Bizimki sıkıntılı ve sıkıcı bir ülke.
Bunca derdin kederin arasında arada bir kendimize biraz eğlence bulmamız, biraz eğlenmemiz de gerekiyor.
Benim son günlerdeki eğlencem, Anayasa reformuna “hayır” diyeceklerin bu “hayır” için bulmaya çalıştıkları mazeretler.
Zor bir yükün altındalar.
Hem demokrat olmak, hem de “demokrasinin çanına ot tıkayan” bir anayasanın değiştirilmesine karşı çıkmak kolay bir iş değil.
12 Eylül Anayasası’nın değiştirilmesine “hayır” diyeceksin ve buna “demokratça” bir neden bulacaksın.
Acemi bir jonglörü seyreder gibi oluyor insan, ellerindeki topları düşürüp duruyorlar ama aynı ciddiyetle onları atıp tutmayı sürdürüyorlar.
Ne dedikleri tam anlaşılmıyor.
Sanırım, “hükümete muhalif” oldukları ve hükümetin politikalarından memnun olmadıkları için bu değişikliklere karşı çıktıklarını söylemeye çalışıyorlar.
Bizimki gibi “sistemin” gizli iktidarının mıh gibi durduğu ve “sivil iktidarları” esir aldığı ülkelerde, hem aydın, hem demokrat olmak hem de “sistemin” sürmesine yardım etmek isteyenlerin sığındığı o eski limana sığınmaya uğraşıyorlar.
Baskıcı ülkelerde “demokratlıkla muhaliflik” birbirine bağlı bir biçimde ortaya çıktığından, onlar “demokratlıklarını” muhalefetleriyle kanıtlamaya uğraşıyorlar.
Onlar, muhalifler.
Peki, neye muhalifler?
Hükümete muhalifler.
Peki, hangi noktada hükümete muhalifler?
Hükümetin sistemle çarpıştığı noktada hükümete muhalifler.
Hükümet, bu zorba sistemin vurucu elemanı olan Ergenekon’un yakalanmasını desteklediğinde hükümete muhalifler, sistemin can damarı olan “yüksek yargıya” dokunduğunda hükümete muhalifler.
Normal bir ülkede hükümet ve sistem birbiriyle iç içedir ama bizim ülkede hükümet bir yanıyla “sisteme” bağlıyken, bir yanıyla sisteme karşıdır.
Eğer sen muhalefetini “sisteme” karşı yapıp, hükümeti de “sistemle işbirliğine” giriştiğinde eleştirirsen, “muhalifliğin ve demokratlığın” gerçek bir zemine oturur.
Ama sen hükümeti “sistemle yan yana durduğunda” değil de, sistemi değiştirmeye çalıştığında eleştirirsen, “sistem savunuculuğunu” kolay bir muhalefetin arkasına saklayıp insanları kandırmış olursun.
Hükümeti, Avrupa Birliği yolunda yapması gereken reformları savsakladığında, Şemdinli savcısının cezalandırılmasında işbirliği yaptığında, Kürtlerin haklarını vermekten kaçındığında, YÖK’ü kaldırmadığında, seçim barajını düşürmediğinde, ihale yasasını düzeltmediğinde eleştirirsen, bu, hükümete ve onun bir parçası haline geldiği sisteme yönelik gerçek bir muhalefettir.
Çünkü bunlar, bizim “çift kimlikli” sivil iktidarın sistemin parçası gibi davrandığı, sistemi koruduğu eylemlerdir.
Ama hükümet bu sistemin “anayasasının” önemli maddelerini değiştirip, özgürlükler için yetersiz de olsa önemli bir adım attığında, “hükümete muhalefet” adına bu adıma karşı çıkarsan sistemi savunmuş olursun.
Ve sistemi savunarak demokrat olamazsın.
İşbirlikçiliğini gizlemeye çalışan bir işbirlikçiden başka bir şey de olamazsın.
Gerçekten bu sistemin değişmesini isteyenlerin, “sisteme” karşı “mutlak” bir muhalefet sürdürürken, hükümete karşı “esnek” bir muhalefet sürdürmesi gerekir.
Hükümeti, sistemle iç içe geçtiği zaman eleştirir, sistemi değiştirmeye çalıştığında desteklersin.
Sisteme karşı verilen mücadelede, “stratejik” hedef bu zorba sistemdir, sivil iktidar “taktik” bir hedeftir.
Çünkü “hükümetler” seçimlerle değişir ama “sistem” seçimlerle değişmez.
Sistemi değiştirmek için “seçimlerden daha derin ve daha keskin” hamleler gerekir.
Ordu vesayetini, yargı vesayetini, darbe anayasasını değiştirmek gibi hamleler.
Bu amaçla atılan her adım, sistemin bütünüyle değişmesine giden yolda bizi ilerletir, önümüzdeki duvarın biraz daha incelmesini sağlar, değişim çabasını biraz daha güçlendirir.
Son anayasa değişikliği, “çifte kimlikli” sivil iktidarın “ilerici yüzünün” gerçekleştirdiği değişikliktir ve “sistemle” sorunu olan herkesin desteklemesi gerekir.
Siz, sistemi savunmak için “Anayasa değişikliğine” karşı çıkanların “hükümet” mazeretine aldırmayın, onlar hem “demokrat” olup hem “sistemi savunmak” için başka bir yol bulamıyorlar.
Hem demokrat görünüp hem de demokrat olamayanların kıvranmalarını ciddiye almadan izleyin onları, acemi jonglörler gibi topları her düşürdüklerinde güldürürler sizi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.