• BIST 9659.96
  • Altın 3002.717
  • Dolar 34.5123
  • Euro 36.1711
  • İstanbul 7 °C
  • Diyarbakır 3 °C
  • Ankara -1 °C
  • İzmir 6 °C
  • Berlin 12 °C

Hoyratlık

Ahmet Altan-

Belki yanılıyorum ama şu anda siyasetin ve toplumun ön sıralarında yer alan bütün partilerin ve kuruluşların on yıl içinde ya yok olacağını ya da bugünkünden çok farklı bir biçime dönüşeceklerini düşünüyorum.

Türkiye son on yılda büyük bir dönüşümden geçti.

Ve çok garip bir şey oldu.

Bu dönüşümü sağlayanlar bile kendi sağladıkları dönüşümün gerisinde kaldı.

Bizim hemen önümüzde büyük bir metro inşaatı var, yaklaşık üç yıl boyunca yağmurda, çamurda, karda çalıştılar, şimdi artık inşaatı tamamlıyorlar, son rötuşlarını yapıyorlar.

Bir iki aya kadar, bu büyük projeyi gerçekleştiren işçilere burada gerek kalmayacak.

Onların yerine metroları sürecek makinistler, hat sinyalizasyonlarını ayarlayacak teknisyenler, seferleri düzenleyecek plancılar gelecek.

Türkiye de büyük bir inşaatı tamamladı ama metroyu sürmeye hazırlanacağına inşaatı sürdüremeye uğraşıyor.

İnşaat bitti.

Metroyu sürecek kadrolar lazım.

Şu andaki hiçbir kuruluş da “makinist” kadrolarına sahip değil.

Ayrıca metronun nasıl sürüleceğine dair hiçbirinin de bir fikri bile yokmuş gibi gözüküyor.

Eğer bu metroyu çalıştıramazsak, bir zaman sonra bin bir emekle yapılan bütün o raylar, istasyonlar, inşaatlar eskiyip dökülmeye başlayacak.

Burada kendini değiştirmeye en muktedir güç olarak gene de AKP gözüküyor.

Bunun iki önemli nedeni var, bunları da dün Neşe Düzel’le yaptığı gerçekten olağanüstü konuşmada KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır açıkladı.

Birinci neden Başbakan Erdoğan’ın kendisi.

Erdoğan şu anda Ağırdır’ın deyimiyle “keyfîlik” içinde tökezliyor ama partisini ve toplumu yeni bir dönüşüme yönlendirebilecek karizmaya sahip tek lider o gözüküyor.

Eğer on yıl önceki heyecanını ve değişim enerjisini yeniden bulabilirse, bundan sonraki süreçte de AKP’yi yeni bir parti haline dönüştürebilir ve topluma liderlik edebilir.

İkincisi de gene Ağırdır’ın işaret ettiği bir özellik.

Avrupa Birliği vizyonuna sahip olan tek parti AKP.

Bu vizyondan, “keyfî bir yönetimin” lüksünü yaşamak için vazgeçti ama eğer bir çıkmazda patinaj yaptığını fark ederse yeniden bu vizyona sahip çıkabilecek bir tecrübesi bulunuyor.

Ağırdır’ın dediği gibi şu anda hiç kimse toplumun önüne bir “vizyon” koyamıyor.

Hâlbuki Avrupa Birliği o “vizyonsuzluğu” ortadan kaldırabilecek bir hedef olarak hâlâ ortada duruyor.

AB vizyonunun gerisinde kalarak da Türkiye’nin önümüzdeki on yılının rotasını çizebilmek mümkün gözükmüyor.

Zaten yaşadıklarımız belli.

Bugün devlet diye bir şey yok.

Uludere’de kanıtlandığı gibi asker tam bir başıbozukluk içinde, polisle hükümet çatışıyor, yargıyla MİT arasında neredeyse kan davası var.

Kürt sorunu, hâlâ 1900’ların başında kalmış olan, “tek parti, tek lider” anlayışından bir milim öteye gidemeyen, ne Kürtlere ne Türklere demokrasi ve hukuk vaat edemeyen PKK’ya endekslenmiş vaziyette.

Kürt halkının haklarını konuşan kimse kalmadı, iktidar bu konuda parmağını bile kımıldatmıyor.

Hâlâ Nevruz gösterilerini yasaklama peşinde bir ülkeyiz.

Bunun saçmalığını bile göremiyoruz.

Çağdışı yasalar yüzünden, şarkı söylemekten gösteriye katılmaya kadar birçok tuhaf nedenden binlerce insan hapiste.

İnsanların “haklı” nedenlerle tutuklandığına kimsenin güveni yok.

Bir de üstüne üstlük, askeriyenin boşalttığı alanı aynı “mutlak güçle” doldurmak için siviller arasında sürdürülen evlere şenlik bir iktidar kavgası var.

Bütün bunlar, “inşaat” işçiliğinden “makinistliğe” geçememek yüzünden oldu.

Türkiye yenilendi, toplum yenilendi ama kurumlar yenilenemedi.

İnşaat bitti.

Şimdi sıra metroları sürmekte.

Metroların nasıl sürüleceğinin “prospektüsü” de Avrupa Birliği’nde duruyor.

Şimdi, ya bu kadrolar yeni süreçte “makinistliği” öğrenecek ya da yazının başında da söylediğim gibi ortadan sessizce kaybolacaklar ve yerlerine yeni makinistler gelecek.

İster makinistliği öğrensinler, ister inşaat işçisi kalarak metronun yönetimini ellerinde tutmak için diretsinler, sonunda bugünkü siyasal ve toplumsal aktörlerin hepsi değişecek.

İnşaat bitti.

Bu inşaatı gerçekleştirenlere minnettarız ama bu minnettarlığı bize kendi kurdukları metroların asla çalışmamasıyla ödetmesinler.

Kendi yaptıkları inşaata da ihanet etmiş olurlar.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89