Dün, sosyalizm gibi bir düşünce sisteminin, düşünsel yöntemin kendisinden ileri gelmeyen, bir çeşit politik pragmatizmin “yararlı” gösterdiği gerekçelerle “tadilât”a uğratılmasının yanlış, onaylanamaz bir şey olduğunu yazmıştım (Alpan Bey, benim bunu önerdiğimi yazmıştı). Bugün, ilk bakışta bununla çelişir gibi gözükebilecek birkaç şeye daha değineceğim.
Şöyle buyurmuş A.S. Alpan: “Durum böyle olunca sosyalizm ulusal çerçevedeki hegemonik ideolojiler ve toplumsal yapılar karşısında montaja müsait dağınık ve bir kısmı gözden çıkarılabilir ‘lego parçaları’ haline geliyor.”
Tamam, pragmatizm adına sisteme müdahale edilemez. Ama A.S. Alpan, eklemlenmeyen, yekpare teoriler veya ideolojiler olduğunu mu sanıyor? Nerede bulmuş bunları?
Örneğin; Marksizm var. “Bölünmez bir bütün.” O kendi başına bölünmez bir bütün ama ortada benim gibi bazı densizler veya hainler var; bunlar, o bütünün bazı “lego parçalarını” yerinden söküp bu beyin deyimiyle, ne olduğunu bilmediğim “doğruculuk” veya Kemalizm veya dinden alınmış bazı başka “lego parçaları”nı oraya monte etmeye, vidalamaya çalışıyorlar.
Marksizm böyle bölünmez bir bütünse, nasıl oluyor da bazı yaşını başını almış adamlar oturup “Genç Marx/ Olgun Marx” tartışması yapabiliyorlar, olanca ciddiyetleriyle? Haklıdırlar, haksızdırlar, o ayrı konu, ama belli ki aynı Karl Marx denen adamın iki ayrı tarihte yazdığı metinler arasında ciddi bir uyumsuzluk görüyorlar. Ben kendimi Marksist sayarım, ama Marx’ın sözgelişi bazı Slav ırkı üstüne söylediği bazı sözlerin altına imzamı atmam. Tabii bunların ille de “Slav ırkı”yla ilgili olması gerekmiyor.
Ya da niye “Marksizm-Leninizm” diye bir şeyin sözü ediliyor? “Leninizm” oraya, daha önce orada olmayan bir şeyler katmadıysa, böyle bir tamlamanın ne anlamı var?
Her ideoloji (ve onun içinden arıtıp çıkardığımız “teori”) bir eklemleme sonucu olarak üretilir; ideolojinin zaten başka türlü bir üretim biçimi yoktur. Onun için de, öyle hoşunuza gitmişse, eklemlenen bu ögeleri “lego parçaları” benzetmesiyle düşünebilirsiniz.
“Müslüman toplumda ben sosyalizmi insanlara başka türlü kabul ettiremem” diye düşünüp, “Bak arkadaş, ‘tarihî maddecilik’ derler, bir şey vardır” diye lafa girip, bir yerinde de “zaten ruh ölümsüzdür, onun için sevap işlemeli” falan gibi laflar ederseniz, olmaz. Oportunizmdir, şudur budur, onun için olmaz, ama bunlardan önce, öne sürülen şeyin kendisinin başı sonu birbiriyle çeliştiği için olmaz.
Ama bir teori, geçen zamanla değişen koşullar ve bu süre içinde insanlığın edindiği yeni bilgilerle, durmadan kendini yeniden yoklamak, uyumsuz ögelerin niçin uymadığını araştırmak, yani durmadan kendi “sağlama”sını yapmak durumundadır. Bu böyleyse zaman içinde terkedilen ögeler de, biçim değiştiren ögeler de yeni eklemlenen yeni ögeler de her zaman bulunacaktır.
Bunları Türkiye’de bizim de yapmamız gerekiyor. Onun için de sosyalizm zor zenaat. Bugünlerde “kapitalizmin krizi” herkesin dilinde. Ama kapitalizm birilerinin umduğu gibi ölüyorsa ve sosyalizm bu arada kendisinin nerede ve niçin yanılıp esamisi okunmaz bir hale geldiğinin hesabını yapmamışsa, bu ölümün yarattığı boşluğu kimin dolduracağı aşağı yukarı bellidir. 1929 buhranı sonunda kimleri iktidara getirdi ya da kimlerin iktidarını perçinlediyse, bugün de, onlardan başkasını beklemeyin.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.