HADİ bakalım hayırlı olsun: Çocuklar nihayet çıkıyor. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) mağduru çocuklar eğer her şey yolunda giderse temmuz ayında özgürlüklerine, ailelerine, evlerine ve çocukluklarına kavuşacaklar. Yeni yasa tasarısı bugün komisyona geliyor. Alt komisyon oluşturulursa bir-iki güne de onlar raporunu verir, önümüzdeki hafta Genel Kurul’a gelir, Meclis tatile çıkmadan da yasa çıkar.
Yani eğer yeni yasa haziran ayı içinde çıkarsa, temmuz ayında da mahkemeler çocukların hatırına biraz çalışkan davranırsa, avukatlar da süreci gerektiği gibi takip ederlerse çocuklar temmuz ayında çıkmaya başlayacaklar. Anlaşıldığı gibi her şeyin yolunda gitmesi, her şeyin yolunda gitmemesi halinde bile bu konunun takipçisi olmak gerekiyor. Bu iş elbette çocuklar için önemli. Ama artık bizim ruh sağlığımız için de önemli. Bari bir iş doğru gitsin arkadaş!
HER İŞİN BİR ‘AMA’SI
Çocuklar İçin Adalet Çağırıcıları (ÇİAÇ) grubunun ve bilhassa da Avukat Mehmet Uçum’un kararlı çalışması, Başbakan’ın bu konuda ÇİAÇ ile işbirliği yapması, AKP’li Bekir Bozdağ’ın çalışkanlığı, nihayet çocukların çıkmasını sağlayacak. Yeni yasa tasarısında çocuklara çocuk gibi davranılıyor. Hem yargılama hem de cezalandırılma açısından. Türkiye’nin çocuklara zulüm ayıbından, hiç değilse kısmen kurtulması yakındır.
İşin bir “ama”sı da yok değil. Yasa tasarısı, Adalet Komisyonu’na ve Genel Kurul’a geldiğinde yapılması elzem olan iyileştirmeler var hâlâ. Meclis’ten şimdi bu iyileştirmeleri de yapması bekleniyor umutla. Yani “durmak yok, yola devam”!
Genel durumun aksine işler iyi gidiyor yani. Hiç değilse hükümetin “Kürt açılımı” konusunda yaşadığı karmaşa ile çocukların meselesi birbirinden ayrılmış durumda. Öncelikli olan da buydu zaten.
MAHMUR DAVASI
Öte yandan, Mahmur ve Kandil’den gelenlere yönelik yeni bir dava var. Yarın ilk duruşması Diyarbakır’da yapılacak. Mahmur’dan gelenler, malum, hükümet tarafından verilen bir politik güvenceyle gelmişti. Sembolik ama tarihi bir adımdı. Fakat hem siyaseten hem de toplumsal olarak verilen tepki bu gelişin hiç de istenmeyen sonuçları olmasına yol açtı. Barış için başlatılan süreç tam bir karmaşa halini aldı. Hükümet, bu yola çıkarken verilen güvenceleri yargı ile işbirliği yapmadan vermiş olmalı ki Mahmur’dan gelenlere tıpkı eskiden gelen gruplar gibi, tıpatıp aynı davalar açılmaya başlandı. Ortada, “E o zaman biz bu haltı niye yedik?” dedirten bir durum var. Hükümet bu tutarsızlık görüntüsünü yaratan gerekli yasal değişiklikleri yapmadı.
GAZETECİYİ RAHAT BIRAKIN!
Yeri gelmişken ekleyelim: Çocuklarla ilgili ÇİAÇ’ın başlattığı TMK’nın iyileştirilmesi çalışması sırasında sunulan ve yukarıda sözünü ettiğim gibi Genel Kurul’da değerlendirilmesi gereken öneriler arasında bu sorunu da çözecek bir formül var. Mevcut halde “örgütün veya amacının propagandasını yapmak” cezalandırılıyor. Bütün mesele “veya amacı” lafzından kaynaklanıyor. “Amaç” ne, “örgütün amacı” ne? Bu sözleri yargıçlar geniş değerlendirdiğinde, diyelim ki ben çocuklarla ilgili bir yazı yazayım, beni de alabilirler. Nitekim bu madde yüzünden olmadık garabetler yaşandı, örgütle bağlantısı olmayan, hatta örgütü eleştiren insanlara bile davalar açıldı.
Öte yandan TMK’daki acayiplikler yüzünden sadece röportaj ve haber yapan gazeteci arkadaşlarımızın başı belada. Milliyet’ten Namık Durukan, Express Dergisi’nden İrfan Aktan ve Radikal’den Rıfat Başaran yargılanıyor. Örgütün fikirlerini basın yoluyla yaymakla suçlanıyorlar. Olacak iş değil! ÇİAÇ’ın önerileri arasında bu arkadaşlarımızın yargılandığı TMK 7/2 için de öneriler var.
Şimdi ne yapmalı? AKP’ye, “Başladığınız işi bitirin” çağrısı yapılmalı. Yaşamını kaybeden asker eşi Pınar’ın fotoğrafları gazetelerin birinci sayfalarındayken mi? İskenderun’daki denizcilerin genç yüzleri içimizi yakarken mi? Evet. Onlar için ve tam da bu sebeple.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.