Geçen pazar günü HDP’nin İstanbul İl Kongresi’ne katıldım. Kongreye ilgi yüksekti. 15 bin kapasiteli salonda çoğunluğunu gençlerin ve kadınların oluşturduğu çoşkulu bir kalabalık vardı.
Türkiye mozaiğini yansıtan çeşitli etnik, dini, kültürel vd. dinamiklerin sembolik düzeyde katıldıkları kongrede Kürt yurtseverleri ağırlıktaydı. Özgürlük hareketinin vefakar ve emektar insanları kötü hava koşullarına aldırmadan gelmiş, salondaki yerlerini almışlardı.
Kitle kongre için gelmiş, HDP’yi güçlü bir biçimde sahiplenmişti ama, onu motive eden Kobanê ve Şengal direnişleriydi. Konuştuğum herkes oralara kilitlenmiş gibiydi.
Kitle engin sağduyusu sayesinde Kürdistan’daki gelişmelerin kendi kaderini belirleyeceğinin farkındaydı. Bu yüzden aklı oradaydı. Ve elbette gelişmelerden kaygı duymaktaydı.
Salonun nabzından IŞİD’in yarattığı travmanın uzun süre devam edeceği anlaşılıyordu. Bundan olsa gerek halkın Kürt siyasetinden beklentileri de artmış görünüyordu.
Halk son 30 yılda gerçekleştirdiği mucizenin kalıcı bir kazanıma dönüşmesi için siyasete tarihi sorumluluklar yüklüyor, Kürt partilerinin birleşmesini ve Ulusal Konferans’ın gerçekleşmesini istiyor, her fırsatta bunu dillendiriyordu.
Bütün bileşenleriyle Kürt siyasetinin halkın bu taleplerine kulak vermesi; birleşmesi ve nesnel gelişmelere uygun alternatif politikalar üretmesi gerekiyor.
Öte yandan Türkiye’yi merkez alan bir politik perspektife evrilen HDP’nin de bu ülkenin bütün toplumsal kesimlerini ortak ve özgür gelecek etrafında birleştirmesi, bunun alternatif siyasetini üretmesi ve bu sayede güçlü bir siyasi aktör haline gelmesi gerekiyor.
Nesnel süreç HDP’den bunu bekliyor. Ne var ki HDP sadece eleştirmekle yetiniyor. Fakat sadece eleştirmekle dünyanın hiçbir yerinde iktidara alternatif olunamıyor. Alternatif olabilmek için mevcut nesnel gelişmeyi ileriye taşımak, ona öncülük edecek birikime, yeteneğe, felsefi anlayışa ve kadrolara sahip olmak; tepkisel değil, etkisel politika yapmak gerekiyor.
HDP bu sürece öncülük ederek, Türkiye’nin yapısal sorunlarına çağdaş çözümler üreterek, devlet- toplum ilişkilerini insan odaklı bir sistem temelinde yeniden düzenleyerek alternatif olabilir. Ancak bu sayede Türkiye’deki muhalefet boşluğunu doldurabilir. Kaldı ki Türkiyelileşmenin yolu da buradan geçiyor. Ancak burada bir boşluk yaşanıyor.
Halklarımızın geleceği açısından çok önemli olan Avrupa Birliği üyeliği, enerji koridoru politikası ve Türkiye’nin savunma stratejisiyle Kürtlerin Ulusal Konferans süreci gibi birçok konunun kongrede gündeme bile gelmemesi yaşanan boşluğa işaret ediyor.
Eşbaşkanların bu konulardan söz dahi etmemesi bunu gösteriyor.
Oysa NATO içinde önemini görece yitiren Türkiye, ABD-Rusya ekseninde yeni bir misyon üstleniyor. Bu da Türkiye’nin rejimini ve iç siyasi dengelerini kökten değiştirmeye aday görünüyor.
Türkiye, Soğuk Savaş döneminin ‘karakol’ ülkesinden ‘enerji koridoru bekçisi’ bir ülkeye geçiş yapıyor. Bunun için strateji değiştiriyor ama, HDP bununla pek ilgiliymiş gibi görünmüyor.
Fakat Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve bu eksende yeniden yapılanmasının anahtarı da onun elinde duruyor. Kürt’süz bir Türkiye artık mümkün görünmüyor ve HDP’nin burada kendine yeni misyonlar üretmesi gerekiyor.
Avrupa Birliği süreci de bu misyonların başında geliyor. Dolayısıyla HDP’nin Türkiye’yi demokratikleştirecek ve uluslararası demokratik topluma entegre edecek üyelik sürecine herkesten çok destek vermesi ve hatta öncülük etmesi gerekiyor.
Ayrıca Ortadoğu’da Kürtlerin ve Kürdistan’ın stratejik önemi de giderek artıyor. HDP’nin bunun özgüveniyle hareket etmesi; en azından Kürtler arası ilişkilerde yapıcı ve yaratıcı bir siyaset izlemesi gerekiyor.
Sonuç olarak; iç ve dış gelişmeler dinamik ve yaratıcı bir HDP’ye olan ihtiyacı arttırıyor. Bunun için de sadece eleştiri üzerine bina edilmiş Soğuk Savaş’tan kalma siyaset tarzının terk edilmesi; alternatif çözümlerin üretilmesi; geniş kitlelere umut ve güven verilmesi gerekiyor.
Bunun da yolu kolektif önderlikten geçiyor.
Bir romanın bile kolektif bir çabayla yazıldığı küresel çağda liderlik, uzman ve uyumlu bir ekiple birlikte fikir üretmeyi ve geçerli çözümler geliştirmeyi zorunlu kılıyor.
Bunu başarması halinde HDP’nin yolu açık görünüyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.