Kürdistan Gazetesi’nin 114. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen Soran Kültür ve Sanat Festivali önceki gün Güney Kürdistan’ın Soran kentinde, 'Birlikte bağımsızlığa ve güçlü bir geleceğe' sloganıyla başladı.
Kutlamalara Kürdistan’ın dört parçasından ve diasporadan gelen yüzlerce aydın katıldı.
Ey Ragip marşıyla açılışı yapılan festivale ‘bağımsızlık’ tartışmaları damgasını vurdu.
Hem hükümet adına hem de yerel yöneticiler ve aydınlar adına yapılan konuşmalarda kalın çizgilerle bunun altı çizildi
Kürdistan Bölgesel Hükümeti adına açılış konuşması yapan Diyar Kemal, “bağımsızlığın sağlanması ve demokrasinin güçlendirilmesi” çabalarına Kürdistan basınının öncülük etmesi çağrısı yaptı. Çağrı alkışlarla karşılandı.
Festival dört gün sürecek ve görüldüğü kadarıyla önümüzdeki günlerde bu tartışmayla geçecek.
Evet, Güney Kürdistan bağımsızlığa hazırlanıyor. Gelişmeler bunu gösteriyor. Konuştuğum birçok siyasal gözlemci bunun bir yıl içinde gerçekleşeceğine kesin gözüyle bakıyor.
Amerika ile Türkiye’nin bu konuda anlaştığı da iddia ediliyor.
Tabii, bağımsızlık ilanı büyüsüne kapılmamış az sayıda kişinin de olduğunu söylemem gerekiyor. Güneyli bir siyasetçi bunun risklerine dikkat çekiyor ve uyarıyor.
“Amerika istiyor ve teşvik ediyor diye değil, bütün Kürtler birlik halinde istiyorsa şayet bağımsızlık ilan edilmelidir” diyor ve “aksi halde başımıza çok ciddi sorunlar açmış oluruz” diye de ekliyor.
Amerika’nın Irak’ı İran’ın ileri karakoluna dönüştüren Maliki’yi cezalandırmak amacıyla Kürtleri bağımsızlığa teşvik ettiğini ve bunun gelecekte sorunlar üreteceğini ileri sürenler var ancak, bunların sesini pek de duyan olmuyor.
Zahmetkeşan Partisi’nin sözcüsü Rebaz Mustafa ise şunları söylüyor:
“Bağımsızlığın alt yapısı hazır değil Kerkük, Xanekin gibi tartışmalı bölgeler sorunu çözülmüş değil. Buralar Kürdistan’a katılmadan nasıl bağımsızlık ilan edilecek? Ayrıca Kürdistan hala ekonomik olarak merkezi hükümete bağlı ve üstüne üstlük de Talabani bunu destekler görünmüyor…”
“Amerika Kürt devletinin yükünü kaldıracak halde değil” diyen Mustafa. Kürtler kendi aralarında birleşmeli ve plan dahilinde bağımsızlığa yürünmeli diyor.
Bağımsızlık tartışmaları ekseninde de söz dönüp dolaşıp PKK’ye geliyor. PKK’yle ilişkiler ve kuzeydeki Kürt sorunun geleceği öne çıkıyor.
Doğrusu kimse PKK’yle ilişkilerin kötüleşeceğine ihtimal vermiyor. Nedeni ne olursa olsun herkes buna karşı da çıkıyor.
AKP Hükümeti’nin bazı adımlar atacağı beklentisi de bilinçli mi bilinçsiz mi bilinmez adım adım yayılıyor. Barzani’nin yakın erimde ‘olumlu’ bir rol oynayacağı ve Ulusal Konferans’ın Mayıs sonu ya da Haziran başında toplanacağı söyleniyor.
Bölgeyi ve KDP’yi yakından gözlemleyen güneyde yaşayan bir gazeteci ‘karşılıklı ve kalıcı bir ateşkesin’ elininin kulağında olduğunu söylüyor.
Amerika’nın doğrudan devrede olduğu ve bir Kürt-Şii ittifakından çekindiği iddiaları da dillendiriliyor.
Bu görüş haksız sayılmaz zira, PKK’nin olası bir çatışma sürecinde İran’la ittifak yapması halinde dengeler kökünden değişecektir. Amerika’nın planları açık biçimde suya düşecektir.
PKK’ye rağmen bağımsızlık şurda kalsın bazı adımların bile atılmasının zor olacağı buradan da görülüyor. PKK’nin sürece katılmasının söz konusu olacağı söyleniyor.
BDP ve DTK heyetinin Amerika’ya davet edilmesi de Amerika’nın işi sıkı tuttuğu ve BDP’nin odağında olacağı bir siyasal çözüm sürecinin başlayacağı şeklinde yorumlanıyor.
Öte yandan Kürt kadın konferansı başta olmak üzere Ulusal Konferans konusunda PKK ile KDP arasında bazı görüş ayrılıkları olduğu da anlaşılıyor.
Sorunların çözülmemesi halinde konferansların yapılmama ihtimalin de olduğu gözleniyor
PKK cephesine gelince; PKK gelişmeleri dikkatle ve biraz da öfkeyle izliyor.
Görüştüğüm bir PKK yöneticisi, “kışın PKK’yi vurmak, yazın da oyalamak” taktiğine duyduğu kızgınlığı “çözülecek, görüşülecek gibi söylemleri artık duymak istemiyoruz” sözleriyle ifade ediyor, “yolun sonuna geldik” diyor ve “ya köklü somut ve hızlı bir çözüm ya da şiddetli bir çatışma süreci başlayacak” diye de ekliyordu.
Bağımsızlık tartışmaları içinse, “bizim çözüm paradigmamız farklı ancak, Kürt halkı buna karar verirse destekleriz” diyordu.
Bu meselenin küresel ve bölgesel gericiliğin hesapları dışında ele alınması gerektiğini de belirtiyordu.
Birkaç gün gerilla alanlarında, özgür Kürdistan dağlarında dolaştım .
PKK gerillası yoğun operasyonlarla ve kitlesel katliamlara geçen 2011 kışını unutacağa benzemiyor. Dağlarda öfke kabardıkça kabarmış ve geri sayım başlamış…
Galiba yolun sonu görünüyor!
Her an her şeyin mümkün olacağı, alışık olmadığımız siyasi çalkantıların yaşanacağı müthiş bir yaz bizi bekliyor...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.