• BIST 9739.72
  • Altın 3073.648
  • Dolar 35.4674
  • Euro 36.6134
  • İstanbul 6 °C
  • Diyarbakır 2 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 8 °C
  • Berlin 4 °C

Hrant'ın acısı... Vakıf yağması...

Oral Çalışlar

Kendi binasında kiracı durumuna düşen Ermeni ilkokulunun binayı boşaltması istenmişti. Çocukların sıraları dışarı atılmıştı... Hrant anlattı, ben yazdım. 

Azınlıkların mallarının nasıl yağmalandığını ilk kez Hrant Dink’ten öğrenmiştim. Ondan öğrenip Cumhuriyet’teki köşemde yazmıştım. 1936 yılında, devlet azınlıklardan ve Müslüman vakıflarından ellerinde bulunan taşınmaz malların bir dökümünü istemişti. Onlar da listeler halinde sunmuşlardı taşınmazları...

12 Mart 1971 askeri darbesi döneminde, bir Yargıtay kararıyla, azınlık vakıflarının 1936 yılından sonra elde ettikleri bütün taşınmaz mallara el konuldu. 1936 listesinde yer almayan her türlü mülk gasp edildi. Yani 35 yıl boyunca Hıristiyanlara ve Musevilere ait vakıfların satın aldığı veya kendilerine bağışlanan bütün mallara el konuldu.

Bunlardan birisi de Şişli’deki Bomonti İlkokulu’nun binasıydı. Kendi binasında kiracı durumuna düşen Ermeni ilkokulunun binayı boşaltması istenmişti. Çocukların sıraları dışarı atılmıştı... Hrant anlattı, ben yazdım. Kamuoyunda belli bir duyarlılık oluştu, öğrenciler kiracı olarak da olsa eski binalarına geri döndüler.

Yeni kararname ve Tuzla Kampı

AK Parti hükümeti, bayram öncesinde, ‘Kanun Hükmünde Kararname’ çıkartarak yağmalanan malların iadesi konusunda bir adım attı. Gasp edilen mülkler (veya ekonomik değerleri) iade edilecek. “37 yıldır insafsızca yağmalanan bu taşınmaz mallar şimdi sahiplerine nasıl geri dönecek” sorusu ile karşı karşıyayız. Karmaşık bir süreç olacağı kesin.

Bu haberi duyunca, sevgili arkadaşım, kardeşim Hrant’ı hatırladım. Onun yaşamının dönüm noktalarından birisi olan Tuzla Kampı’nı da... Elleriyle, emekleriyle yarattıkları bu kampın aynı mahkeme kararıyla ellerinden alınmasını acıyla, hüzünle anlatmıştı:

“Dümdüz bir araziydi bizi alıp götürdüklerinde. Birkaç yüz metre ilerisinde de, henüz el değmemiş bir göl ve yanında tertemiz bir deniz. İlkokul iki ile beşinci sınıflar arasında okuyan çelimsiz öğrencilerdik, 20 kişi kadar...

Ve kazmaya başladık önce. Kazdık, çadır çubuklarını diktik; kazdık, fidan diktik; kazdık, kuyu açtık. Başımızda bir inşaat ustası ve biz, 20 çocuk amele, kazdık, temel attık ve bina inşa etmeye başladık. Yanı sıra kazdık, kümes yaptık, ahır yaptık. İnanın o yıl hep kazdık.

Tam üç ay boyunca çalıştık çabaladık ve o dümdüz çorak araziyi giderek yeşillenen, giderek renklileşen, üzerinde binalar yükselen ve görenlere “A!.. Buraya insan eli değmiş, burada insanlar yaşıyor” dedirten bir yer haline getirdik. Kamp hayatı yaşamaya gitmiştik, kamp inşa edip döndük yatılı okulumuza o yaz...

Ve o yazlar, yıllarca ardı sıra hep böyle devam etti. Her yaz gittik Tuzla Kampı’na. Biz çocukların sayısı da giderek arttı... Yıllar geçtikçe ağaçlar boyumuzu geçti, binaları kapladı, kampın göğü geçit vermez oldu kızgın güneşe, gölgeleşti her bir yan...

Gelen imrenir, gören imrenirdi. ‘Aşkolsun’ derdi herkes, ‘Aşkolsun’.

...Günün birinde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden bir yazı geldi kampın sahibi Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi’ne. Azınlıklara ait vakıflar 1936 yılından sonra bu ülkede herhangi bir gayrimenkul satın alma, mülk edinme hakkına sahip değilmiş meğer... Kamp da eski sahibine iade edilecekmiş. Dediklerini de yaptılar doğrusu... Biz öylece cascavlak kaldık ortada... Kamp yeri ve binası şimdi öyle duruyor orada... (Agos, 5 Temmuz 1996)”

Tuzla kamp yeri, parasını alıp satan eski sahibine bedelsiz geri verilmişti. O da başkasına satmıştı. Bu tam anlamıyla bir gasptı. Müslüman olmayan yurttaşın malının mülkünün yağmalanması için bir mahkeme kararı yeterli olmuştu. 37 yıl kimsenin gıkı çıkmamıştı, Hrant ortaya çıkıncaya kadar...

Yeni kararname gereğince bu kamp yerinin de Gedikpaşa Kilisesi’ne verilmesi söz konusu olacak mı? Henüz bilmiyoruz. Uygulamayı göreceğiz.

Hrant, kamp ellerinden gittikten sonraki son satırlarında şöyle diyordu:

“Şimdi ne bekleniyor benden? ‘Helal olsun’ mu diyeyim yani? Yoksa ‘Aşkolsun’ mu?”

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89