Kuyumcu titizliğiyle ilerletilmesi gereken çözüm sürecinin Kobani protestolarının ardından geçirdiği travmanın atlatılması için büyük çaba harcanıyor.
İki şeyi birbirine karıştırmamak gerekiyor.
Hükümet, diyaloğun sürdürülmesinin her zaman gerekli olduğu inancında. Sürecin çeşitli aşamalarında yaşanan komplikasyonların tedavisi için de diyalog zaten şart. Bu nedenle, son dönemde yaşanan olumsuzlukların sonucu olarak HDP'lilerle temasın kesildiği, İmralı'ya gidecek heyetin değişeceği yönündeki algı operasyonları, hükümet kanadında tepkiyle karşılanıyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın son Bakanlar Kurulu toplantısında yaptığı açıklamanın ardından ipler biraz daha gerilirken, HDP'nin İmralı heyetinin dünkü basın toplantısı, işlerin geri dönülemez noktada olmadığını ortaya koydu.
Dünkü toplantıdan yansıyan havanın oluşmasında, önceki gün HDP'lilerle Çözüm Süreci Kurulu üyelerinden bazılarının yaptıkları görüşmenin rolü çok büyük.
Dün, HDP'li üç ismin basın toplantısının ardından sürecin yürütülmesindeki en önemli isimlerden, Çözüm Süreci Kurulu üyesi Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile telefonla görüştüm. Açıklamaları, hükümetin sürece bakışının Kobani olaylarının öncesiyle aynı çizgide olduğunu ortaya koyuyor.
Akdoğan'ın değerlendirmeleri şöyle:
* AYNI NOKTADA DURUYORUZ: Biz, 6-7 Ekim olaylarından önceki noktada duruyoruz. O durduğumuz noktada varılan anlaşma neyse aynı yerdeyiz. Bunun ön şartı da zaten bir takım hadiselerin bitmesiydi. Yol kesme eylemlerinin, asayiş, şiddet olaylarının bitmesi. Bunlar bitecek. Sokaklarda bazı illegal gösteriler, birtakım olaylar var. Bunlara son verecekler. Bu zaten daha önce anlaşılan noktada sürecin zeminini oluşturan yerdi. Burada duruyoruz. Bunu yapacaklar.
* GÖRÜŞMEDEN KAÇINMAYIZ: Bu koşullar, HDP'lilerle bir araya gelmenin, diyalog kurmanın ön şartı değildi. Bu yanlış anlaşılıyor. Devam eden diğer sürecin gereğidir diyalog kurmak. Onun ötesinde biz görüşmeden kaçınmayız. Zaten HDP'lilerle münferit olarak Meclis'te görüşüyoruz. Her türlü sorunu çözmek için elbette görüşmek, diyalog kurmak gerekiyor. Bunlar yapılıyor, yine yapılır.
* HEYETİN DEĞİŞMESİ GÜNDEMDE YOK: Böyle bir şey yok. Heyetin değişmesi derken, mevcut gidenler gitmeyecek, başkası gidecek gibi olumsuz bir algı estiriliyor. Onlar da, 'kimse müdahale edemez' gibi gereksiz şeyler söylüyorlar. Böyle bir şey gündemde yok. Giden üç isme sanki hükümet müdahale ediyor, değiştirmek istiyor gibi bir hava veriliyor. Hükümetin giden heyetle ilgili bir tasarrufu yok.
* ÖNCE NORMALLEŞME YAŞANMALI (HDP'lilerin, 'müzakere mekanizmalarının kurulmasında mutabakat sağlandı' açıklaması konusunda): Muhtemelen görüşme trafiğinden bahsediyorlar. Bakın, ilerleme birçok konuda sağlanabilir. Önemli olan Kobani olaylarından sonra bozulan toplumsal algının düzelmesidir. Siyasi iklim, toplumsal algı bozukken, insanlar hâlâ güvenlik ihtiyacı hissederken, bölgede örgüt ciddi zulüm ve baskılar yaparken, ileri konuşmalar yapmak, 'şu adım atılacak, bu adım atılacak' gibi konuşmak daha çok ajite ediyor insanları. Bu nedenle, daha sonraki adımları konuşmak için bir normalleşme yaşanması lazım. Bu normalleşmenin olması için de herkesin katkı vermesi lazım. Bölge, kısmen sakinleşti ama neticede bunun kalıcı olması önemli. Birtakım yerlerde yine illegal gösteriler, bazı hadiseler oluyor. Bunlara bir an önce son verilmeli.
* NİHAİ HEDEF SİLAH BIRAKMALARI: Eylemsizliğin tüm boyutlarıyla hayata geçmesi bu sürecin temel zeminidir. Bunun yapılması lazım. Daha önce bu yarım yamalak bir durumdu. Bunun tam anlamıyla ve gerçekçi bir şekilde uygulanması gerekiyor. Onun ötesinde yapılan görüşmelerdeki konu Türkiye'yi terk etmeleriydi. Bu önemli bir gündem maddesi. Ama neticede nihai amaç örgütün silah bırakmasıdır.
* BAYIK'INKİ ANLAMSIZ LAFLAR: Şimdi HDP'nin açıklamaları olumlu ama Kandil'den farklı sesler de gelebiliyor. Süreçte herkesin kendi durumunu netleştirmesi lazım. Biri bir tarafa çekerken öbürü başka bir tarafa çekerse yürümez. Cemil Bayık, (KCK Eşbaşkanı) 'Afrin'e El-Nusra saldırırsa çözüm süreci biter' gibi bir şeyler söylemiş. Bunlar anlamsız laflar. Dünyanın herhangi bir yerindeki gelişmeyi Türkiye'deki çözüm süreciyle ilişkilendirmek ve olan biten her şeyi Türkiye'den bilmek katkı sağlamaz.
* KANDİL ENFEKTE OLDU (Öcalan ile Kandil arasında uyum sorunu mu var?): Bölgesel gelişmelerde bir enfekte olma durumu görülüyor Kandil'de. Hem silahın bölgesel gelişmelerde çok fazla ön plana çıkması, birtakım örgütler vs. hem de birtakım enfeksiyonların olduğu, birtakım yönlendirmelerin olduğu anlaşılıyor. Çözüm sürecinin arkasında duracaklarsa, çözüm sürecinin ruhuna uygun laflar edilmesi, buna uygun konuşmalar yapılması lazım. Böyle tehditlerle, şantajlarla olmaz. Gelinen noktada bunların hiçbir anlamı yok.
* TAM YOL İLERİ: Tam yol ileri diyoruz. Hedef, PKK'nın silah bırakması. Bunun temel zemini de eylemsizliğin tüm boyutlarıyla hayata geçmesi. Bunlar olduğu takdirde süreç hızlı bir şekilde ilerler. Ama yol kesme, haraç alma, sokaklarda nümayiş çıkarma gibi olaylar kabul edilemez ve bunlara da müsamaha gösterilemez. Süreç var diye de sessiz kalmayız. İllegalitenin üzerine devlet kararlı bir şekilde gidecek. Güvenlikten taviz veremeyiz.
* KARAR DAVUTOĞLU DÖNDÜKTEN SONRA (HDP'lerin İmralı ziyareti ne zaman gerçekleşecek?): Başbakanımız bugün (dün)yurtdışına çıkıyor, döndükten sonra değerlendiririz.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.