• BIST 8946.58
  • Altın 3033.718
  • Dolar 34.2777
  • Euro 37.0994
  • İstanbul 15 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 7 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 13 °C

Hepimiz Cahiliz!

Ersin Tek

"Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım, başım göğe değerdi." (İmam Ebû Hanife)

Bazı insanların çok şeyi bildiğini düşünürüz. Bazen yüceltici, bazen de suçlayıcı bir edayla “filankes, çok şey biliyor” deriz.

Bu durum şuna benziyor; Bütün insanlığın sahip olduğu bilgi, okyanustaki bir damla kadar etmezken, kalkıp bu küçücük damlanın içinde bir hiçlik mesabesinde bilgisi olan kimseye ‘çok şey biliyor’ deriz. Oysa evrendeki devasa bilinmezliği göz önünde bulundurduğumuzda böyle bir insanda hiç bilgi yoktur. Bizde de hiç bilgi yoktur. Hepimiz cahiliz. Thomas Edison'un sözleriyle: “Herhangi bir şey hakkında yüzde birin milyonda biri kadar şey bilmiyoruz.” Bırakın bilmeyi, görmeyi ve ziyaret etmeyi, varlığını tahmin bile edemeyeceğimiz bilgi (bilinmezlik) okyanusları, denizleri ve çölleri vardır.

Bu nedenle bilinecek ne varsa bildiklerini düşünenlere karşı gözümüzü dört açmalıyız. Bu kimseler bize hep aynı şeyi söyler: “Her şey falan kitapta açıklanmıştır, her şeyi falanca kimse bilmektedir, bilmeniz gereken başka bir şey yok.” Binlerce yıldır bu tür kimselere ve şeylere tahammül ediyoruz. “Durun bir dakika, bu iş öyle değil, başka şekilde de olabilir, bu konuda bilginiz-bilgimiz yetersizdir...” diyenlerin derisini yüzdüler, diri diri yaktılar, giyotinin altına yatırdılar, kafalarını kestiler, gözlerini oydular, sürgüne yolladılar...

Her şeyi bildiğimizi (bilimin her şeyi bildiğini) sandığımız konusunda, belki de şu anda (bilimsel ve teknolojik ilerlemenin hızlı olduğu bu çağda) ortaçağın karanlığından bile daha fazla tehlikedeyiz. Bugün insan bilgisinin bütün hazinesine bir ‘google’ tıklaması mesafesindeyiz. Bu oldukça hoş ve güzel görünüyor. Fakat bilginin gelecekte tek elde toplanması, tekelleşmesi ve yeni bir kutsal metne dönüşme tehlikesini taşıyor.

Bu anlamda ihtiyacımız olan şey bir hazine dairesidir; bilginin değil cehaletin hazine dairesi. Cevapları değil soruları veren bir şey. Gösterişli olan olgular üzerine değil, cehaletimizin karanlık ve buğulu köşelerine ışık tutan bir şey...

Bundan kurtulmak için de okumak, çok okumak gerek ama çok okudukça ümmileşmek, yani cehaletinin bilincine ermek gerekiyor; öze dönmek için...

Ve unutmamalı ki, her okumanın ömrü bir sonraki okumaya kadardır; insan ne kadar çok okursa o kadar eksilir, yani eksikliğinin büyüklüğünü kavramaya o kadar çok yakınlaşır. Fakat her zaman için bu böyle değildir. Aksi durumlar da mümkündür; Çok okumak, kişiyi kendisine (algısına) mahkûm ediyorsa, kişi yabancılaşmanın yolundadır. Çok okumak, kişiyi kendisine açıyorsa eğer, kişi ben olmanın (aydınlığın) yolundadır.

Bugün, her okuduğunu (yani algısına sığanı) mutlak doğru kabul eden, her şeyi okuduklarından ibaret gören, her okuduğunu içselleştirmeden (akıl, ruh ve gönül süzgecinden geçirmeden) pazarlamaya ve dayatmaya kalkışan, her okuduğunu günlük ihtiyaç ve çıkarlarına uyarlayarak yoluna devam eden ve her okumasında hakikatten biraz daha uzaklaşanların sayısı gitgide artmaktadır.

Maalesef! Bu kimseler için çok okumak geri dönülmesi zor bir yola, kibre, karanlığa dönüşmekte ve çok okumanın faydaları azalmakla beraber, zararları artmaktadır.

Bu karanlığı bertaraf etmek için de yine okumak, çok okumak gerekecek ama doğru okumak!

Doğru okumak için hakikati arzulamak gerekiyor. Hakikati anlamak ve hissetmek için vicdanı diri tutmak gerekiyor. Vicdanın üstünü örtmemek ve diri tutmak için de hiçbir sistemin, kurumun ve kişinin hakimiyeti ve himayesi altında kalmamak, kimseden medet ummamak, kimsenin yanlışına ortak olmamak, ucuz hesaplar ve geçici bir dünya için kimseye kul ve köle olmamak gerekiyor.

Bütün dünyalıklarımızı kaybetmek pahasına bile karanlığa karşı bilinçli bir itiraz ve kararlı bir karşı duruş geliştirmek gerekiyor. Ancak bu şekilde olursa, kaybetmek kazanmaya, yani doğru okumaya dönüşebilir.

Bunlar, yazması kolay ama yaşanması zor şeylerdir. Ancak hatırla(t)mak hepimiz için farz...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89