• BIST 9379.83
  • Altın 3707.979
  • Dolar 37.8409
  • Euro 41.3004
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 18 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 11 °C

HDP ve yeni Meclis

Enver Sezgin

7 Haziran Genel Seçimleri’ni geride bıraktık. Milletvekillerinin yemin töreni, Meclis Başkanlığı seçimi derken, “Yeni Hükümet’in” nasıl oluşacağı da yavaş yavaş belirginleşmeye başladı.

Erken seçim ihtimalini bir kenara bırakacak olursak, ufukta bir AK Parti- CHP ya da AK Parti- MHP koalisyonu gözükmektedir.

İktidar nasıl meydana gelirse gelsin, HDP’nin, Türkiye siyasetini olumlu yönde etkileme şansını yakalamış olduğunu görüyoruz.

Siz bakmayın birilerinin, “HDP’nin oylarının kahir ekseriyeti silah zoruyla elde edilmiş haram oylardır, HDP’ye bölgede ve metropollerde verilen Kürt oylarının kahir ekseriyeti rızaya dayalı değildir,” gibi laflar etmesine.

Bu partinin başarısının gerisinde yüzbinlerce insanın emeği vardır. Değişik çevrelerden gelen bir destek var ve bu destek partinin gücüne daha farklı bir anlam yüklemektedir.

Politikada hiç bir şey kazayla olmaz.” (Franklin D. Roosevelt) HDP’nin başarısı da bir tesadüf sonucu ortaya çıkmamıştır. Altı milyon insan “sandık başında biraraya gelerek” bu partiyi 80 milletvekili ile parlamentoya taşımıştır.

Parti, kendi “çekirdek seçmenini” koruduğu gibi, ilk kez çok farklı toplumsal kesimlerden oy alma başarısı göstermiştir. HDP’nin Meclis’te güçlü bir biçimde temsil edilmesi, Kürtlerin, önümüzdeki siyasetin biçimlenmesinde ve Türkiye’nin yarınının inşa edilmesinde etkin rol oynamalarının zeminini yaratmıştır. Bu durum aynı zamanda “eşit vatandaşlık” temelinde, “birlikte yaşama hukukunu” hep beraber oluşturabileceğimizi de göstermiştir.

Bu ülke iki buçuk yıl, “Çözüm Süreci” serüvenini yaşadı. İyi, kötü bugüne kadar geldik. Yapılanlar oldu, yapılmayanlar da… Süreç, ağırlıklı olarak Abdullah Öcalan üzerinden yürütüldü. Bu sayede bir süredir çatışmasızlık ortamında yaşıyoruz.

Bu yöntemin güçlü yanları da vardı, zaafları da…

Yeni bir döneme girdik ve bazı şeyler artık geride kaldı.

Bu durum İmralı ile sürdürülen görüşmelerin öneminin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Aksine bu görüşmelere devam etmek suretiyle kalıcı barışın sağlanmasına daha fazla katkı yapılabilir. Lakin ülkede hiçbir şey değişmemiş gibi de davranamayız. Parlamentonun üstlenebileceği yeni rolü gözardı edemeyiz.

Mümtaz’er Türköne’nin de belirttiği gibi artık, “Çözümün adresi, hassas dengelere yaslanıp, esnek politikaların üretileceği parlamento” olabilir.

HDP, geçmişte olduğu gibi bugün de “çözümünün anahtar partisi” olarak kalacaktır. Ancak, onlar artık başka pek çok problemin de taşıyıcısı rolünü de üstlenmişlerdir. Bu rol seçim kampanyası sırasında defalarca dile getirilmiştir.

O nedenle tek bir meseleye odaklanıp siyasetini bunun üzerine bina etmesinin mümkün olmadığı görülmektedir.

Yeni parlamento, yepyeni olanaklar anlamına gelmektedir.

Bu sebeple, hiçbir parti seçim kampanyası sırasında izlediği politikayı olduğu gibi devam ettirmek zorunda değildir.

Seçmen, herhangi bir partiyi tek başına iktidar olma imkânı vermeyerek, esasen tüm partilere, başta “Kürt Meselesi” olmak üzere ülke sorunlarının çözümüne katkı yapmaları şansı vermiştir.

HDP, bu şansı çok iyi kullanabilir. Türkiye’nin yarınına olumlu bir biçimde etki etmek için hükümette yer almak zorunda değildir.

Koalisyona girmeden de “çok şeyi değiştirebilir”. Kutuplaştırmanın bir başka tezahürü olan “yüzde 60’lık blok” tanımına itibar etmeye, bu blokun içinde yer almaya mecbur değildir. Esasen farklı çevrelerden aldığı destek ile birlikte, değişime şimdiden katkı yapmaya başlamıştır.

Bu katkıyı sürdürebilir.

Yıllardır devam eden “karşıtlık” siyasetinin karşısına “uzlaşmacı” bir siyaseti koyabilir. Kalıplaşmış davranışların yerine, yapıcı bir işbirliği anlayışını yerleştirebilir.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • sabri ayçiçek07 Temmuz 2015 Salı 12:41Bu resmi iyi okumak/gerek !

      2015 seçimlerinde ortaya çıkan tabloyu iyi okumak ve kolaycılığa kaçmadan anlamak gerek kanısındayım.
      Diyarbakır'da ortaya çıkan 524 binlik bir fark"korku" olayıyla açıklanamaz,en azında 3 olgunun Kürtlerde yarattığı "kopuşu" incelemek,değerlendirmek ve anlamlandırmak gerekir kanımca.
      İlki Roboski,diğeri Kobani,üçüncüsü de Dolmabahçe'de devrilen "masa..."
      Böylece gerçek daha net anlaşılacaktır sanırım.Kaldı ki etrafımızda yaşayan ve Doğuya çok olan burada da Kürtler genel olarak oylarını HDY'ye verdiler,düne kadar da AK Partiydi bu parti.
      Ne silah ne de korku var burada.Herkes vicdani kanaatına göre davrandı sanırım.
      Belirleyici olan şey,duygusal bir kopuş olayının varlığıdır.Sebeplerine kafa yormak olmalı siyasilerin işi,kolaycılığa değil...

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89