İkinci İmralı ziyaretinin kazasız belasız sonuçlanması ve Öcalan tarafından hazırlanan mektupların vakit geçirmeden muhataplarına ulaştırılması, iyimser beklentileri hızla yükseltirken, “hassasiyet” üzerine yapılan aşırı vurgular, sürece ilişkin kaygılarını dile getirenlere yönelik çeşitli suçlamalara da zemin hazırlamaya başladı.
Hassasiyet nereye kadar?
Kısa bir süre içinde, “hassasiyet”, Türk kamuoyunun sürecin çeşitli aşamalarına karşı itirazlarını ifade eden ”Türk hassasiyeti” ve temelde yatan ”Kürt sorunu” da, bu bağlamda ”Türk sorunu” haline dönüştü. Başbakan her fırsatta bu hassasiyetleri dikkate alarak, “terör örgütü” ile asla görüşülmediğini, “teröristlere” karşı operasyonların devam ettiğini, “Kürt sorunu” değil “terör sorunu” bulunduğunu yinelemeyi ihmal etmedi. Bu arada Kürt kamuoyunun da hassasiyetleri olabileceğini, bu dilin değişmesi gerektiğini, Kürtlerin sürece karşı güven duyabilmeleri için iktidarın birkaç adım atmasının beklendiğini ileri sürenler süreci baltalamakla suçlanır oldu.
Bu suçlamaların bir bölümü, barış umudunun üzerine titremenin yol açtığı titizlenme telaşından kaynaklanıyorsa, önemli bir bölümü de, sonucu ne olursa olsun, süreçten Başbakan R.T.Erdoğan adına azami primi toplama çabası içine girenlerin ve daha dış halkalardan merkeze doğru yaklaşmaya çalışanların iktidara yaranma reflekslerinden besleniyor.
Medya hassasları ve provokatörler
Medyada her iki kategoriden de bol miktarda örnek bulmak mümkün. Bölgede, iktidarın güven arttırıcı bazı adımlar atmasının beklendiğini, bunları görmeden, sürece yönelik umutların yaygınlaşmadığını dile getiren gözlemler bile benzer suçlamalara hedef olmaktan kurtulamıyor. Bir gazete bölgeye alelacele iki muhabir gönderip bu izlenimin tersini kanıtlamaya çalışıyor.
Sosyal medya bu konuda tam bir kıran kırana savaş alanına dönmüş durumda. Nuray Mert’in bir süre önce PKK’nin “terör örgütü” tanımına uymadığını dile getiren konuşması neredeyse bir linç kampanyasına yol açıyor. Ana akım medyada “suret-i haktan” görünerek Kürt sorununun barışcı çözümünden yana kalem oynatan kimi köşe yazarları, benzer analizlerin daha önce birçok başka kişi tarafından yapıldığını bile bile, “sürecin hassasiyetini” öne sürerek Nuray Mert’e yüklenmekte bir beis görmüyorlar.
İktidar yandaşı bir TV genel yayın yönetmeni, kendi kanalında son İmralı görüşmesi sırasında, Öcalan’ın Sırrı Süreyya Önder dışındaki heyet mensuplarına, Ahmet Türk’e, Aysel Tuğluk’a, BDP eşbaşkanlarına ve BDP siyasetine ağır eleştiriler yönelttiğini ve hakaret ettiğini iddia eden hezeyanlarla dolu konuşmalar yapıyor.
Çare şeffaflıkta
Hüsranla sonuçlanan bunca girişimden sonra ilk kez rayına oturur gibi olan barış sürecine halel gelmesin telaşına kapılanların iyi niyetinden kuşku yok ama niyet ne olursa olsun eleştiri alanını daraltan bu yaklaşımların, sürecin sağlıklı ilerlemesine yardım etmeyeceği gibi kırılganlığını da artıracağını anlamaları gerekiyor. Giderek bölgesel bir boyut kazanan sorunlar yumağı içinde sürüp giden 30 yıllık bir savaştan, eşit yurtaşlık temelinde, istikrarlı, kalıcı, onurlu bir barışa doğru yol almanın kolay olmadığını, bu sürecin ancak eleştiriler dikkatle değerlendirilip, kullanılan araçların onarımı ve rota doğrultmaları yapılarak kırılganlıktan kurtulabileceğini kavramak büyük önem taşıyor.
Öte yandan, iktidar yandaşı medyanın ve “tarafsızlık” görüntüsü vermeye özen göstererek iktidara yaranma yarışı içine girenlerin koro halinde, her türlü eleştiriyi, “Ak Parti düşmanlığı”ve “provokasyon” olarak nitelemeleri karşısında, Kürt siyasi hareketinin süreci elden geldiğince şeffaflaştırmak ve eleştiriye açık hale getirilmek için çaba göstermesi gerekiyor. BDP milletvekili Altan Tan’ın İmralı ziyaretinin hemen arkasından CNN Türk’deki tarafsız bölge programında, Öcalan’la görüşme konusunda sorulan soruları açık yüreklilikle yanıtlamasının, “hassasiyet” adına ağızlara kilit vurmaya çalışanların iddialarının aksine, kamuoyu nezdinde sürecin benimsenmesine katkı sağladığının görülmesi ve BDP’nin bu olumlu tavrını ısrarla sürdürmesi gerekiyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.