkenin birlik bütünlüğünü istiyor. Zaten bunu istemeyenlerin Meclis’te de yeri yoktur.”
‘Anadili haktır’
Sorunun görüşmelerle çözümüne inanan İhsanoğlu, Kürt sorununun önemli unsurlarından biri olan ‘anadili’ meselesine nasıl bakıyor? Sorumuzu şöyle yanıtladı:
“İnsan anadilini konuştuğu yeri vatan bilir. Anadili, insanın en temel hakkıdır. Ana sütü gibidir. Ben bunu kendi ailemden biliyorum. Kahire’de doğdum ama annem, babam, teyzelerim ve bizimle beraber yaşayan Türk aileler içinde olduğumuz zaman kendi vatanımızda hissediyorduk. Anadolu tarihinin din, mezhep ve etnik köken yönünde zenginliğinin tabii bir neticesi olarak ülkemizde pek çok etnik grup iç içe yaşamaktadır .Bu grupların yerel dillerini özgürce kullanmaları en tabii haklarıdır. Anadili hakkı kutsal bir haktır. Tartışması olmaz. Yasaklanması kabul edilemez.”
Yasaklar sorunu tırmandırdı
“Geçmişte bu hususta yapılan yanlış uygulamalar maalesef mevzuyu tırmandırmış ve olmaması gereken noktalara çekmiştir. Vatandaşın evinde, çarşıda anlaşabileceği ortam ve durumda yöresel lisanı ile hitabı rahatsız etmek bir yana duyduğumuzda yüzümüzü gülümsetmelidir.”
Ama ortak dilden vazgeçilemez
“Ancak asla unutulmamalıdır ki ortak dil, hepimizin birbirini anlayabilmesi, birbiriyle anlaşabilmesi ,doğru iletişim ve sistemin kesintiye uğramaması adına fevkalade gereklidir. Ortak dil “millet” olmanın vazgeçilmez bir unsurudur. Özellikle zorunlu eğitim süresi içerisinde milletin bağdaştırıcı ve birleştirici en önemli elemanı olan dilde tek vücut olmak zaruridir.”
İhsanoğlu’nun çözüm süreci ve ana dilde eğitim tartışmasına bakışı böyle. Barış sürecinin Meclis’in de devreye sokularak hızlandırılmasından yana. Ancak silahların terk edilmesi koşuluyla. Diğer yandan anadilini öğrenilmesini bir hak olarak görüyor. Ancak özellikle ilk öğretimde ülkenin ‘ortak resmi dilinin’, eğitim dili olarak kullanımından yana. Bunun milleti birleştirici olacağı düşüncesinde. Çözüm süreci konusundaki bu görüşleri önümüzdeki günlerde çokca tartışılacak gibi gözüküyor.
Demirtaş’tan da ‘oy’ istedi
İhsanoğlu çözüm süreci ve anadili konularındaki yaklaşımını HDP Eş Genel Başkanları ile geçen hafta yaptığı görüşmede de aktarmış. Kurmaylarından edindiğimiz bilgiye göre, İhsanoğlu o görüşmede AKP hükümetinin ‘Demokrasiyi geliştiriyorum’ söylemi adı altında ‘Gücü tekelleştirdiğini’ belirterek “Bu tavrın çözüm sürecinin önünü açamayacağı” mesajını vurgulamış. İhsanoğlu görüşmede, “Yaşanan sıkıntı, demokratikleşme adı altında giderek tek adam yönetimine yöneliniyor olunmasıdır” ifadelerini kullanmış.
Erdoğan karşısında yarışan iki adayın bu ilk tanışmasında sıcak diyaloglar da yaşanmış. İhsanoğlu görüşme yapıldığı dönemde henüz adaylığı kesinleşmemiş olan Demirtaş’a, “İkinci turda oyunuzu isterim” demiş. Demirtaş da kendisine, “İnşallah. Biz sizi tanımaktan memnun olduk. Ama biz ikinci tura kalırsak biz de sizin oyunuzu isteriz” yanıtını vermiş.
Bakalım seçim ikinci tura kalacak mı? Eğer kalırsa kim kime destek verecek?...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.